Bela traducir portugués
18,924 traducción paralela
Evet, sağlam hikâyeymiş gerçekten.
Sim, é uma bela história.
Çok güzel bir eğlenceydi.
Foi uma bela festa.
Asgeir, sen benim görevimdeyken onun çok bela çıkardığını söylüyor.
Ásgeir disse, que já o tinhas prendido quando foste chefe da polícia.
Bu güzel parkayı ödünç aldım.
Emprestaram-me esta bela parka.
Bela isimli bir adamı arıyorum.
Procuro um homem chamado Bela.
- Bela Durchenko.
Bela Durchenko.
Ruslar, ülkelerinden canlı bir şekilde çıkmadığından emin olmak için bir FSB ekibi gönderdi. Bu yüzden Bela da Rus'u halletmesi için online bir hacker / suikastçi tuttu.
OS Russos enviaram uma equipa de agentes do FSB para garantir que ele nunca sairia vivo da Rússia, então o Bela contratou um hacker / assassino online para acabar primeiro com o Russo.
- Merhaba Bela.
- Olá, Bela.
Sen bir hackersın Bela.
És um "hacker", Bela.
Tek istediğim yeni bir kimlik Bela.
Só preciso de uma nova identidade, Bela.
İyi bir provaydı, değil mi?
Bela sessão, não?
"Tanrı aşağı bakmış ve muhteşem güzellikte bir gül görmüş o kadar güzelmiş ki cennette yanında olsun diye koparmış."
"Deus olhou para baixo e viu a rosa mais bela, " tão bela que a colheu "para ter no Céu junto Dele."
Kurtulmam gereken bela bu işte.
É o problema do qual temos de me safar.
Korkunç ama güzel olan gerçek şu.
Eis a verdade terrível e bela.
Erpang'ın kasap bıçağı!
Bela faca!
Onlar kendi başlarına bela aldılar.
Eles estão com problemas!
Güzel tüfek dostum.
Bela arma, mano.
- Harika bir parça.
Bela canção.
Kaybettiğin ya da bıraktığın şu güzellik mesela.
Aquela coisa bela que talvez tenhas perdido ou deixado partir.
- Ne? - Hayır, neden durduk yere başımıza bela alalım?
Para que precisamos dessa dor de cabeça?
Bela aramıyoruz.
- Não estou à procura de problemas.
Tüm dünyada tanıdığım en güzel en saf ve en masum kız sensin.
Em todo esse vasto mundo, tu és a gaja mais bela, mais pura e mais inocente que eu já conheci. Vamo-nos divertir!
Uzun saçları, güzel bir vücudu var.
Com um longo cabelo e uma bela aparência.
Maalesef size göstermek istediğim tek şey bu harika manzara değildi Ajan Carter.
Infelizmente, esta vista bela não é a única coisa que tenho para lhe mostrar, Agente Carter.
Güzel tişört.
Bela camisa.
Üstüne çıkacağın genç ve güzel birini istediğini mi?
Entender o quê? Querias uma nova e bela para lhe montares em cima?
Çok hoş bir bayan, değil mi?
Ela é uma bela mulher, não é?
Bu nefis elmas boğazlık ile bu akşamki kıyafetin tamamlanmış olacak.
Temos esta "bela" estranguladora de diamantes, que vai completar o teu conjunto para esta noite.
Ne kadar hoş bir sürpriz.
Mas que bela surpresa.
Hareketli bir akşamdı değil mi?
Estava uma bela noite, não estava?
Geçen hafta Stockholm'deydim ve Modern Sanat Müzesi'nde harika bir sergiye katıldım.
Estive em Estocolmo durante a semana passada e vi uma bela exposição no Museu de Arte Moderna.
Saçla kaplı kafanın çok güzel bir resmi oldu.
Foi uma bela foto da tua cabeça coberta de cabelo.
Tabii hoşlanırsın, kız güzel bir prenses.
Claro que gostas. É uma bela princesa.
Bakın kızım ne kadar da göz alıcı!
Vejam como a minha filha é bela.
- Bakın ne kadar güzel. - Dur anne!
- Vejam como é bela.
Çok güzelsin.
És bela.
Çok güzelsin.
Como és bela.
Bela istemiyorum.
Não quero problemas.
Dediğim gibi bela istemiyorum.
Já vos disse... Não quero problemas.
Gittikçe daha iyi bir takım oluyorlar.
Eles fazem uma bela equipa.
- Bela istemiyorum.
- Não quero problemas.
- Harika bir parti.
- Bela festa.
Buna Randy Üçlemesi diyorum.
Chamo a isso a Bela Tripla do Randy.
- Kaldırmamız lazım. - Güç bela nefes alıyor.
Temos de o levantar.
Başımıza bela açabilir.
Podia causar problemas.
- Krem rengi elbiseli hoş hanıma satıldı. - Şıllık.
- Vendido à bela senhora de vestido creme.
- Bela çıksın istemiyorsan beyaz çocuk... - Bir dakika, bir dakika. ... ait olduğun Şehir merkezine dönsen iyi olur.
Se não queres problemas, blanquito, é melhor voltares para a baixa, que é o teu lugar.
Ne kadarlık bir bela olacağından bahset sen.
Portanto, querem ficar muito ricos?
Anneme mesaj atayım.
Bela ideia. Vou avisar a minha mãe.
O gece çok gariptin.
Estavas numa bela figura, naquela noite.
İyi vurdun.
Bela pancada.