Belediye başkanı traducir portugués
2,877 traducción paralela
Belediye başkanının karısı, Stacee Jax'in eski groupisiymiş
A esposa do presidente da câmara seria uma uma ex-fan de Stacee Jaxx!
Belediye başkanıyla daha çok vakit geçirmelisin.
Devia estar mais com o presidente da Câmara.
Belediye başkanı panik istemez.
O presidente da Câmara não quer provocar o pânico.
Belediye başkanı sorumluları istiyor.
O Presidente quer resultados.
Belediye Başkanı Picazo benim vaftiz babam.
O Presidente da Câmara Picazo é meu padrinho.
Belediye Başkanı Picazo senin burada olduğunu biliyor mu?
O Presidente da Câmara Picazo sabe que nós estamos aqui.
Bana belediye başkanının ofisini bağla.
Liga para o escritório do presidente da câmara.
Belediye başkanından henüz bir haber çıkmadı.
A árvore não será cortada. Ainda não há novidades por parte do gabinete do Presidente da Câmara, Bloomberg.
Dolphin Heads Belediye Başkanı Moochmore'un ofisi. Ben Tisha.
Gabinete do Dolphin Heads, Presidente de Câmara Moochmore's. Fala a Tisha.
Dolphin Heads Belediye Başkanı Moochmore'un makamı, Ben Tisha.
Conselho de Dolphin Heads, escritório do Presidente Moochmore, fala a Tisha.
Boktan bir kasabanın deli bir karısı ve beş çatlak kızı olan belediye başkanı.
Presidente de nada de uma cidade de merda com um esposa doida e cinco filhas malucas.
Bayanlar baylar karşınızda şimdiki ve gelecekteki Dolphin Heads Belediye Başkanı Barry Moochmore!
Senhoras e senhores, ele é o atual... e futuro Presidente da Câmara Municipal de Dolphin Heads, Barry Moochmore!
Belediye başkanı sizi istiyor.
O presidente da câmara quer falar consigo.
Seni benim yaptıklarım Belediye Başkanı yaptı.
O meu trabalho foi o que fez de si o presidente da câmara.
Hadi ama Alex. Belediye Başkanının kıçına bak ve işte oradasın.
É só procurar o rabo do presidente da câmara que tu estás lá perto.
Belediye başkanıyım bu kasabanın.
Sou o presidente dessa cidade.
Tam şuradaki belediye başkanı...
Então, ah, aquele ali é o Presidente da Câmara.
Paris'in yeni belediye başkanı Mösyö Bailly ile konuştum.
Acabo de conversar com o Sr. Bailly, recém-nomeado autarca de Paris.
Miami Belediye Başkanı ve sevgili dostum Donald Hernandez'e ayrıca hoş geldin demek istiyorum.
Ao grande presidente de miami o meu amigo Donald Hernandez.
Ama şunu bil ki, biz derin ve görünmez kişileriz, belediye başkanının ofisine kadar.
Mas sabe isto, estamos enraizados e somos invisíveis, até à câmara municipal.
Bundan önce ufak bir kasabanın belediye başkanıymış 10,000 kişilik bi yermiş.
Antes disso era Presidente de Camara de uma pequena cidade, com 10 mil habitantes.
- Önce belediye başkanı,
-... depois Presidente de Camara,
Belediye başkanı mı?
Do prefeito?
Günaydın, Bay Belediye Başkanı!
Bom dia, senhor Prefeito!
- Belediye başkanı?
- E o prefeito?
Belediye başkanın evinde resmini gördüğümde onu bana geri getirecek kişinin sen olduğunu hissettim.
Desde o momento em que vi a sua fotografia na casa do prefeito, só pensei numa coisa, trazer-te de volta para mim.
Belediye başkanının onları The Alhambra'dan atmasına kızmışlardı.
Estavam bravos porque o presidente da câmara os expulsou de The Alhambra.
Babası Mifflin buranın belediye başkanının arkadaşı.
Agora, Mifflin... ele e o presidente da câmara aqui são amigos.
Belediye başkanımız ne zaman onları dışarı atmış?
E quando é a ordem de despejo?
Yeni belediye başkanımızla bu kez kazanacağız ve herhangi bir iyilik istemek zorunda kalmayacaksın.
Desta vez vamos ser eleitos e com o novo Governo não terás que pedir mais nenhum favor.
Belediye Başkanı adayı Enrico Mancini bölgenin tahliye edilmesine dair prosedürlerin uygulamaya zaten geçtiğini söyledi.
"O candidato a Vereador da Câmara Enrico Mancini diz que a cidade já tinha um plano de evacuação do local."
Ağır Abi, asıl adıyla Frank Vega bu sefer, Belediye Başkanı Williams ve ülkedeki en büyük organize
Bem, Bad Ass ou Frank Vega, voltou a estar nas notícias por expor um dos maiores escândalos de corrupção política na cidade...
Rodin avlusuna gitsem iyi olacak Belediye Başkanı bir çek almak için uğrayacaktı.
Bem, é melhor ir até ao pátio de Rodin. O presidente da Câmara vai passar por lá para ir buscar um cheque.
Kumarhanedeki kanıt hem Sarah'nın deli olmadığını ispatlıyor hem de bu işin Belediye Başkanı'yla bağını.
Há uma prova naquele Casino que mostra que a Sarah não é louca e que está tudo relacionado com o Presidente da Câmara.
Görünüşe göre Belediye Başkanı'nın henüz kapmadığı bir kaç reklam panosunu alabileceğiz sanırım.
Parece que afinal vamos comprar algum espaço publicitário a que o Presidente da Câmara ainda não deitou as unhas.
Janek Kovarsky'nin adamı gizlice Belediye Başkanı'nın inşaatına giriyor.
O bandido do Janek Kovarsky invadiu o local de construção do Presidente da Câmara.
Janek Kovarsky'nin adamı gizlice Belediye Başkanı'nın inşaatına giriyor.
O tipo do Janek invade o local de construção do Presidente da Câmara.
Peki Belediye Başkanı'nın orada işi neydi?
O que fazia lá o Presidente da Câmara?
Belediye Başkanı'nı araştırdığınızı sanıyordum.
Pensei que estavam a investigar o Presidente da Câmara.
Şehire kadar kendimiz götürebiliriz ya da daha iyisi Belediye Başkanı'na kendimiz verebiliriz.
Mais valia que o entregássemos em mãos no município. Ou melhor ainda, podíamos entregá-lo pessoalmente ao Presidente da Câmara.
Bunun arkasında Belediye Başkanı'nın olmadığını söyleyemezsiniz.
Não me venha dizer que não há gente do mayor por trás disso.
Ve son anketlerin gösterdiğine göre meclis üyesi Darren Richmond'ın Belediye Başkanı ile olan mücadelesi bitmedi.
E, a julgar pelas sondagens à boca das urnas, o vereador Darren Richmond ainda não perdeu as eleições para mayor.
Belediye Başkanı olarak, rıhtımda kumarhaneye onay verecektin.
Como Presidente, aprovarias o Casino na orla costeira.
Doğru olanı yapacağınızı biliyorum, Sayın Belediye Başkanı.
Sei que fará a coisa certa, Sr. Presidente.
Belediye Başkanı'yla bir alakasını bulabiliriz.
Talvez possamos relacioná-lo com o Presidente da Câmara.
Belediye Başkanı'nı arayalım derim.
Devíamos telefonar ao Presidente.
Ames'in şirketi var ya... Columbia arazi sermayesi. Belediye Başkanı Adams'ın büyük destekçisiymiş.
A empresa do Ames a Columbia Domain Fund era uma grande financiadora do mayor Adams.
Belki de belediye başkanı, dostunun pisliğini örtmesine yardım etmiştir.
Talvez o mayor tenha ajudado a encobrir o amigo.
Belediye Başkanı'nın kampanyasının temel taşı.
É a pedra angular da campanha do Presidente da Câmara.
Açıkçası Belediye Başkanı olarak şehir sınırlarındaki tüm arazimizde bizi vergiden muaf kılacak düzenlemeler yapmanızı istiyoruz.
Simplificando, queremos que enquanto Presidente da Câmara apoie legislação que nos conceda isenção fiscal para toda a nossa terra situada dentro dos limites da cidade.
Alaska eyaletinde... kendi memleketimin belediye başkanıydım.
fui presidente de câmara da minha cidade natal.