Bilet traducir portugués
4,095 traducción paralela
Yankeelerin maçına iki bilet aldım.
Eu consegui dois bilhetes para o jogo dos Yankees.
James Barca adına kayıtlı bir araç bu sabah Bauerlerin evinden yarım blok ötedeki park yerinden bir bilet almış.
Um carro registado em nome de James Barca recebeu uma multa esta manhã. A meio quarteirão da casa do Bauer.
Manu teyze bizim için bilet yolluyor... çok güzel, değil mi anne?
A tia Manu vai-nos enviar os bilhetes... É muito simpático dela... não é mãe?
Flat Iron binasına yakın... 23. istasyon... bir bilet
É ao pé do edifício Flat Iron... 23rd station... um bilhete
Bilet istermisin?
Queres um bilhete?
Bilet kontuarlarına giden yönü gösterebilirsin.
Mas podes apontar a direcção para o guichê.
Buenos Aires'e iki bilet ayarlayıp helikopteri çatıya 10 dakikada getirtebilirim.
- O quê? Comprei duas passagens para Buenos Aires e tem um helicóptero à espera em dez minutos.
Bu hizmetim için NFL Pazar maçına bedava bilet kazanıyorum.
E em troca, ganho bilhetes para a NFL, no domingo.
Indianapolis'teki Justin Bieber konserine bilet almak istiyor.
Ela quer ter bilhetes para o concerto do Justin Bieber em Indianápolis.
"Bilet fiyatı".
"Preço do bilhete".
İki bilet, üst seviye...
Dois bilhetes, andar superior...
Bilet. 200.
Bilhetes. 200.
Adamla konuştum ve bilet alabileceğimize emin olduğunu söyledi!
Eu falei com o tipo e ele pensa que vamos arranjar bilhetes de certeza!
Kaç bilet alacaklar?
Quantos bilhetes é que elas vão comprar?
Eğer insanlar kaynamaya başlarsa, bilet şansımızı kaybederiz.
Se as pessoas começarem a passar à frente, vamos perder a nossa oportunidade.
Şimdi kesinlikle bilet alamayız.
Perdemos a nossa oportunidade de certeza.
Nişanımız bilet satışlarını artıracaktı.
O noivado iria vender bilhetes.
Tura tarafı dönük, 100 tane uğurlu bozuk para bulup bilet alırsak kazanacağımızı düşündük.
Pensámos que, se achássemos 100 cêntimos da sorte virados de caras... e comprássemos um bilhete com eles, não podíamos perder.
Saha kenarında yarı fiyatına sezonluk bilet.
Entradas para a primeira fila pela metade do preço.
20 dolarlık bir şarj makinesi için 2000 dolarlık bir bilet almamı mı istiyorsun?
Queres que compre uma passagem de 2 mil dólares para devolver um carregador de 20 dólares?
Hayır, bilet benden.
Eu pago a passagem.
Benden göreceğin tek yardım Küba'ya bir bilet olur.
A única ajuda que levas daqui é uma boleia de volta para Cuba.
Oldukça hızlı gidiyor ve herhalde bir bilet alacak.
Ele vai muito depressa e pode apanhar uma multa.
İstediğiniz herhangi bir müzikale bilet ayarlayabilirim.
Arranjo-lhe bilhetes para o musical que quiser.
Seni havaalanına götüreceğim. Haksız kazancından biraz para harcayıp sana şehir dışına bir bilet alacağım.
Vou levá-lo ao aeroporto, gastar um pouco dos seus ganhos ilícitos e compro-lhe uma passagem só de ida para fora da cidade.
Otobüse binmek için kullandığı bilet bu.
Este é o bilhete que ele usou para embarcar no autocarro.
Haziranın on ikisinde Phoenix'ten Oahu'ya bilet almış.
Ela comprou uma passagem Phoenix-O'ahu em 12 de Junho.
Kendime bir bilet aldım.
- Comprei um bilhete.
Bilet bende. Buraya koymuştum.
Tenho eu, meti-o para aqui.
Bilet ayırtmanı istediğim uçuşlar.
Os voos que pedi que reservasse.
Demiryolları Pratt'in dün bilet aldığını doğruluyor ama hangi trene bindiğinden emin değiller.
A companhia confirma que o Pratt comprou a passagem ontem, mas não têm a certeza em que comboio estava.
"Book of Mormon" müzikali için bize bilet bulabilir miymiş, sorsana. Ayın yirmisine olsun. Ama matineye değil.
Pergunta-lhe se arranja bilhetes para o Book of Mórmon, mas não para a matiné.
Gidip bir bilet daha almaz, değil mi? "Bu kadarına şükür" deyip günbatımına doğru açılır. Affınıza sığınarak diyorum ama uyabileceğiniz bir tavsiye bence.
certo? um conselho que vocês dois poderiam seguir.
Halloween Train için iki bilet alacağım.
Quero dois bilhetes para o Comboio do Dia das Bruxas.
Cuma günü babanı Dodger maçına götürmek için bilet aldım.
Arranjei uns bilhetes para levar-mos o teu pai ao jogo dos Dodger na sexta-feira.
Bilet gişesindeki kız mı?
A miúda da bilheteira?
Sadece bir bilet kalmış. Başka yokmuş.
Só restava um bilhete.
Lincoln Center'a sezonluk bilet. Her gösteride ön sıradan.
Bilhetes de época, Lincoln Center, primeira fila, todos os espetáculos.
Benim gibi sıradan insanlar gidip bir bilet alarak... uzaya çıkabilecekler mi?
E pessoas normais como eu, vão poder voar nisso, acordar e comprar uma passagem?
Oradan da Brüksel Havayollarından Brüksel'e 3728 sefer sayılı bir bilet alıyor.
Ali, apanha as linhas aéreas Bruxelas voo 3728 para Bruxelas.
Görünüşe göre cennete tek taraflı bir bilet kazandın.
Acabaste de comprar um bilhete de ida para o paraíso.
Sana bir sürprizim var. Barnum Sirki'nde dünyanın en küçük adamının gösterisi için bilet aldım.
Tenho bilhetes para irmos ver o homem mais pequeno do mundo, a Barnum's.
New Haven'a tek gidişlik bir bilet lütfen.
Uma passagem de ida para New Haven, por favor.
Bilet alacak kimse yok gerçi.
Mas ninguém os vai ver.
Hem önden, hem ortadan iki bilet!
Dois lugares centrais na primeira fila, meu!
Bu yüzden erken çıkıp sana da bir bilet almamız gerekiyor.
É por isso que temos de sair cedo, para irmos comprar o teu bilhete.
Bilet satışları düşüyor. Yeni albümün hiçbir şarkısı listelere giremedi. Ve Juliette Barnes'la sahne almanı öneren Marshall Evans'a kıçını öpmesini söylemen, bundan sonra albümlerine destek almamanı neredeyse garantiledi.
As vendas de bilhetes estão a descer, nenhuma música do último álbum entrou no top, e mandares o Marshall Evans à merda por sugerir a tua digressão com a Juliette Barnes praticamente garantiu que eles vão deixar de apoiar o disco.
Bak bakalım bana eve dönüş için bir bilet bulabilecek misin?
Consegue-me um bilhete para casa no último voo da noite.
- Bilet ne oldu?
- Bilhete?
Bir saat içinde bir helikopter, 600 dolar ve Mamma Mia müzikaline iki bilet istiyorum. Yoksa kocamın kafası buradan bir poşetin içinde çıkar!
Preciso de um helicóptero para sair daqui dentro de uma hora, 600 dólares e dois bilhetes para o "Mamma Mia", ou a cabeça do meu marido sai daqui num saco!
Bir bilet olsun!
- Um bilhete.