Bilge traducir portugués
1,170 traducción paralela
25 yıldır, bu bilge adam, bize sanattan bahsediyor.
Vinte e cinco anos opinando sobre arte.
Babam tanîdîğîm en bilge adammîş.
O meu pai foi o homem mais sensato que conheci.
Bilge, güçlü, zarif ve çok güzel bir kadın.
Uma mulher com sabedoria e força, graça, e grande beleza.
Öyle bilge ve cömert bir ruhun var ki.
Tem um espírito tão sensato e generoso.
- Gerçekten çok bilge ve derin biriydi.
- Ela era mesmo sábia e intensa.
Bugün o bilge sözlerden yok mu, Dok?
Não nos vai dar sábios conselhos, doutorzinho?
Komuta / Sintine bölümü :
Comando, daqui Bilge Bay.
Hasar kontrol ekibi, Teğmen Hellerman'ı yanınıza alın!
Tragam o Tenente Hellerman. Inundação na Bilge Bay.
Efendim, hemen sintineyi mühürlemezsek,... gemiyi kaybedeceğiz.
Senhor, se não selar-mos a Bilge Bay agora, perderêmos o navio.
Sintine / Komuta : Kapağı mühürle.
Bilge Bay, Comando.
Peki Bilge Adam'larda orada olacak mı?
E terá os reis magos também?
- Bilge Adam'lar biz olacağız?
- Nós somos os Reis magos.
Mektuplarınızı almak için Üç Bilge Adam da burada bizimle birlikte. Mutlu Noeller!
e os três Reis Magos estão aqui para irem levantar as suas cartas.
Senin gibi bilge biri buna nasıl inanır?
Como é que um homem sábio acredita nessas coisas?
Bilge Terseus. Büyük bir sorunumuz var.
Sim, está fácil demais.
Yabancı ve yanındaki size eşlik edecek. Emredersin Bilge Terseus.
Não vou parar até me vingar do assassino da minha mulher!
Belki yaşça biraz daha büyük ve daha bilge biriyle konuşmalıyım.
Talvez seja melhor falar com alguém mais velho e sábio.
Eğer bir ahmak, ahmaklığında ısrar etseydi, bilge olurdu.
Se formos persistentes, alguma coisa descobrimos.
Bak, işte Üç Bilge Adam.
Olha, ali estão os Três Reis Magos.
Yaşlı bilge güç, yaptıklarını öğret bize.
Sábio Mestre, ensine-nos teus caminhos!
"Göz, bilge."
"Cuidado, elevado."
Etrafta Bay Havalı, Bay Bilge gibi dolaşıyorsun ama değilsin.
Andas por aí como se fosses o Sr. Bom, o Sr. Sabichão... mas não és..
Burası rahat ve güzel otelleri ve tabi ki mükemmel yemekleriyle meşhur. Ve bilge insanlarıyla.
É famoso pelos hotéis confortáveis, pela excelente comida e pela frequência sofisticada.
Yine de, Hastings bu bilge insanlara bak özellikle buraya sportif amaçla gelenlere.
Ainda assim, Hastings, parece-me que estas pessoas sofisticadas interessam-se sobretudo pelas actividades desportivas.
Bilge bir adam, bana doğal basınç noktalarının tedavi edici etkisini öğretmişti.
Um sábio ensinou-me o poder curativo dos pontos de pressão do corpo.
Yaptıkları replikatör gibi yüksek bir teknoloji sayesinde yerel bir efsaneyi kullanarak insanları şiirlerdeki iki bilge olduğuna inandırmak olmuş.
O que eles tem feito é cooptar a mitologia local pelo uso de tecnologia avançada como o replicador para convencer as pessoas que eles são os dois Sageanos falados no poema.
Beni mi çağırdınız, Yüce Bilge?
Chamou, Grande Sageano?
Ga'nah Eyaleti'nde, Yüce Bilge.
Dentro da Província de Ga'nah, Grande Sageano.
Ben, Yüce Bilge.
Sou eu, Grande Sageano.
Lütfen beni affedin, Küçük Bilge.
Por favor me perdoe, Pequeno Sageano.
Demek istediğin biz gerçekten Bilge miyiz?
Você quer dizer que nós somos realmente os Sageanos?
Demek istediğim şu ki Kaptan, bu insanlar... yüzyllardır Bilge olarak adlandırdıkları Tanrıların,... kavgaların sonucu geleceğini inanıyorlardı.
A questão é, Capitã, que aquelas pessoas tem acreditado por séculos que deuses, conhecidos como Os Sageanos, ofereceriam a eles a solução de seus conflitos.
Tabi ki, Yüce Bilge.
É claro, Grandioso Sageano.
O başka bir bilge mi?
Ele é um outro Sageano?
Oh, hayır, Yüce Bilge.
Oh, não, Grande Sageano.
! Şarkının dediği gibi Küçük Bilge...
Como a canção diz, Pequeno Sageano...
Ne yazık ki, insan her zaman bilge ve güçlü değildir.
Infelizmente, nem sempre se tem sabedoria que chegue ou força bastante.
Romalılara Mektup 16 : 19 İyilik konusunda bilge kötülük konusunda deneyimsiz olmanızı isterim.
"Romanos 16 : 19 " Sejai sábios no bem " E ilesos
Bilge biri şöyle demişti Bay Luciano, .. eğer biri bir işte başarılı olmak istiyorsa.. .. ittifak kurmak zorundadır.
Um homem sábio disse-me um dia, Sr. Luciano, se um homem quer vencer neste negócio, ele tem de fazer alianças.
Bilge kadın herkesin hemen köye geri dönmesini istiyor.
Depressa, a anciã quer que todos voltem à aldeia.
Bilge kadın herkesi köye geri çağırdı.
A Anciã chamou todos de volta à aldeia.
- Bilge kadını çağırın. - Ateşi söndürmeyin.
- Chamem a Anciã!
- Bilge kadın nerede?
- Onde está a Anciã? - Vem lá!
Sır gibi konuşan bilge adam havalarında sürekli ortaya çıkacaksan...
Se te vais armar em espertalhão...
Japonlar daha bilge insanlardır.
Os japoneses são mais esclarecidos.
Büyükbaban bilge bir adam.
Seu avô é um homem sábio.
Sen bilge tanrım, onu yanına aldın...
Na tua sabedoria, Senhor, levaste-o.
Komuta / Sintine :
Comando, Bilge Bay.
Sintine / Komuta :
Bilge Bay, Comando.
Burada şakası yapılamayacak tek şey var o da kralımızın bilge oluşudur.
Vim com muito cuidado
Dahi, tecrübeli ve bilge birinin sözleri bunlar.
Brilhante, experiente, uma mente sábia.