Biscuit traducir portugués
87 traducción paralela
Beş Sea Biscuit'e.
Cinco no Sea Biscuit.
Luton'da üç yönlü mücadele, Alan Jones Akıllı Parti, ortada Tarquin Fim-Tim-Lim - Bim-Whim-Bim-Lim Bus Stop-F'tang-F'tang - Olé-Biscuit Barrel, Salak Parti ve Kevin Phillips-Bong, Hafif Salak adayı.
Aqui, em Luton, é uma luta a três entre Alan Jones, do Partido dos Sensatos, no meio, Tarquin Fim-Tim-Lim - Bim-Whim-Bim-Lim, Paragem de Autocarro-F'tang-F'tang - Olé-Barril de Biscoitos, dos Esquisitos, e Kevin Phillips-Bong, o candidato dos Ligeiramente Esquisitos.
Tarquin Fim-Tim-Lim - Bim-Whim-Bim-Lim Bus Stop-F'tang-F'tang - Olé-Biscuit Barrel...
Tarquin Fim-Tim-Lim - Bim-Whim-Bim-Lim Paragem de Autocarro-F'tang-F'tang - Olé-Barril de Biscoitos...
Biscuit'e birşey oldu!
O Biscoito tem um problema.
Muhteşem. Kızım, Norman Bates'in evladıyla birlikte.
A minha filha saiu com a mistura do Norman Bates e do Sea Biscuit.
Sea Biscuit, Well Away...
Sea Biscuit, Well Away...
Elmalı Bisküvi Kafe`de gülmenin serbest olduğu yerde Sven Inqvist`in menüye çalıştığını bilmez misiniz?
Na Apple Biscuit Café, onde os sorrisos são grátis... Sven Inqvist estudou a lista.
King Biscuit Flower Hour parçasını dinlemiştim.
Acabei de ouvi-los na King Biscuit Flower Hour.
Ben Bisküvi'yle birlikte burada olacağım.
Venho já. Eu estarei aqui com o Biscuit.
Hadi. Bu işte bisküvi.
Este é o Biscuit.
Nereye gidiyorsun, Kız?
Onde vais, Biscuit?
- Bisküvi'yi mi?
- O Biscuit?
Yürü, Flea Biscuit.
Vai, Flea Biscuit.
Biscuit bütün yavrularını severdi.
Biscuit amava todos os seus cachorrinhos.
Biscuit mi?
Biscuit
Biscuit'i öyle severdik ki, onu her zaman yanımızda görmek isterdik.
Nós amávamos a Biscuit tanto, que quisemos mantê-la connosco para sempre.
Biscuit'i köpek olarak tanıyamadım, ama sehpa olarak tanıdım.
Eu nunca conheci a Biscuit como cadela, mas conheci-a como mesa.
Porselen Çin yüzü.
Cara de porcelana biscuit.
Burnum en önde, arkasında Sea Biscuit arkasında Orta Yaşlı Bayan, arkasında Çılgın Bir Ev Hanımı arkasında "Bir Dakika O da Kim" ve Silver Dasher var.
O "Meu Nariz" está na frente, seguido pelo "Biscoito Submarino", seguido por "Uma Senhora Louca Dona de Casa de Meia-Idade", seguido por "Espera Lá, o Que é Isto" e pelo "Guarda-Lamas Prateado".
Yürü, Flea Biscuit. Beni anneme götüreceğini zannediyordum.
Corre, vá.
Ve Biscuit, bizi oraya götürecek olan at.
E o Biscuit é o cavalo que nos levará lá!
Şuraya bak, Biscuit.
Olha para isto, Biscuit. Olha!
Hey, Biscuit, Bir daha kazanmak ister misin?
Biscuit, ganhas mais uma?
Favori Biscuit mi olacak?
Será Biscuit o favorito?
JOKEY HATASl BlSCUlT'İN KOŞUYU KAYBETMESİNE MALOLDU!
Erro do Jóquei custa a Biscuit o Grande Handicap
Eminim, Biscuit de öyle.
Estou certo de que Biscuit também.
Biscuit kavgaya hazır.
Biscuit em pé de guerra!
Hepsi burada.
Está tudo aqui! Biscuit em pé de guerra!
1 0.000'LER BİSCUlT'İ "GÖRMEYE" GELDİ
10.000 VÃO VER BISCUIT A BALTIMORE
- Biscuit asla öne geçmez.
- Biscuit nunca lidera no início.
Haydi, Biscuit!
Vamos, Biscuit!
Onu Sea Biscuit'miş gibi sürüyordun anne.
Parecia que estavas a montar um cavalo, mãe!
Küçük Louis, Vero'ya onu düşündüğümü anlat. Benimle konuşmaması çok yazık. Biscuit'i gördüm, bazı sorunlarımızı giderdik.
P'tit Louis, diz à Véro que não a esquecerei e que lamento ela ter deixado de me falar.
Bunu Bastoche ve Biscuit yaptı. Biscuit mi?
Foi obra do Bastoche e do Biscoito, o amigo dele.
Bastoche yetenekliydi ama Biscuit bir dahiydi.
O Bastoche era muito talentoso, mas o Biscoito... Era um verdadeiro artista!
Biscuit'le görüştüm, sorunları hallettik.
Reencontrei o Biscoito e reconciliámo-nos.
Biscuit baksa bir birime nakledildi. Bir askeri hastane bombardımanında öldü.
O Biscoito foi transferido e morreu no bombardeamento dum hospital militar onde estava por ter sido ferido.
Bastoche'un en iyi arkadaşı Biscuit, Benjamin Gordes'un ta kendisi.
Biscoito, o melhor amigo de Bastoche, não é senão Benjamin Gordes.
Bastoche ve Biscuit niye kavga etti? Sizin yüzünüzden mi?
Por que é que o Bastoche e o Biscoito se zangaram?
Biscuit mi?
O Biscoito?
Not : Alison bir Arap atını hak ediyor. Küçük bir midilliye dayanamaz!
P.S. Alison merece uma fita azul de cavaleira, não pude resistir a este pequeno "Sea Biscuit".
Bisküvi.
Biscuit.
Sen onun şans meleğisin.
És o Sea Biscuit. ( cavalo de um filme )
Evimi bir balıkla ünlü bilim adamlarının isimlerini verdiğim bir kaç salyangozla Bay Bisküvi adında bir papağanla ve son olarak'P is'adlı bir kediyle paylaşıyorum.
Eu partilho a minha casa com um peixe, alguns caracóis, a quem eu dei o nome de cientistas famosos um periquito chamado Senhor Biscuit e, finalmente, um gato chamado Hal.
İkinci yarış için Biscuit.
É quase impossível.
İmkansız.
Aproxima-se por dentro e Biscuit em segundo... Talvez.
Üçüncü sıradaki Biscuit içeriden yaklaşıyor...
... é Biscuit em terceiro.
- Hadi.
Vamos, Biscuit!
Biscuit'le ilgili bir haber var mı?
E do Biscoito, há notícias?
Ona Biscuit adını taktım.
Chamei-lhe Biscoito.
Biscuit!
Biscoito.