Bloke traducir portugués
399 traducción paralela
Köprüde yol bloke olmuş.
Fizeram uma barricada na estrada.
Yaratığın solunum sisteminde, Venüs'teki tüm zehirli gazları... bloke eden bir tür lifli filtre elemanı olduğunu keşfettik.
Descobrimos que o aparelho respiratório inclui uma espécie de... filtros fibrosos que bloqueiam os vapores venenosos de Vénus.
Şartlar, gerçeklik algısına saldıracak. Kabuslar dizisi, şuurunu bloke edecek.
circunstâncias atacarão seu senso de realidade... e uma série de pesadelos colocará sua sanidade em risco.
İş icabı telefonlaşmam gerekiyor ama o sürekli hattı bloke ediyor.
São telefonemas de negócios, mas a linha está sempre ocupada.
Bu da şifresiz bütün yayınları bloke edecek.
Isso bloqueará as transmissões que não tenham um prefixo codificado.
Bir yere gitmiyorsun ; çıkış bloke edildi.
O senhor não poderá sair, a porta está bloqueada.
- Yolu bloke ediyor!
- Está a barrar o caminho!
Nefret, nefreti aklında tutma gibi duygular kafamızı bloke ediyor mu?
As emoções como o ódio, manter ódio no pensamento, criam alguma barreira?
Çok ilkel düşünceler dışardan gelecek her şeyi bloke ediyor.
Pensamentos tão primitivos que não deixam entrar nada.
- Düşünceleri ne kadar bloke edebilirsin?
- Por quanto tempo?
Ana kontroller bloke edilmiş.
Os controlos estão bloqueados.
Manüele geçiş bloke edilmiş durumda.
Não os posso accionar manualmente.
Neredeyse sinyali bloke ediyor.
Quase bloqueia o sinal.
Işınlama bloke oldu, ışın yayını imkansız.
A transmissão está bloqueada, a recepção é impossível.
Feci şeyleri hatırlamakta kişinin kendisini suçlu hissettiği zaman, bilinç üstü hafızasını bloke eder.
Quando um homem se sente culpado de algo terrível de recordar, bloqueia isso da memória consciente.
Bloke edilmiş fonları çözeriz, özel hesapları boşaltırız ve en kötü hallerde paratektomi ameliyatı yaparız. Bu hastadan bütün paranın tamamen alınması işlemidir.
Podemos lidar com carteiras fechadas, podemos drenar contas privadas, e nos piores casos, pode ser feita uma "dinheirotomia" total, que é a remoção total de todos os dinheiros do paciente.
Eğer onu kanalda batırırsak, liman aylarca bloke olur!
Se o afundarmos no canal, a baía ficará bloqueada durante meses!
Temel şeyleri öğrenemediniz. Bloke etmeyi ve omuzlamayı. Bu takım gibi değildi.
Apenas nunca aprenderam o fundamental, como bloquear e derrubar o adversário, como esta equipa o faz.
Bu kanıtların sonucunda vardığımız nokta, bu kondüktör kılığına giren katilin Belgrat'ta trene bindiği, sonra elindeki anahtarla Bay Ratchett'in kompartımanına girdi, Ratchett'i bıçakladı, hançeri ve üniformayı sakladı, sonra da kar yüzünden bloke olan trenden kaçıp gitti.
A implicação óbvia é que o falso condutor tomou o trem em belgrado entrou no camarote de Ratchett com a chave-mestra o apunhalou, plantou a adaga e o uniforme e fugiu do trem bloqueado pela neve.
Kar yüzünden bloke olan bir trende düşünmekten başka ne yapılır ki?
Que mais posso fazer em um trem bloqueado pela neve?
Ama metal bir kıskaç kullanıp, lokal bası uygulayarak sinirsel iletiyi bloke edip beş... altı saniyeliğine gerideki sinir köklerini şişirirsek acaba ne olur?
Mas e se bloquearmos o impulso nervoso limitando-nos a exercer uma pressão local, o que pode ser feito com qualquer grampo metálico normal, precisamente na protuberância das raízes nervosas posteriores durante, digamos... cinco ou seis segundos?
Kapıyı bloke etmek istiyorum. İçeri girmeleri durumunda, onları duyabilirim.
Vamos bloquear a porta, se tentarem entrar, oiço-os.
Limanlar bloke edildi ve taze ringa balığı temini giderek zorlaşmaya başladı.
Os portos estão bloqueados. Os carregamentos frescos de arenques são cada vez mais difíceis de fazer.
Yarı yarıya bloke ederiz.
Deixa o trinco a meio aberto.
Buna "Beyaz ses" denir. Beyindeki sinir bağlantılarını bloke eder.
Chama-se Ruído Branco e bloqueia todo o sistema nervoso.
Fakat yıldızın ışığını bloke eden bir cisim koyarsak yapay bir tutulma oluşturup gezegeni görebiliriz.
Mas se formos capazes de pôr algo em frente da estrela, que vá criar um eclipse artificial, então poderemos ver o planeta.
Hepsi bankada bloke edildi.
Está todo metido no Banco.
Sağ elinle, benim füzelerimi bloke eden kalkanı kontrol ediyorsun.
Com a mão direita, controla um escudo para bloquear os meus mísseis.
Zehri dış bölümlerde bloke edip ana kumandayı yedek sisteme alacağım.
Encerrarei os contaminadores dos sectores externos... e colocarei o Controlo Mestre em modo auxiliar. É impenetrável.
Durup kahrolası yolu bloke edelim.
Encosta e espera por elas.
- Arabayı geri döndüreceğim ve tüm karayolunu yanlamasına bloke edeceğim.
Vou dar a volta e bloquear toda a estrada
İlkel düşünceler seni bloke mi ediyor?
Não pode ler através de pensamentos primitivos.
Aklımı onların koca kafalarını ezme görüntüleriyle dolduruyorum. Düşünceler o kadar ilkel ki herşeyi bloke edecek. - Aklımı nefretle dolduruyorum.
Encho a minha mente com a imagem de esmagar as suas enormes cabeças disformes, idéias primitivas que ocultam tudo o resto, encho minha mente de ódio.
Giriş bloke edildi.
ALERTA DE NÍVEL 1 ACESSO RECUSADO Acesso recusado?
Bu yeri bloke etmenin zamanı geldi, kapıları kapatın, girişleri iyice örtün.
É hora de interditar este lugar. Tranque as portas e os portões.
Soğutma sistemi bloke oldu.
O sistema de refrigeração partiu.
Sistem bloke oldu.
O sistema está bloqueado.
Görmek istediklerini görürler, ve kalanını bloke ederler... özellikle hoş olmama ihtimali varsa.
Só vêem o que querem ver, e ignoram tudo o mais... especialmente se não for agradável.
Binlerce savaş karşıtı gösterici şehri bloke etmek üzere... Washington D.C.'ye toplandı.
Manifestantes pacifistas vieram a Washington... para cercar a cidade.
Bir gülle yaparız, sonuna, asgari miktarda, bloke etmeye yarayan ekleme yaparız.
Construímos um canhão, e, na extremidade, soldamos-lhe um tampão de massa subcrítica.
Ben sana sağ vurduğum zaman bloke et ve sağ elinle sana gösterdiğim yere yumruk at.
Quando eu te atacar com a direita, tu defendes e contra-atacas, acertando no plexo solar.
Çocukluk anılarını. O bana anlatamaz çünkü yaşamının bazı bölümlerini bloke etmiş. İmha etmiş.
Preciso de ouvir histórias da infância dela, que ela não pode contar-me pois hà partes da vida dela perante as quais ela bloqueou totalmente.
Taramayı bloke et, David.
Bloqueie o scan dele, David.
Bence bir şekilde vicdanını bloke etti.
Penso que de alguma forma lhe está a bloquear a consciência.
Dosya 15 bloke edildi.
- Arquivo 15 bloqueado.
Birleşik Devletler küresel ısınma hakkında bir BM kararını daha bloke ederken....... Londra acı çekmeye devam ediyor Thames nehri 1999 kara kasımından bu yana en yüksek seviyesine ulaştı..
"Enquanto os Estados Unidos bloqueiam outra resolução da ONU... sobre o aquecimento global Londres continua a sofrer..." "com o Rio Tamisa a subir ao seu mais alto nível desde novembro de 1999."
Scott ve Liz, bizim dediğimiz gibi "kuşatılmış" ya da bloke edilmişlerdi.
O Scott e a Liz ficaram aquilo a que chamamos "trancados" ou bloqueados.
Yayımlayıcı diziyi tüm geçidi bloke etmek için konumlandırmalısınız ; yoksa işe yaramaz.
Os emissores devem bloquear todo o corredor, ou será inútil.
Aktarımlar bloke edildi.
- Transmissão bloqueada.
Kayınpederinin tüm banka hesaplarını bloke ettiğini biliyor musun?
- O que? - Sim senhor!
Bloke et.
Bate-lhe nas costelas.