Bluebell traducir portugués
108 traducción paralela
Bluebell! Bouchon!
Bluebell!
Saldırı, bizim de tek bir gemiye saldırırken kullandığımız... ( Kaptan Robert Sherwood, HMS Bluebell )... bir yöntemle yapılmıştı.
O ataque ocorreu nos moldes a que já estávamos habituados ou seja, apenas um navio foi atingido.
Siz Bluebell Way misiniz?
Isto é Bluebell Way?
Bluebell şurda sol tarafta.
Bluebell's é ali à sua esquerda.
Lulu Belle ve Scotty, Emmett Miller.
Bluebell Scottie, Emmett Miller.
Sonra Blue Bell'e gideriz. Oradan da benim eve.
Vamos ao Bluebell e depois para minha casa.
BlueBell, Alabama'danım.
Sou de Bluebell, Alabama.
BlueBell, Alabama.
Bluebell, Alabama.
Brick de BlueBell'i tamamen almak için uzun zamandır bekliyordu.
E o Brick esperou um bom tempo para ter a Bluebell só para ele.
Senin belediye başkanı olman BlueBell'de hoşuma giden ilk şey.
Você como presidente é a primeira coisa que gosto na cidade.
BlueBell o kadar da kötü değil baba.
Bluebell não é muito má, pai.
Rose Hattenbarger, BlueBell blog yazarı diğer bir deyişle cansız resmi şehir sitesi.
Rose Hattenbarger, "blogueira" de Bluebell a fazer a cobertura para o site oficial da cidade.
Ama BlueBell'de işler gayet yolunda.
Mas as coisas estavam bem, aqui em Bluebell.
BlueBell'e ait değildim.
Eu não pertencia a Bluebell.
Ama uyandığımda gün batımını hayal ediyor kumu ayaklarımda hissetmek istiyordum. Sonra fark ettim ki BlueBell ve Lemon ben onlarım.
Mas sonhava com o pôr-do-sol e sentir a areia nos pés, então, percebi que Bluebell e a Lemon...
Ama yapmayın.
Mas... Bluebell?
BlueBell mi? Buraya uygun değilim.
Não pertenço a este lugar.
Ama sonra, BlueBell'e geldim.
Mas então, vim para Bluebell.
BlueBell, Alabama'dan geliyorum.
Moro em Bluebell, Alabama.
BlueBell, Alabama.
Bluebell, Alabama...
Bunun içinde Bluebell'e en az 11 defa gelmek zorunda kalırdım.
Posso dar a volta a Bluebell em questão de minutos.
Bluebell bir hayvan barınağı değil ve biz de önümüze çıkan her başıboş köpeği kabullenmek zorunda değiliz.
Bluebell não é um abrigo de animais, e não temos de aceitar os cães que aparecem.
Bu Cumartesi Bluebell'in kurtuluşu.
É o desfile do Dia do Fundador neste sábado.
10 yıl NFL'de oynadın ve Bluebell'in kurtuluşu en sevdiğin olay mı?
- Esteve na NFL durante 10 anos. O desfile é o seu evento preferido?
Yani, son 4 aydır şehirdeki tek doktor benim ve Bluebell'in insanları çok sadıktır.
Fui o único médico na cidade nos últimos meses, e as pessoas de Bluebell são leais a mim.
Bluebell'de başarılı olmanın anahtarı.
A chave para o sucesso em Bluebell...
Bluebell'e ait Alabama futbol takımı forması.
Do pássaro mais famoso de Bluebell.
Cole Maliska'nın avcı olması ve Bluebell'de bu sene 4 tane daha at sineği felci olayı olması gibi.
Sabia que o Cole Maliska era um caçador, e que tivemos quatro casos de paralisia só este ano.
Tatlım, Belle korteji, 100 yıldır kurtuluş gününün en önemli parçasıdır ve ben Bluebell'i yüzüstü bırakamam.
O carro das Bells é o ponto alto do Dia do Fundador. Não posso decepcionar toda a Bluebell.
Tamam, biliyor musun, Bluebell vatanseverliğin ucubeleşmeye başladı.
Mas fica a saber que o teu patriotismo com Bluebell está a ficar um pouco bizarro.
Babamın rakibini, kendi kortejine alman, Bluebell'in insanları için kıçını yırtarak çalışan babama büyük saygısızlık.
É desrespeitoso com o meu pai, que trabalha muito para as pessoas de Bluebell, que a sua oponente seja vista ao seu lado.
Bluebell bloğu için güzel poz oldu ama.
Boa foto para o blog de Bluebell.
Ama her yaz buraya, Bluebell'e geliyorum. Ben burada Breeland'im. Belle kızıyım ki bu prenses olmak gibi.
Mas todos os verões venho para Bluebell, onde sou uma Breeland, uma Bell.
Ama sonra Harley öldü ve bende onun yerini alacak doğru insan gelene kadar Bluebell'den ayrılmak istemedim.
Mas o Harley morreu, e não queria deixar Bluebell... Até que a pessoa certa, viesse assumir a clínica.
- BlueBell Alabama'dan geliyorum.
Moro em Bluebell, Alabama.
Kliniği, Dr. Breeland ile ortak. Brick, BlueBell'deki tüm hastalara bakmak için uzun zamandır bekliyor.
Ele dividia com o Dr. Breeland, e Brick esperou um bom tempo para ter Bluebell só para ele.
- Hayır o olay için hiç canını sıkma, aslında resmen BlueBell'e hoş geldin demek için buradayız.
Não se preocupe. Na verdade, viemos dar as boas-vindas a Bluebell.
BlueBell insanları hiçbir şeyi rahat bırakmamalarıyla ünlüdürler.
O povo de Bluebell não são bons em deixar as pessoas sozinhas.
BlueBell bir dedikodu dergisi olsaydı, bu olay kapak olurdu.
Se tivéssemos jornal de fofoca, essa seria a capa.
BlueBell'de genelleme olmaz.
E nem Bluebell.
BlueBell geçmişe saplanıp kalmamalı, Lemon artık geleceğe bakmalıyız.
Mas Bluebell não pode viver do passado, Lemon. Precisamos olhar para o futuro.
Köşeyi dönünce karşılaşacağın kozmopolit şeyi merak edip BlueBell'i farklı bir şeye dönüştürmeye çalışmanı istemiyorum.
Não que fique esperando que uma coisa cosmopolita esteja na esquina. Nem tente transformar Bluebell no que ela não é.
Bak, BlueBell benim evim.
Bluebell é a minha casa.
Ama her zaman inandığımız bir şey olacak, Bluebell.
Todos temos dúvidas, de vez em quando, mas há uma coisa em que sempre vamos acreditar. Bluebell.
Seni ve BlueBell'i seviyorum.
Amo você e amo Bluebell.
Lemon, seni seviyorum. BlueBell'i de seviyorum. - Bu ne?
Lemon, eu amo você e amo Bluebell.
BlueBell'den gittiğinden beri onunla konuşmadın.
Não fala com ela desde que ela foi embora.
Dr. Zoe Hart. BlueBell'denim.
Dra. Zoe Hart, de Bluebell.
Aslında BlueBell değil de, New York'tanım.
Não, não sou de Bluebell, Sou de Nova York. Só moro em Bluebell.
BlueBell'deyim. Önemli değil.
Isso não é importante!
Belli ki, cevap BlueBell değildi.
De certeza Bluebell, não era a solução.