Bosco traducir portugués
199 traducción paralela
Aziz Bosco, bize yardım et!
- Dom Bosco, ajuda-nos!
Askeri polisin aradığı şüpheliler, John Smith, Bosco Baracus ve Templeton Peck Los Angeles-Broadway'de 5. kokteyl salonunda görüldüler.
Avisaram a polícia militar que os suspeitos John Smith, Bosco Baracus e Templeton Peck foram vistos num bar na esquina da 5ª Avenida com a Broadway em Los Angeles.
Bosco Baracus.
- Bosco Baracus.
Bayan Amy Allen, Bosco Baracus. B.A.'i tanıştırabilir miyim?
Amy Allen, apresento-lhe o Bosco Baracus, o BA.
Albay John Smith, Teğmen Templeton Peck ve Çavuş Bosco Baracus askeri polisin uzun süren takibinden sonra Los Angeles şehir merkezinde tutuklandılar.
O Coronel John Smith, o Tenente Templeton Peck e o Sargento Bosco Baracus, foram detidos após uma longa perseguição militar pelo centro de Los Angeles ".
Senle, Miriam'la ve... Bosco ile kalırız diyorduk. — Bagel mı?
Íamos ficar contigo e com a Miriam e com... o Bosco.
Harry Bosco kazandı.
Mais um camionista. Harry Bosco ganhou.
İşte Harry Bosco.
Harry Bosco, aqui mesmo.
Harry Bosco.
Harry Bosco.
Harry Bosco!
Harry Bosco!
- Kazanan, Harry Bosco!
- Vencedor, Harry Bosco!
Bull Hurley, Harry Bosco'yu yendi ve finallere yükseldi.
Bull Hurley venceu Harry Bosco e Bull Hurley vai para as finais.
Boston'dan, Harry Bosco.
De Boston, orgulho dos camionistas, Harry Bosco.
Bosco.
Tens xarope de chocolate Bosco?
Sende Bosco'mu var? Biraz tükürük ile onu karıştırabiliriz.
Deixa-me cuspir num copo e misturamos.
Hayır, ben nesli tükenmekte olan, karayip pigme su kaplumbağası Bosco'dan söz ediyorum.
O Bosco é a rara tartaruga anã das Caraíbas que está no aquário.
Tanıklar, Basco'nun cansiperane bir şekilde sudan çıkmaya çalışırken kumsalda durup, Ben Öldüm şarkısını söyleyen bu manyak tarafından tekrar geri atıldı!
Testemunhas afirmaram que Bosco se esforçou para sair da água, voltando a ser atirada novamente ao lago por este desempregado enlouquecido, sentado na margem a cantar Born Free.
Burnunun dibine getireceğim ki böylece benim 3 yıldır beraber yaşamak zorunda olduğum bayat Bosco kokusunu alsın.
Não. Vou pô-la debaixo do nariz dela para que sinta o cheiro com que eu tive de viver nos últimos 3 anos.
"Tören, Cuma saat 1.00'te San Juan De Bosco'da."
"Funeral 15 : 00, Sexta-feira em San Juan De Bosco."
Bosco'muz kalmamış.
Acabou-se o Bosco!
Bosco.
É "Bosco".
Bosco.
Bosco...
- Bosco.
- Bosco!
Bosco! - Kapa çeneni.
- Cale-se!
Bosco.
Bosco!
Bosco?
Bosco?
Anneciğim "Bosco" dediğinde bize bir şeyler anlatmak istiyordu.
Quando a mãe disse "Bosco" devia estar a tentar dizer alguma coisa.
Muhtemelen Bosco, o adamın adıydı.
Talvez o nome desse homem fosse "Bosco".
Bosco. Sokağın aşağısında büyük bir yangın var.
Há um grande incêndio ao fundo da rua.
Başka Bosco isteyen var mı?
Alguém quer um Bosco?
Şey, sütle yenilen şeylerle ilgili çok esprin var. Bosco bisküvi esprin vardı, sonra Nestlé Quik bisküvi esprisini yaptın. Bu arada Ovaltine'i buldun...
Bem, é que tens tantas coisas sobre o leite Tens aquele sobre o Bosco, depois sobre o Nestlé expresso até que chegas ao Ovaltine
- Basco. Tiyatro notlarını nereye koydun?
Bosco, onde tens a "Theater Week"?
Belki de en muhteşem icra eden İtalyan Bartolomeo Bosco'ydu.
Talvez o maior artista tenha sido o italiano Bartolomeo Bosco.
Bosco topları fincanlardan geçirir.
O truque de Bosco eram os copos e as bolas.
Bosco'nun zamanında sadece bir rakibi vardı. 1795 yılında 1,50'lik karısını fincanın altından çıkartacağını ilan eden Conus adlı yaşlıca bir Fransız adam.
Bosco tinha apenas um rival, um francês chamado Conus, que anunciou em 1795 que iria fazer que a mulher dele, de 1,65 m, aparecesse debaixo de um dos copos.
Cüce, Duble-Rom, Temiz Yürek yelkenler.
Bosco, Rum-Duplo, adricem os escabeches!
Bosco, kayıp raporu doldur.
Bosco. - Uma chamada de desaparecidos.
Bosco, ona telefonda her ne söylediysen, kadın uçağa binmiş.
- Bosco não sei o que lhe disse para que saltasse a um avião.
Bosco göründüğü kadar kötü değil.
Sabe, Bosco não é tão mau como parece.
Şikago'dan geldi Bosco.
Vem de Chicago.
Eskiden çikolatalı süt içerdi.
Ele costumava beber Bosco.
Mercedes'i, San Juan Bosco'da geçen çocukluk günlerimizden tanırım.
Conheço a Mercedes desde miúda, quando estudávamos juntas.
Ve Bosco diyor ki :
E Bosco diz :
Ödeştik, Mobil benzin, kıçına girsin dediğini söyleyeceğim.
Vou dizer-lhe que o Bosco diz : "Estamos quites e vai-te catar, cabeça de ar".
- Evet. Bosco.
- Sim, exacto, Bosco.
Bosco yalan mı söylüyor?
Quê? Achas que o Bosco iria mentir?
Daha da kötüsü, Al.
É o Bosco.
Basco'yu hepimiz özleyeceğiz!
Vamos ter saudades de Bosco.
Bu bir sır.
- Bosco!
- Bosco!
Bosco!
Bosco erkencisin.
Bosco, chega logo.