Buydu traducir portugués
10,402 traducción paralela
Quentin! Beklediğin lafa karışma buydu.
Esta é a interrupção por que esperavas.
- Sanıyorum ki amaç da buydu zaten.
Imaginei que fosse esse o objectivo.
Benimde yanlış yere odaklandığımı fark edene kadar ki sorum buydu.
Isso era o que não consegui descobrir até aperceber-me que estava a focar-me na coisa errada.
- Benim yardımım buydu.
Foi essa a minha contribuição.
Yapabileceğimin en iyisi buydu.
Foi o melhor que consegui. Pensão completa e benefícios.
Bana yapmamı öğrettiği şey buydu.
Foi isso que me ensinaste a fazer.
Demek bana anlatmaya çalıştığın şey buydu.
Era isto que estavam a tentar dizer-me?
Bütün ihtiyacım olan buydu.
É tudo o que preciso de saber.
Bence bardağı taşıran son damla buydu.
Acho que foi a última gota.
Sakladığın şey buydu.
Era isso que estavas a esconder.
Tek sesi buydu.
Não passam de boatos.
Ellerindeki en pahalı şişe buydu maalesef.
Era a garrafa mais cara que havia.
En iyisi buydu.
Foi o melhor que pude fazer.
Lorenzo 2007'de aynen bunun için gelmişti. Yaşlı boğalardan deneyim kazanmak için ve yaşlı boğalara baskı yapmak için. Yaptığı aynen buydu.
Lorenzo foi contratado em 2007 para fazer exatamente o que fez, para entrar e ganhar experiência com o touro velho e depois pôr o touro velho de parte, que assim o fez.
İnsan zekası, sanırım adı buydu.
Inteligência humana, acho que chamam assim.
Size anlatmaya çalıştığım buydu çocuklar.
É o que estou a tentar dizer-vos.
Tek istediğim buydu, Deeks.
Isto é tudo o que eu sempre quis.
Anlaşma buydu.
Este era o acordo.
Tüm şehir boyunca kafamda dönen soru buydu.
Foi uma questão que me levou a dar a volta à cidade.
Böldüğün görüşme tam olarak buydu.
Foi literalmente essa reunião que interrompeste :
Bence babam öldürülmeden önce NZT alıyordu, yani eğer resim yapmaya geri dönmüşse eğer nedeni buydu.
Acho que o meu pai andava a tomar NZT antes de morrer, por isso se voltou a pintar, esse é o motivo.
Sana göstermeye çalıştığım şey buydu.
Era isto que te queria mostrar.
Sağol, duymak istediğim buydu.
Obrigado. Era tudo o que queria ouvir.
Ona âşık olma sebeplerimden biri de buydu. - Cam mi?
Foi uma das razões porque me apaixonei por ele.
Tek öğrenmek istediğim buydu.
Era tudo o que queria ouvir.
- İnsanlar öldü. - Olması gereken buydu.
- Não deviam ter morrido.
İstediğin şey buydu.
Não desvies o olhar.
Karakterindeki en belirgin özellik buydu sanki, değil mi?
Era o traço dominante da sua personalidade.
Aldığım tek cevap buydu.
Foi a única resposta que obtive.
Üstesinden gelmeye çalıştım çünkü doğru olan buydu.
Eu tentei superar, porque é o que se deve fazer.
Size söylüyorum iş dışındaki tek hayatı buydu.
Estou a dizer-lhe, era a única vida que ele tinha fora do trabalho.
- İsteği buydu biliyorum.
Eu sei que é o que ela queria.
Çünkü babanın yaptığı buydu...
Porque foi o que o teu pai fez por ti...
Çünkü yapmam gereken buydu.
É o que eu devia ter feito.
Başından beri istediği şey buydu çünkü.
- Era o que ela queria.
Görüşlerimde gördüğüm buydu!
Isto é o que tenho visto na minha visão.
"Memento Mori." Toplantıda bize gösterdiğin sembol buydu değil mi?
Memento Mori. É o símbolo que nos mostrou, correcto?
- Onu kurtarmanın tek yolu buydu.
- Era a única maneira de salvá-lo.
Hep istediğim buydu.
Isto é aquilo que eu sempre quis.
Daha önce de teklif edebilirdim ama aynı anda evde olacağımız ilk gece buydu.
Era para já ter pedido, mas hoje foi o primeiro dia em que achei que estaria em casa.
Oradakilere dediklerinin en iyisi buydu.
Foi a coisa mais simpática que ele respondeu.
Korkarım ki RJ için bahsettiği ders buydu.
Receio ser essa a lição que ele tem reservada para o RJ.
Gördüğün gelecek buydu.
Este é o futuro que tens visto.
Uyuşturucu kaçakçısında çalışırken sloganımız buydu.
Esse sempre foi o slogan da empresa quando eu trabalhava para o cartel.
Yardımları için ödemem gereken bedel buydu.
É um pequeno preço a pagar pela ajuda deles.
Zyckner Williams'taki rakiplerinizin bize yardım etmeye can atıyor olma sebepleri buydu.
Foi uma das razões por que os seus adversários da Zyckner Williams nos ajudaram.
Tabi, amacın da buydu zaten.
A menos que o objetivo fosse esse.
Onun oluşturduğu buydu. Yani onun böyle olması benim hatam?
- Então, a culpa é minha que ela seja assim?
Bütün ihtiyacım buydu.
Era só isso que precisava.
Olan buydu.
Foi isso.
Bütün ihtiyacım buydu.
É tudo o que preciso.