English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ C ] / Canto

Canto traducir portugués

4,673 traducción paralela
Tamam, ben köşeme geçtim.
Muito bem, já tenho o meu canto.
Köşedeki o mu?
É o... "É ele no canto"?
- Evet, köşedeki o.
Sim, é ele no canto!
Tarafsız köşe, tarafsız köşe.
Canto neutro, canto neutro.
Sağ üst köşedeki Ağ Bağlantıları menüsüne girmeni ve bu IP adresini yazmanı istiyorum :
Preciso que vá ao menu de ligações de rede, no canto superior direito, e que escreva este IP :
Köşenin birini buldum!
Eu tenho um canto!
- Bu korneri öyle bir kullanacağım ki!
- Vou rebentar neste canto.
Ağzının kenarına da ufak bir parça saman koyarsın.
Uma espiga de trigo no canto da boca.
İşler mutfakta hızlı ilerler onu sadece göz ucuyla gördüm.
As coisas são rápidas na cozinha, então só o vi pelo canto do olho.
Çantanın köşesine takılmış.
Amassado num canto.
O zaman şarkı söylerim.
Então, eu canto. Sabes o que é uma loucura?
Muhteşem ıslık-çı.
Canto esplêndido.
Kendimi köşeye sıkıştırdım.
Fiquei presa num canto.
"Kimse bebeği köşeye atamaz."
"Ninguém põe o bebé a um canto".
Bana yataktan düşme tehlikesi yaşatan biri olmadan nasıl uyuyabilirim?
Como vou dormir se ninguém me estiver a empurrar para o canto da cama?
Havaalanının kenarındaki kargo konteynerlerini görüyor musun?
Estás a ver aqueles contentores no canto da pista?
Şuradan bakacaksın.
Ali do canto.
Evet, yani, fark ettim ama gözümün ucuyla gördüm sadece.
Sim, quero dizer, eu reparei mas, vi pelo canto do olho.
- Burada olmalı ama. - Köşemde olmalı.
- Preciso dele no meu canto.
- Köşesinde Mick dursun istiyor.
- Ele quer o Mick no canto.
Pardon, o köşe cidden karanlıktı ve kendime hâkim olamadım.
Desculpe, aquele canto estava mesmo escuro, e não consegui conter-me.
2767 Yeşil Çayır Yolu Taş Ocağı Şehir Kulübü, dokuzuncu sahanın kuzeydoğu köşesi.
Green Meadow Drive, 2767. Stone Hearth Country Club, canto nordeste do nono green.
Tatlım, kardeşini köşeye götür.
Queridas... Leva a tua irmã para o canto.
Reklam müziği de yapmam.
E eu não canto "jingles".
Sevdiğim şarkıları söylüyorum.
- Canto-lhe o que gosto.
Ama şarkı söylerken beynimizin sağ tarafını kullanırız.
Mas, o comando do canto fica do lado direito.
Bir an "senden nefret ediyorum, benimle konuşma" durumundadırlar sonra beş dakika yalnız kalabildikleri her kuytu köşede hummalı bir şekilde oynaşırlar.
Num minuto era : "Odeio-te, não fales comigo." A seguir, apalpadelas frenéticas em qualquer canto escuro onde eles conseguissem estar sozinhos por cinco minutos.
Onların favori kuytu köşesi Beacon Hills'in dışındaki terk edilmiş bir damıtımeviydi.
O seu canto escuro favorito era uma destilaria abandonada fora de Beacon Hills.
Olduğunuz yerde kalın!
Todos paro o canto!
Teklifi yazıcıdan çıkar, sonra da köşeye doğru yürü ve her şeyi çöpe at. Çünkü masanda zaten hazır bekleyen 2 tane kopya var.
Recolhe as moções da impressora, depois dirige-te ao canto e deita tudo ao lixo, porque já estão duas cópias na tua secretária, neste preciso momento.
Çöp kutusu köşede miydi?
Então o caixote do lixo é no canto?
Traş olurken bir yeri atlamışsın bu da beş saatten az uyuduğunu gösterir.
Deixaste um canto da cara por barbear, o que significa que dormiste menos de cinco horas.
Güvenlik her yeri taradı, ama ondan tek bir iz yok.
A segurança olhou em cada canto, e nada.
Herkes bir köşeden tutsun.
Temos... cada um pega num canto.
Herkes bir köşeden tutsun!
Cada um pega num canto!
Köşeyi tut.
Agarra um canto.
Ben olsam iskelenin köşesine gider de dururdum.
Percebes-me? Se fosse eu, colocava-me mesmo no canto do pontão.
Bu köşede yaptığı dövüşlerden galip çıkan herkese karşı...
Neste canto, com vitórias recentes contra... todos.
Ve bu köşede parti haklarınız için meydan okuyan...
E neste canto, a desafiante, a lutar pelo vosso direito de festejar!
Yatağa ihtiyacı olan yeni bir kız var.
Tenho uma rapariga nova que precisa do teu canto.
Ölüm şarkısını söylüyor.
É o seu canto de morte.
Ne zaman ve eğer sana hamle yapmaya karar verirsem sendeki idrak eksikliği perdesinin arasından uzanacak ve karanlık bir arka sokakta ya da korkakça bir köşede değil de güpegündüz yakalayacaktır.
Quando e se eu escolher que a minha mão caia sobre si, chegará através do véu de sua incompreensão e irá atingi-lo não num beco escuro ou num canto cobarde, mas em plena luz do dia.
Fahişeler Bölge'de köstebek işlevi görürler.
As meretrizes são como ratos num canto.
Köşedeki fedaileri gördün mü?
Estás a ver aqueles dois ali no canto?
En güneydeki köşe--binanın arkasına ulaşabilirsek, sadece bir korumayla uğraşmak zorunda kalırız.
Canto sudeste. Se pudermos chegar ao fundo do prédio, só temos de lidar com um guarda.
- "Ophelia Şarkısı" nı çok severim.
- Adoro "O canto de Ofélia".
genelde o köşede öyle takılırlar eğer yanlarından biri geçerse de susarlar.
Geralmente ficam naquele canto e quando as pessoas passam, eles param de falar.
Pencereden gelen ışığın karşı köşeye düşüşünü bir sanatçı kameranın gördüğü gibi göremez.
Esta gradação de luz desde a janela até ao canto oposto é algo que um artista não consegue ver da mesma forma que uma câmara.
Kedi Köşesi mi?
- Canto do Gatinho?
Catinin guneybati kosesinde.
Ela está no canto sudoeste do telhado.
Sana söyleyecek değilim.
- Não canto para ti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]