Chances traducir portugués
599 traducción paralela
Ameliyatın hiç bir faydası olmazdı.
Teria poucas chances mesmo com uma operação.
Avrupa'da savaş olasılığı üzerine ne düşünüyorsunuz?
Vamos, jovem. Quais as chances de uma guerra na Europa?
İhtimale bakın, 700'de 1.
Poucas chances, 700 a uma.
Ve hepimizin kendisini temizlemek için her şans vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Penso que devia dar-lhe todas as chances de esclarecer isto por si próprio.
Tek tek çıkarsanız, daha çok şansımız olur.
Teremos mais chances se sairmos um de cada vez.
Çok fazla şansımız yok, biliyorsun.
- Temos poucas chances.
- Burası olduğuna emin misin?
De certeza que é aqui? Há boas chances.
Kanundan kaçıyorsa muhtemelen Batıya doğru gitmiştir.
Se ele estava a fugir da lei, as maiores chances são as de ter ido rumo oeste.
Böyle uyuşuk gidersek pek şansımız olmaz.
Para fugir da morte não temos muitas chances.
Onunla hiç şansım olmamasını tercih ederim.
Prefiro não ter chances, com ele.
Eğer gün doğmadan oraya varabilirsek... Onu yakalama şansımız olur.
Temos grandes chances de pegá-lo... se chegarmos antes do dia.
Hiçbir şey yok.
Sem chances, nada.
Her seferinde bahis oranları düşer Calem.
As chances vão diminuindo, Calem. - Cada vez mais.
Oranlar gittikçe düşüyor Calem.
As chances vão diminuindo, Calem.
Bu para veya zafer kazandırmayacak, kazanma şansı olmayan bir davaydı.
É o tipo de casos que não traz dinheiro, nem glória, nem muitas chances de ganhar.
Bahis çoktu, gece boyunca oranlar bir aşağı bir yukarı inip çıkıyordu. Hakemler uyku uyuyabilsin diye her dört saatte bir değiştiriliyordu.
Muitos apostaram, e as chances | mudavam toda a noite... e eles mudavam | os juízes a cada 4 horas... para que o juiz pudesse | dormir um pouco.
Fakat, siyah üçgenle daha fazla şansın var.
Mas terá melhores chances com seu triangulo preto.
Kımıldatılırsa kanama olma ihtimali yüksek. Ve bu ölüm demek.
Se o deslocarmos, tem oito chances em dez de ter uma hemorragia mortal.
Benimle aynı şansa mı sahipsin, hiç şansın yok.
Tens as mesma chances que eu, nenhumas.
Yaşlandıkça sesleri yükselir talepleri artar. - Elde etme şansları da azalır.
Quanto mais velhos ficam, mais alto falam e quanto mais querem menos chances têm de o ter.
Ben yasa karşısında senin şansından şüphe etmeye başlıyorum.
Começo a duvidar das suas chances.
Ama ikincilik için iyi bir şansı olduğunu düşünüyorum.
Mas penso que tem boas chances para um segundo lugar.
Yüksek mahkemenin nasıl iş gördüğünü kimse bilmez. Bilmek de istemeyiz.
As chances que temos lá em cima,... não sabemos, nem queremos saber.
- Şansın binde bir.
- Suas chances são uma em mil.
Şansımız tesadüflere kaldı, fakat bir tahminim var.
Nossas chances são por escolha aleatória, mas eu não apenas acho.
Çok parayla daha çok şansımız olur.
Precisamos de mais capital para termos mais chances.
- Dava açıyorum ve mahkemede şansınız olduğunu sanmıyorum.
- Estou processando-o. e não imagino as suas chances no tribunal.
Kimse önyargılı gözükmek istemediği için kendisine en iyi fırsatların sunulduğunu söyledi.
Disse que achava que teve as melhores chances porque as pessoas não queriam que pensasse que eram racistas.
Ancak bu öküzler ve arabalar, çiftçiler, şehir hayatına alışık insanlar için... çok riskli.
Mas com bois e carroças com agricultores e populares é... Há poucas chances.
Evet. Addis'le gidebilirdin.
Você faz ideia das chances que temos quando chegarmos ao acampamento apache?
Hiç şansım olmamıştı.
Não tive chances.
Kazadan kurtulma şansı olanların bu şanslarını bu hafta yitirdiğini söylüyor.
Ele diz que as'chances'são de que qualquer pessoa que tenha sobrevivido à queda... não terá sobrevivido a esta última semana.
Farecik, üç hakkını da kullandık.
Ratinho, acabaram-se as chances.
Başka seçeneğim yok.
Não tenho chances.
Hiç umut yok dostum.
Sem chances, meu.
Bunların birine sahip olmanın nesi iyi söyler misin?
Quais seriam as chances de se conseguir algum desses?
Bunu yaptığında o fırsata sahipti.
Ao fazer isso, acabou com todas as chances.
Üzgünüm, Crowe, ama ona şans tanıdım.
Lamento, Crowe, mas ele teve muitas chances.
Siz şansınızı harcadınız.
Você teve suas chances.
Şansımız ne kadar?
Quais são nossas chances?
Paranı ödersen, şansını değerlendirirsin.
Bem, você paga com seu dinheiro, e você terá as suas chances.
Mari'nin akşam yemeğinden önce dönme şansı yüksek.
As chances são que Mari volte logo logo.
O heriflerden birinin bile bu gemide olma olasılığı ne kadar düşük farkında mısın?
Percebe como são poucas as chances de que um sujeito desses esteja a bordo?
Savaş geleneksel yöntemlerle icra edilirse, başarı şansının. çok düşük olacağı öngörülmüştü.
Achamos que se a guerra chegasse e o Japão fosse lutar de um modo convencional, tínhamos poucas chances de vitória.
Bu cevaptan anladığıma göre ; şansımız bir hayli yüksek.
Deduzo por essa resposta, que classifica nossas chances como boas.
Yarış sonuçlarını, bahisleri, hazırlıkları, herşeyden haber alacaksınız.
Saberás resultados de corridas, chances, cavalos eliminados, posições, tudo.
Ama şansımız 99.7'de 1.
Mas as chances sao de uma em 99,7.
Şansımızın ne sence?
Você acha que temos chances?
Senin ise beşte bir şansın var.
Você tem cinco chances em seis.
Beşte bir şansın var.
Você tem cinco chances em seis.
Burada bir sürü insan kobayımız mevcut.
- Têm cobaias humanas aqui, mais de três mil chances de encontrar um imune.