Cs traducir portugués
175 traducción paralela
3 C ve B bir saattir içeride.
Não faço ideia. Os três "Cs" e o "B" estão lá há uma hora.
Burası CS-1, tamam.
CS-1, câmbio.
Anlaşıldı CS-2. Not ettim.
Certo, CS-2, recebi tudo.
Burası CS-1, kapatıyorum, tamam.
Aqui CS-1, câmbio e desligo.
Burası CS-4. Öğle yemeğine ne zaman gideceğim?
Aqui CS-4, quando posso ir almoçar?
Burası CS-1. Cevap ver Floyd. Tamam.
Aqui CS-1, adiante Floyd.
CS-3, CS-4'ü arıyor.
CS-3 chama CS-4.
Merhaba CS-4, burası CS-3.
Olá, CS-4, aqui CS-3 a falar.
Merhaba, CS-4. Burası CS-3. Tamam.
Olá, CS-4, aqui CS-3.
Burası CS-3. Yerden helikoptere.
Aqui CS-3 a chamar o helicóptero.
Anlaşıldı CS-1. Burası CS-3. Tamam.
CS-1, aqui CS-3, câmbio.
Kapatıyorum.
CS-3, desligo.
CS-3, hava üssünü arıyor, tamam.
CS-3 a chamar a base aérea. Câmbio.
CS-3 hava üssünü arıyor. Tamam.
CS-3 a chamar a base aérea.
CS-3, CS-4'ü arıyor.
CS-3 a chamar CS-4.
Kapıya doğru bir el göz yaşartıcı gaz bombası.
Um cartucho de gás CS, directamente aos portões.
Lassard'ın "Devriye" lerini benim bölgemden uzak tut.
Mantenha os P.D.Cs do Lassard longe do meu precinto.
Hadi "Devriye" ler, beyaz çizgiye yaklaşalım!
Vá lá, P.D.Cs, aproximem-se da linha branca!
- Cs'den birşeyler çalacağım.
- Vou orientar umas malhas, meu.
Kevin, 4-C'lerin derecesi var.
Kevin, há 4-Cs e há 4-Cs.
- GY.
- CS.
Charisse, karnende iki C ve bir D var.
Charisse, tens aqui dois Cs em um D.
- Vardığımızda ölü bulduğumuz bir çift- -
- Dois M.A.Cs. Quando lá chegámos...
Buralar biraz ıssız olacak bu durumda... yargıçsız bir ev.
Vou partir. Isto vai ficar solitário por aqui... sem o juiz, não achas, Pearl?
Sen bir yargıçsın.
- És um juíz.
Alışılmadık bir Yargıçsın.
Você é um juiz incomum.
- Buraya kılıçsız geldin. Galiba buldum!
Ah, acho que já sei!
CS-1 çıkıyor.
CS-1, desligo.
- CS-1, tamam.
Vamos.
CS-3 arıyor...
CS-3 a chamar...
- Burası CS-3.
Daqui CS-3.
Doğru, sen sağdıçsın.
Certo, você é o padrinho.
- Sen yargıçsın.
Mas eu não tenho a autoridade...
Bay Harvey siz sağdıçsınız ;
Sr. Harvey, o senhor será o padrinho.
Kılıçsız bir Kral!
O Rei sem uma espada!
Yargıçsın!
O juiz também?
Siz de zehir gibi bir yargıçsınız.
E o senhor é um juiz dos diabos.
Herkes altına sıçsın.
Todo o mundo borrasse todo.
Kural 15, bir kahraman kılıçsız bir hiçtir.
Regra número 15 : A arma é que faz o herói.
Ama bazıları da kılıçsız çözülemiyor!
Outros não se resolvem sem elas!
Sen sağdıçsın, düğün fedaisi değil.
Tu és o padrinho e não um empregado.
Siz, bir yargıçsınız ve kafanız tamamen saçmalıklarla dolu.
Você, um magistrado e sua cabeça cheia de insensatez.
Sağdıçsınız.
Que diabo, são os padrinhos!
Sen benim koruduğum k.çsın.
Tens muita sorte de eu estar a ajudar-te desta maneira.
Ama siz Yüce Divan'da yargıçsınız.
É um funcionário do Supremo Tribunal.
Hala saklanan bir adama göre oldukça yargıçsın.
Está sendo crítico demais para alguém que se esconde.
Ulu ve merhametli kurtarıcımız, sen en değerli yargıçsın.
Eterno Salvador, do teu juízo eterno.
Bu ülkenin kadınları, uzun zaman önce öğrendi :.. ... kılıçsız olanlar da, kılıçla ölebiliyor.
As mulheres deste país sabem há muito e mesmo as que não sabem morrem pela espada.
Ben de, "Artık yargıçsın, ucuz yerlere ihtiyacımız yok." derim.
E eu digo-lhe, "Tu agora és um juiz". Não precisamos de "pechinchas."
Siz hem sağdıçsınız hem de gelinin kızkardeşisiniz!
É padrinho do noivo, mas... lrmã, irmão...
Dışkısını getirmemiş olanlar acele etsin ve gidip sıçsınlar!
Aqueles que se esqueceram, despachem-se e vão à casa de banho!