Decide traducir portugués
2,498 traducción paralela
Belki de Fayattia tek karar veren değildir.
Talvez Fayattia não seja o único que decide.
Bu yapılanın cinsel bir cadı avından başka bir şey olmadığını düşünüyorum. Ve bunun kararını ben veremem.
Creio que isto não passou de uma caça às bruxas sexual, mas não sou eu quem decide isso.
Fakat sonra, bu doğumöncesi salak, Rockettes taklidi yapmaya karar verdi.
Depois este imbecil pré-natal decide fazer das suas.
Birisinin intihar etmesi bizi bundan sorumlu yapmaz.
Isso não nos faz responsáveis se alguém se decide suicidar
- Bu Dr. Montgomery'ye kalmış.
A Dra. Montgomery é que decide.
Kendisi inatçı yaşlı bir boğa gibi taraf seçmeden önce kılını kıpırdatmıyor.
É teimoso. Quando decide já não volta atrás.
Krallık, savaş, barış... Kraliçe olmadan, kararları önem arz etmiyor.
Do reino, a guerra, a paz, a rainha, sem a qual ele nada decide.
Biraz kafanı çalıştır, Bay Cheung.
Decide-te de uma vez, Sr. Cheung.
Bu Mesleki Kurallar Birimi'nin kararı, şüphesiz.
Isso é a UPP que decide, não sou eu.
Artık kararını ver Katherine!
Decide-te, Katherine.
Sonunda yüzük elinde olan kişi, kaderini belirleyecek.
O último a segurar o anel decide o seu destino.
Golden burada olmanı isteyebilir ama son kararı veren Peter'dır.
O Golden pode querer-te cá mas quem decide é o Peter.
Onu tedavi eder, ona aşık olur ve onu geri kazanmaya karar verir.
Ele cura-a, apaixona-se e decide reconquistá-la.
Eşin taşıyıcı olmaya karar verdi ve sonunda komaya girdi başkasının üçüzlerine hamileyken.
A mulher decide ser barriga de aluguer e acaba em coma, grávida de trigémeos de outra pessoa.
Brick, annenin işleri işte.
Brick, isso decide a tua mãe.
Yok zaten ev, hem kararları da o vermiyor.
Não há nada por aí e não é ele quem decide.
Baxter kaçmaya karar vermiş.
O Baxter decide acelerar.
Senden ayrıldığı için ondan intikam almak amacıyla Komiser Barclay'e içine çocuklarının shigellasından katılmış ev yapımı leziz hamur işleri getirmeye karar verdin.
Então, como vingança de ter acabado consigo, decide dar ao Sargento Barclay alguns cozinhados caseiros contaminados com a shigella do seu filho.
Böyle şeylere hakemler karar verir, ben değil.
É o júri que decide estas coisas, não sou eu.
Öyleyse buna kim karar veriyorsa onunla görüşmek istiyorum.
Então quero falar com a pessoa que decide.
Bu arada liderimiz bizim için ne seçecek göreceğiz.
Entretanto, veremos o que o nosso líder decide para nós.
Meyer, onu kurtarıp belki de elmasları kendine almaya karar verir.
O Meyers decide resgatá-la e talvez fique com os diamantes para si.
Olayı sen yönet.
Você é que decide.
Şimdi söyle bana nasıl bir baba saat karşılığında oğlunu bir periye verir?
Diga-me, como é que um pai decide trocar o filho por uns quantos relógios?
- Tartışacağız. Bölgenin coğrafyasını biliyorsun. Tercih sana kalmış.
Conheces a zona, és tu quem decide.
Yani Derek Mandalay rolünü oynamaktan vazgeçiyor, ve çok şey bildiği için onu öldürmekten başka seçenek kalmıyor.
O Derek decide que está na hora de parar com o papel de Mandalay, mas, como sabe demais, a única opção é matá-lo.
Ve siz onu öldürme kararınızı bir dakikadan az bir sürede mi aldınız?
E você decide matá-la em menos de um minuto?
Sen söyle, genç bayan.
Porque não decide isso, jovem senhorita?
Mezunlar kurulu karar veriyor.
A comissão é que decide.
Sana söylemiştim, mezunlar kurulu karar veriyor.
Eu expliquei-te que é a comissão que decide.
size Deans'ın kılıcı nasıl çalacağını gösterelim ve siz bize inanıp inanmayacağınıza karar verin.
Vamos mostrar-vos como é que o Deans vai roubar a espada, e decide se deve confiar em nós.
Senin sıran değil,
- Não é você que decide,
Bu karar Tarik'in değil.
Não é ele que decide.
Tevazu göstermediğim için mi aleyhimde karar veriyorsunuz?
Então decide contra mim porque eu não sou humilde?
Karar senin.
Você decide.
Kararı siz verin.
Você decide por si mesmo.
Sen mi karar vereceksin?
- É? E é você que decide isso?
O zaman cehenneme git de oranın sıcaklığını ayarla!
Vai para o Inferno e decide a temperatura deles!
Dün bit pazarından sonra bugün kontrol bende.
Hoje quem decide sou eu, depois da tua feira da ladra horrorosa de ontem.
Şimdi de adam vicdan krizi yaratmaya karar verdi.
Agora, o rapaz decide ter uma crise de consciência.
Karar vermesi zor It is hard to decide bu yaratıkların şu anda kendi benzerlerine ayrışıp ayrışmadıklarına.
É difícil decidir se estas criaturas se dividem ou não nos seus próprios "doppelgängers".
Tek başına takıIırsan belki daha şanslı olursun, karar senin.
É possível que tenhas melhor sorte se fores sozinho, por isso... Decide tu.
Kimse ölünceye dek anlayamaz.
Ninguém no mundo decide pode escolher quando devo morrer.
Aslında bir evi arayıp arayamayacağımıza Bölge Savcısı karar veriyor.
Na verdade, quem decide se podemos revistar ou não a casa, é o Procurador.
O özgür bir kadın ve kimi isterse onu seçer.
É verdade. Ela é livre, ela decide o que fazer, e tu não tens escolha.
- Bir karar ver yani Cath. - Ya bu?
- Portanto, decide-te, Cath.
Ne tesadüf. Sideway'lerde Desmond'un karar verdiği görevi ; diğer karakterlerin kendi uyanışlarını sağlamak ve bunu hızlandırmaya çalışmaktı.-Geçen akşam tanımadığım bir kızla randevum vardı.
Na vida paralela, Desmond decide que é sua missão tentar catalisar os outros personagens para que despertem.
Nasıl oluyorda buna yargıç karar veriyor?
E como é que o juiz decide isso?
Ya benimlesin ya da değil.
Decide-te!
Ne yapacağınıza kim karar veriyor?
Quem decide o que fazes?
Aklını başına topla!
Decide-te!