Denizaltı traducir portugués
2,285 traducción paralela
Denizaltı şimdiye kadar limana gelmiştir.
Chegaremos ao porto brevemente.
Denizaltı Gezileri.
Cruzeiros de submarino.
Önce gemi, şimdi helikopter biraz sonra da denizaltıdan bahsedecek.
Primeiro um barco, agora um helicóptero. Para a próxima, fala de um submarino.
Nükleer denizaltınız mı var?
- Tens um submarino nuclear?
- Denizaltıdayım.
- Submarino. Bubblehead.
Bir baloncuk kafa! Avustralya'da kadınları denizaltılara alıyorlar mı?
- Mulheres nos submarinos na Austrália?
Ben denizaltı avlıyorum, sen onları kullanıyorsun.
Eu caço submarinos, tu andas num.
Anti-denizaltı gemileri.
- Robôs ASW. Quantos?
Denizaltıyı 729.8 metreye indiriyorum.
Estou a descer para os 729,8 metros.
Denizaltıda taşıdığımız şey her ne ise tehlikeli bir şey.
O que quer que seja que transportemos a bordo deste navio, é perigoso.
Denizaltının ikinci komutanı ve buradaki insanların en üst rütbelisi olarak yazılımının uyuşmaması zannıyla denizaltının komutasını sizden alıyorum.
Como Imediato e como superior humana a bordo deste submarino, destituo-o das suas funções sob suspeita de programação comprometida.
Denizaltıyı o olmadan kullanamayız ki.
Nós não podemos conduzir o submarino sem ele.
Denizaltıyı terk ediyoruz.
Abandonar o navio.
Umarım denizaltıyla birlikte dibe vurmak gibi delice bir düşünceniz yoktur.
Não vais abaixo com o navio nem fazer nenhuma loucura.
O denizaltının yeri doldurulamaz.
O submarino é insubstituível.
T-888, denizaltı...
O T-888. O submarino.
Doktorlar, denizaltından kaçarken maruz kaldığın ani basınç değişimden mi yoksa kavga yüzünden mi olduğuna emin değiller.
Os médicos não têm a certeza se aconteceu por causa da luta ou por causa da mudança de pressão quando fugiste do "Carter".
Amy, Salı günü denizaltıyla gidecekti.
Amy deveria ter pego o submarino na terça.
- Nereye? Yarın sabah adadan ayrılacak bir denizaltı var.
Há um submarino que deixará a ilha assim que amanhecer.
Beni bundan uzun zaman sonra bir denizaltıyla buraya getirdiler.
Eles me trouxeram em um submarino muito tempo depois.
Bu pislikler bizi yarın denizaltıya bindirip Tahiti'ye götürecekler.
O canalha nos mandará embora no submarino amanhã para o Taiti.
O denizaltıya binmek harika bir fikirmiş gibi gelmeye başladı.
Ir naquele submarino está começando a ser uma boa idéia.
Denizaltı isteyen?
Submarino?
Kimse denizaltıya binmiyor.
Ninguém vai pegar submarino algum.
Hey Jim, denizaltı yarın sabah gidip iki hafta sonra dönecek.
Ei, Jim, o submarino sai amanhã de manhã, e retorna em duas semanas.
Horace, bir sonraki denizaltıyı bekleyebileceğimizi söyledi.
O Horace disse que podemos esperar pelo próximo submarino.
Beni buraya arkandaki o denizaltı getirmişti.
Aquele submarino atrás de você me trouxe aqui.
Son bilgilere göre sadece bir denizaltı görünüyor.
A última leitura só mostra um submarino.
Bu öğleden sonra buraya gelecek bir denizaltı var.
Há um submarino a chegar esta tarde.
Denizaltının belgesini almaya gelmiştim.
Só vim buscar o manifesto do submarino.
Pekala dinleyin, sizler denizaltıyla gelen ikinci grupsunuz.
Muito bem, oiçam. Vocês vão ser o segundo grupo de recrutas a sair do submarino, que está a chegar mesmo agora, por isso não temos muito tempo.
Denizaltıyla geldiğimizi mi söylememizi istiyorsun?
Queres que digamos que chegamos no submarino. Como é que isso vai funcionar?
Ben hallettim. Sadece sersemlemiş gibi davranın, çünkü denizaltında yeni uyandınız.
Lembrem-se de agir um pouco ensonados, porque acabaram de acordar no submarino.
Denizaltı servisi.
A camioneta que o trouxe do submarino.
Sen listemde yoksun, denizaltının belgesinde de yoksun.
Não está na minha lista, e também não está na lista de passageiros do submarino.
Sanırım oto tamir edip, temizlik yapacağımızı söyleselerdi kimseyi o denizaltıya bindiremezlerdi.
Imagino que não conseguiam convencer ninguém a entrar para o submarino se nos dissessem que íamos ser mecânicos ou encarregados de limpezas.
Evet, denizaltıdan ben almıştım.
Sim. Trouxe-o do submarino.
Peki şu denizaltıyla onu bir yere götüremez miyiz?
E o submarino? Podemos levá-lo a algum lado?
Hayır, denizaltı burada değil.
Não. Já partiu.
Denizaltı ayrılmak üzere.
O submarino está prestes a partir.
Denizaltı, karargâhtan gelmiş.
O submarino chegou do escritório central, preciso de sua ajuda
Denizaltıdan indikten sonra gelip beni uyandırdı. Saçma sapan konuştu sonra da Orkide'ye gitti.
- Veio num submarino, me acordou e começou a falar baboseiras e daí se mandou para a Orquídea.
Az önce Kuğu ekibiyle birlikte denizaltıdan indim. 3 yıl önce tanışmıştık.
Nos conhecemos há 3 anos,
Affedersiniz Dr. Chang. Sanırım denizaltıda fazla uyuşturucu almış.
Desculpe, Dr. Chang, acho que ele tomou muita droga no submarino...
Denizaltıya el koyup kimse fark etmeden adadan gidebiliriz ya da ormana dönüp en baştan başlayabiliriz.
Podemos confiscar o submarino, sair da ilha antes de perceberem, ou podemos voltar rumo à selva, começar do zero.
Karımın adada olma ihtimali varsa ben denizaltıya binmem.
Não entrarei no submarino enquanto houver a chance de Sun estar aqui.
Denizaltıya da binsek, ormana da dönsek buraya ait değiliz.
Iremos para o submarino ou de volta para a floresta. - Não pertencemos a isso aqui.
Umuyorum ki çok yakında Dr. Chang bir grup insandan denizaltıya binip adadan ayrılmalarını isteyecek.
Espero que em breve, o Dr. Chang pergunte às pessoas se querem ir para o submarino, e deixarem a ilha.
Gavin. Anti-denizaltı gemisi değiller.
Não são robôs ASW.
Denizaltı şu an limana çekiliyor, fazla zamanımız yok.
Belo fato, doutor.
Yeni gelen denizaltı dışında başka bir şey görmemişler.
Não têm nada, a não ser um submarino a chegar.