Dinozor traducir portugués
622 traducción paralela
Dinozor iskeletini tamamlamak için ihtiyacımız olan son kemik.
O último osso que falta ao brontossauro.
Peabody'nin teyzene kim olduğumu söyleyeceği kesin. O dinozor için verdiğim dört yıllık emek akılına bile gelmeyecek.
Vai dizer à tua tia quem eu sou e lá se vai o meu trabalho todo.
Lütfen, dinozor!
Ai, David!
Bu dinozor 6 milyon yıl önce dünyada dolaşıyordu.
Este dinossauro habitou a terra há seis milhões de anos.
Taksi çalmak, dinozor yıkmak,
Roubar um táxi, destruir um dinossauro.
Bundan yaklaşık 2 milyon yıl önce uzmanların Dinozor Çağı dediği dönem boyunca bu brontozor ve diğer dinozorlar yeryüzünde dolaştı.
Há aproximadamente dois milhões de anos, este Brontossauro... e estes outros dinossauros viviam na Terra... num grande período que os entendidos chamaram de Jurássico.
Bu tortu kum. Kumun Dinozor Çağı'ndan kalma çökeltilerle uyumlu olduğu kesin.
Não há dúvida de que este tipo de areia, era a do período Jurássico.
- İşte benim lezzetli kurabiyelerim... - Uslu dur, dinozor...
- Aqui está a minha linda traseirona...
Cinderella davasında işçiler Bay Tabard'ı "dinozor" diye çağırıyorlar.
Aqui é o Antoine, relatando sobre o caso Cinderela. Os empregados do Sr. Tabard chamam-no de "dinossauro".
Diğer gün Sylvie ondan "bayan dinozor" diye bahsediyordu.
- Sim, a patroa. Um dia, a Sylvie chamou-a a brincar de "Sra. Dinossauro".
Dinozor gibi hissediyorum.
Sinto-me um dinossauro.
Geminizdeki duotronik elementleri ben tasarladım, onların, M-5 ile karşılaştırıldığında dinozor kadar arkaik olduğunu bilirim.
Elaborei os elementos duotrónicos da vossa nave e sei que são tão arcaicos como dinossauros, comparados com o M-5.
Bu ufaklık ise Camptosaurus Marsh,..... ilkel bir ördeksi dinozor.
Este pequeno é o Camptosaurus Marsh, um dinossauro primitivo.
Başka bir deyişle, gösterimi izleyen biri azacak ve müzeye koşup dinozor ile mastürbasyon yapacak!
Por outras palavras, um gajo vê o espectáculo, fica excitado, vai a um museu, e ejacula para cima de um dinossauro.
Hiç portakal rengi dinozor görmüş müydün?
Alguma vez viste um cor de laranja?
Eğer bataklık varsa, eğreltiotu da vardır. Eğer eğreltiotu varsa belki dinozor bile olabilir orada. "
'Se há pântanos há fetos, e se há fetos,''talvez haja até dinossauros.'
Dışarıda öyle bir his var ki... bunun gibi okulların tarihsel bir hata ve seninle benim gibi liderlerinde dinozor oldukları şeklinde bir his.
Existe um sentimento, lá fora, que escolas como esta são anacrónicas e que líderes de homens como eu e você são dinossauros.
Mezozoik zamandan kalma bir dinozor olmalı.
Deve ter sido um dinossáurio da Era Mesozóica.
- Birazını gösterdik. Ona dinozor işi numaralar gösterdik, eski tarz şeyler.
- Apresentámos-lhe burlões.
- O zürafa değil, dinozor.
Não é uma girafa, é um dinossauro.
O dinozor, zürafa değil.
É um dinossauro, não é uma girafa.
Dörtte ben dinozor olurum!
Às quatro viro dinossauro!
Bu dinozor yumurtaları hep boş çıkar.
Estas coisas nunca resistem mais de uma semana.
Yiyecek için umutsuzluğa düşen, bazı dinozor sürüleri, hala verimli ve yeşil olan kendi büyük vadilerini arayarak, batıya doğru yola koyuldular.
Desesperados por comida, algumas manadas de dinossauros atacaram o oeste, algumas manadas de dinossauros atacaram o este, à procura do seu Vale Encantado, uma terra que continuava suculenta e verde. Era uma viajem atrás da vida.
- Neden dinozor aldın?
- Porquê dinossauros? .Estavam em saldo.
- Dev dinozor Rex!
- Tyrannosaurus rex!
Dev Dinozor Rex'i göreyim.
Mostrem-me os Tyrannosaurus rex.
Bir arkadaşım dinozor pijamaları var diye dayak yemişti.
Tinha um amigo que se tramou porque correu o rumor de que tinha pijamas com dinossauros.
Paleolitik çağdan kalma bu dinozor ayak izini bulduk.
Encontrámos esta pegada de dinossauro da era Paleolítica.
Dinozor bulmak için kazı yapıyorsunuz demek.
Então, vocês os dois fazem escavações de dinossauros?
Bu bir dinozor.
É um dinossauro.
100 milyon yıllık dinozor kanı nereden bulunur ki?
Como se obtém sangue de um dinossauro com mais de 100 milhões de anos?
Uzun bir süre sonra bu özsuyu, sivrisineği içinde koruyarak sertleşip... aynı bir dinozor kemiği gibi fosilleşmiştir.
Depois de algum tempo, a seiva ficava sólida e fossilizava, tal como os ossos de um dinossauro, preservando em si o mosquito.
Ve tombala! İşte Dinozor DNA'sı.
DNA de dinossauro.
Artık bir dinozor yapabiliriz.
E agora, podemos criar um dinossauro bébé.
Bu dinozor parkında dinozor da olması gerekiyordu, değil mi?
Vai haver dinossauros na sua visita aos dinossauros, não?
İki dinozor ortaya çıkmadı, Triceratops hastalandı.
Dois escondidos e um triceratopo doente.
Sevimli dinozor.
Belo dinossauro.
Jurassic Parktan çocukları, bir dinozor uzmanından başka kim kurtarabilir?
Quem melhor para passear crianças pelo parque que um perito em dinossauros.
Dinozor yumurtası.
Um ovo de um dinossauro.
- Hangisi dinozor? - Onu görüyorsunuz...
Qual dos dois é o dinossauro?
- Belki dinozor kuklaları çıkıp... - Hillard!
- Um pequeno Tyrannosaurus Rex sai...
İşte karşınızda dinozor sürüsü. Buyrun!
É um grupo de dinossauros!
Brooklyn'in en büyük inşaat projelerinden biri.. .. üniversite öğrencilerinin dinozor kemikleri için.. .. araştırmaya devam etmeleri için durduruldu.
Um dos maiores projectos de construção de Brooklyn foi cancelado, enquanto estudantes universitários continuam a sua busca por ossos de dinossauro.
Dinozor.
Dinossauro.
Dinozor, kertenkele, memeli koyma, solucansız.. ve de, baharatlı.
Sim. Dinossauro, lagarto, nada de mamíferos, nem minhocas... e, uh, picante.
Niye sordun, dinozor ailesinden bir şey.
É uma coisa da família dos dinossauros.
Dinozor mu?
- Dinossauros...
Bir dinozor vardı...
Era um dinossauro...
Böylece 5 aç dinozor
Então os cinco dinossauros famintos foram para o Vale Encantado.
Havuzda bir dinozor var.
- Está um brontossauro na piscina. É treta.