Dorado traducir portugués
192 traducción paralela
El Dorado?
Eldorado?
İşte Pingo, Gordiyo ve Gato geliyorlar.
Pingo, Gordito, Gato, Dorado...
Dorado onun önünde. Ama Burrito nerede?
E onde está o burrito?
Tabii, bir çok Kübalı soylu gibi El Caballero Dorado içer. 10 çeşit olarak sunulur..... ve bu salonda satıştadır!
Obviamente, como a maioria da aristocracia cubana... ela fuma El Caballero Dorado... que há em 10 tipos diferentes... e é vendido nesta arena!
EL DORADO KASABA MAHKEME SALONU
TRIBUNAL DE EL DORADO
El Dorado bölgesinde küçük bir çiftlik savaşı.
Há uma pequena guerra entre rancheiros em El Dorado.
El Dorado mu?
El Dorado?
El Dorado'ya gidip, McLeod'a karşı dostuna yardım edeceksin.
Vai a El Dorado, ajudar o seu amigo contra o McLeod.
Ama sen El Dorado'ya gitmiyorsun.
Mas tu não vais a El Dorado.
" El Dorado'yu arıyordu.
" Buscando El Dorado
- El Dorado'ya ne kadar var?
- El Dorado fica longe?
McLeod, bu J P Harrah, El Dorado'nun şerifi.
McLeod, este é J.P. Harrah, o xerife de El Dorado.
"El Dorado dedikleri yer?"
"Esta terra chamada El Dorado?"
"El Dorado'yu arıyorsan."
"Se buscas o El Dorado"
Sanık Sergio Carmona reşit olmayan 16 yaşındaki Elena Dorado'nun zihinsel bir rahatsızlığı olduğunu ve bu nedenle kendisine karşı direnemeyeceğini bildiği halde onunla cinsel ilişkiye girmek maksadıyla onu kandırıp Linea ve Paseo'daki dairesine götürmüş ve aynı yerde bekaretini bozmuştur.
O réu, Sérgio Carmona Bendoiro, teve intenção de estar com a menor Elena Josefa Dorado, de 16 anos de idade e, para tal efeito, ludibriando-a, a conduz até ao seu próprio apartamento, que fica na esquina da rua Línea com Paseo, no Vedado, e nesse local a desflorou, apesar de saber que essa menor tinha as suas faculdades mentais perturbadas E, por conseguinte incapacitada para se resistir.
- Evet. Avukatın sorularını cevaplandırın.
O senhor conhece a jovem Elena Josefa Dorado?
Sonra karar açıklandı : Birinci karar : Sanık Sergio Carmona Bendoiro 17 yaşındaki Elena Dorado'yı 25 Ocak 1962 gecesi yürüyüş yapmak için davet etmiştir.
que o réu, Sérgio Carmona Bendoiro das gerais antes consignadas, convidou a jovem Elena Josefa Dorado, de 17 anos de idade, para dar um passeio na noite do dia 25 de janeiro de 1962, e durante o referido passeio dirigiram-se a casa do referido réu,
Test sonuçlarına göre Elena Dorado'da herhangi bir zihinsel bozukluk saptanmamış olup yukarıda bahsi geçen olayın gerçekleştiği sırasında hareketlerinin tümüyle bilincinde olduğu ispat edilmiştir.
Pela prova praticada nâo se justificou que Elena Josefa Dorado apresente sintomas de desequilíbrio mental nem que estivesse privada de razão ou discernimento quando tiveram lugar os referidos atos carnais. Segundo fato apurado : O Ministério Público manteve 779 ver filme
Bak, El Dorado geliyor.
Olha, a El Dorado está a aproximar-se.
Tamam araba onun, ama onu El Dorado'da sürmeme izin vermeli.
O carro é dele, mas ele tem que me deixar conduzi-lo no El Dorado.
El Dorado'nun ilk günü için son nokta,
O ponto final do primeiro dia da El Dorado.
Ve aslında şimdi her an, El Dorado'nun ilk yarısını... altın yarışını tamamlayacak arabayı görüyor olmamız gerek.
Não tarda nada, deve chegar algum carro... que complete a primeira parte da El Dorado, na corrida pelo ouro.
Ama yarın sabah 7 : 30 da sizi Yosemite Vadisine geri giden... ikinci ve son etabın başlangıcına getirmek için El Dorado'ya döneceğiz.
Mas amanhã, logo pelas 7 : 30 para a El Dorado... para vos trazermos o começo da última volta ao Yosemite Valley.
Pekala, bu sabah, El Dorado'nun ikinci ve son etabı.
Nesta manhã, a segunda e final volta da El Dorado.
Bu kentsel El Dorado, günümüzün işadamlarına dünün rahatlığında yarının tesislerinin keyfini sunuyor. İş bitiren, ilerici bir belediye paranın gücünün farkında.
Um El Dorado urbano, onde os empresários de hoje podem desfrutar das instalações de amanhã com o conforto de ontem, proporcionadas por um conselho empreendedor que sabe que o dinheiro pode falar muito alto.
İnka İmparatorluğu'nun,.. ... İspanya tarafından fethi ve yağmalanmasının ardından Kızılderililer "El Dorado" efsanesini yarattılar Amazon nehrinin memba kesimlerindeki bataklıklarda bulunan bir altın diyarını.
Após a conquista e saque dos incas pelos espanhóis... os índios, na miséria, criaram a lenda do Reino de El Dorado... que ficaria nos pantanosos afluentes do rio Amazonas.
Bu kişiler yiyecek sağlamanın yanı sıra, düşman Kızılderililer ve El Dorado'nun yeri hakkında istihbarat sağlayacaklar.
Esses homens terão a tarefa... de procurar comida e informação acerca de índios hostis e sobre a localização exacta do El Dorado.
El Dorado'ya yaklaştığımız sürece, bu kimsenin umurunda olmaz.
Não importa, se nos levar até ao El Dorado.
Yerine Sevillalı asilzade, Don Fernando de Guzman'ı El Dorado İmparator'u ilan ediyoruz.
Em seu lugar proclamamos... o nobre de Sevilha, Don Fernando de Guzman, como imperador de El Dorado.
İspanya ile bağlarımızı yok edelim ve Don Fernando de Guzman'a El Dorado İmparatorluğu tacını takalım.
Cortemos os nossos vínculos com Espanha e coroemos Don Fernando de Guzman como imperador de El Dorado.
Hayatı bağışlanacak, fakat El Dorado vatandaşlarına tanınan hakların hiçbirinden yararlanamayacak.
A sua vida será poupada, mas ele perderá... todos os direitos de cidadania no El Dorado.
El Dorado'nun yerini sor.
Pergunta-lhe onde fica o El Dorado.
Belki de, El Dorado sadece birkaç gün uzağımızda.
O El Dorado talvez esteja apenas a alguns dias de distância.
El Dorado bile, bir hayalden öte gidemedi.
Até mesmo o El Dorado parece ser apenas uma ilusão.
Reklam diliyle, bir iğne yapraklı cennet yemyeşil bir El Dorado, ağaç kaplı bir hazine...
Em termos comerciais, uma cornucópia conífera, um El Dorado perene, um tesouro verdejante...
Büyük bir servet bulacağını sanan, El Dorada isimli bir balina avcısı sadece kemik bulmuştu.
O Baleeiro El Dorado, pensou achar... uma grande fortuna em ossos de baleias e âmbar.
El Dorado'ya götüren akşam güneşinin peşinden gitmenin ve gizemli altın şehirlerin hayalini kuruyorlar.
Quem nunca sonhou ver o sol poente guiar os seus passos, ao coração do país Inca, à riqueza e história das... Misteriosas Cidades de Ouro.
El Dorado'daki karışıklıkta, teröristlerce öldürülen... değerli muhabir, Sandinista geril - lalarının Managua sokaklarını vatandaşlarımız için cehenneme çevirdiklerinin en acı örneğidir.
que foi assassinado pelos terroristas, que operam no bairro de "El Dorado". Com os rufias sandinistas à solta, nas ruas de Manágua, deixaram de ser seguras para os cidadãos amantes da paz.
Bu El Dorado'nun bir resmi.
É uma imagem do Eldorado.
Aeropuerto El Dorado Caddesi'nden yukarıya ve Gran America'ya kadar.
Subiremos a Avenida Aeropuerto El Dorado até à Gran America.
Bu John Wayne'in El Dorado'ki kötü adamları vurdukları sahne değil.
- Só que desta vez não é o John Wayne... ou o Dean Martin a disparar contra os bandidos em "El Dorado".
El Dorado'daki Robert Mitchum'du.
O Robert Mitchum fez o papel de bêbedo no "El Dorado".
20 dakika sonra El Dorado ile Palm'ın köşesinde buluşalım.
Espera-me daqui a 20 minutos na esquina da El Dorado com a Palm.
El Dorado'da başka bir gece barbut masasında kalp krizi geçiren bir herif gördüm.
Na outra noite no El Dorado... Vi um tipo ter um enfarte na mesa de Dados.
Anchor İthalat Şirketi. '81 El Dorado, siyah.
Anchor Imports.'81 El Dorado, preto.
Dostlarım, sizlere... El Dorado'yu sunuyorum!
Meus amigos, aqui têm o...
El Dorado'yu yarattı
Fizeram, então, El Dorado
El Dorado, El Dorado
El Dorado
El Dorado
El Dorado
- Elena Josefa Dorado'yu tanıyor musunuz?
- Responda olhando para o tribunal. - Sim. - Sim, senhor.
Kırmızı...
El... dorado...