English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ D ] / Doğuda

Doğuda traducir portugués

472 traducción paralela
Doğuda bir yerde dağlar gizemli bir engel oluşturuyor. Oraya Mutier bayırı deniyor.
Algures a este há uma misteriosa barreira de montanhas... chamada escarpa Mutier.
Doğuda buna timsah armudu derler, çok para.
Chamam-lhe pêras de jacaré no Leste.
Batıya doğru gidiyoruz, ama Şanghay doğuda.
Estamos a ir para oeste e Xangai fica para este.
Ancak doğuda, Massachusetts'ten Maine'e kadar aranan başka bir adam daha var.
Seguimo-lo. Achamos que é ele. Mas, no leste, há outro homem que também é procurado.
Yaklaşık 16 km doğuda, yan bir yol vardır. Anayolun dışında, Art Huck diye birinin garajı ve boya dükkanı var. İyi arabaların mekanı.
A umas dez milhas e junto a uma estrada secundária há uma oficina de um tipo chamado Art Huck, para carros roubados, com certeza.
Bu saçma cümbüşler, doğuda batıda söz getiriyor bize bütün milletlerden.
Estas festas grosseiras valem-nos o desprezo das outras nações.
Bir araba dolusu viskim.. ... neden doğuda beklesin ki?
Porque tenho um carro cheio de whisky à minha espera no Este?
- Muhtemelen doğuda yok.
Provvelmente não existem no Leste.
Sığırlarım doğuda her şehre gider.
A minha carne é enviada para todas as cidades do Leste.
Doğuda olsa, bir Pazar günü kilise çıkışında tanışırdık.
No Leste, ter-nos-íamos conhecido a um domingo à saída da igreja.
Wyoming ve Montana'nın her yerinde devamsızluk sahipleri var. Doğuda yaşayan fakat paralarını Batı'da kazanan millet.
Em Wyoming e Montana a maior parte dos donos estão ausentes... pessoas que moram no leste mas que ganham dinheiro no oeste.
Siz sanıyorsunuz ki bütün şanlı olaylar doğuda oldu! Her şey Valley Forge'la Bunker Hill'den ibaret!
Todos acham que a glória aconteceu no Leste, com Valley Forge e Bunker Hill!
Mart'ta Sulu denizinde, direk doğuda Pasifik'e girerken onu tereddütsüz bekleyeceğim yer burası.
Em Março, o mar de Sulu, dirigindo-se para este, até às portas do Pacífico. Eu estarei esperando por ela aqui.
Doğuda senin hakkında.
Sobre si, do leste.
Doğuda, Boston'da senin hakkında yazılar yazdım.
Escrevo cartas sobre si para leste, para Boston.
- Şey, Ben... 12 yıl doğuda bulunduğum için Arizonaya dönüyordum.
Eu estava retornando ao Arizona após uma ausência de 12 anos no leste.
Perce, 160 km kuzey-doğuda bir yer biliyorum, Thighbone Dağı.
Perce, eu conheço um sítio a cerca de 160km a nordeste chamado Thighbone Mountain.
Batıda Lacosardi, doğuda Janos.
Lacosardi a Oeste, Janos a Este.
Doğuda bir çiftlik yaptım ve yeri geldi, senede 3 buçuk ton taş temizledim.
Na minha fazenda cultivava toneladas de pedras.
Doğuda, Sacramento'dan Sierra Dağları'nı geçecek olan Merkez Pasifik.
A Central Pacific a Leste de Sacramento, através das serras.
Dönüş yolunda doğuda ve kuzeyde yapmam gereken savaşlar var.
E, no caminho de volta, guerras a travar no oriente e no norte.
- Biraz daha doğuda. - Suriye'de mi?
- Talvez mais para leste.
Doğuda sahip olduğun yetkilerin asla sorgulanmamalı.
Não pode haver dúvidas quanto à tua total autoridade no Oriente.
Doğuda O'nun yıldızını gördük ve kendisine tapınmaya geldik.
Vimos a sua estrela no oriente e viemos adorá-lo.
Kuzeyde Marada, Doğuda Tezerbo, güneyde Namous.
Marada está ao norte... Tazerbo está ao leste e Namous está ao sul.
Doğuda ne yapacaksın?
Adeus. O que vai fazer no leste?
Sonra başka gideceğin yer ; belki, Avrupa'da doğuda veya başka bir yerde, kurtaracak birini ararsın.
Depois irá para outra parte qualquer... possívelmente Europa... neste ou noutro lugar, procurando alguém a quem salvar.
Ancak o ne kadar kötü, kadın ise ne kadar iyi görünse de adamdan geriye hiç bir şey kalmayıncaya kadar tanrı onlara merhamet gösterdi ve sonunda kadın doğuda bir yerlere gitti ve bir duvarcı ustası ile sözlendi.
Mas o Senhor tenha piedade... ele piorava, ela só melhorava... até que não sobrou muito dele... e ela regressou a algum lugar do leste e envolveu-se com um pedreiro.
Morgan'lar, Vanderbilt'ler ve Carnegie'ler doğuda servet yapmışlardı.
Os Morgan, Vanderbilt e os Carnegie do Leste construíram vastos impérios.
3 kumul doğuda.
Três dunas leste.
Kurmaylarını ikna etmeliydi. Çünkü Britanya Savaş'ı sürerken doğuda yeni cephe açmak büyük bir askeri hataydı. "Kavgam" adlı kitabında da bunu belirtiyordu.
Os generais de Hitler acreditavam que atacando a Rússia com a Inglaterra ainda resistindo, seria como que combater em duas frentes, algo que no "Mein Kampf" seria o maior dos erros militares.
Doğuda, müttefikleri Polonya bozguna uğrarken batıda Fransızlar, tıpkı İngilizler gibi çok az şey yaptılar.
Enquanto os aliados poloneses eram desruidos no oriente, os franceses e os britânicos pouco faziam no ocidente.
Yarın doğuda üniversiteye gitmem gerekiyor.
Eu devo ir pra faculdade na costa leste amanhã.
idi. Maymun İdaresi buradan iki blok doğuda.
A Gestão de Símios era 2 quarteirões a leste daqui.
Doğuda kurulan yeni kamplar, özel olacak bir şekilde oluşturuldu. Eskiden yapılanlar ise yeni endüstriyel olanaklarla donatıldı.
No Leste ocupado foram construídos novos campos especiais e os antigos, equipados com novas instalações industriais.
Doğuda, Rus ölçeğine göre ayarlanan demiryolları üzerinde geniş malzemelerle takviye edilmiş Rus birlikleri toplanıyordu.
A leste, nas vias férreas alargadas pelos russos, as autoridades russas acumulavam vastas reservas de material.
Almanya'nın daha önce hiç savaşmadığı kadar uzak doğuda savaşmak ve Volga üzerinde Rusya'yı ikiye bölmek.
combater mais a Este que a Wehrmacht alguma vez combateu. Dividir a Rússia em duas partes, no Volga.
Alman endüstrisi, doğuda ve İtalya'da şiddetle çarpışan ordularını beslemeye devam ediyordu.
A indústria alemã continuava a fornecer os exércitos que lutavam ferozmente a Leste e em Itália.
Doğuda neredeydiniz?
Onde esteve no Leste?
Başarıyı doğuda yakaladı.
Foi no Leste que progrediu.
Saatlerini de söyleyebilirim. Doğuda 9.00, Rocky Dağları'nda 7.00 ve Tokyo'da 04 : 00. Tokyo!
Já agora digo-vos a hora - às 9h no Leste, às 7h nas Rocky Mountains, e às 4 da manhã em Tokyo.
Doğuda saat 10, ve Beyaz Saray'daki adamlarımız dizlerine kadar telgrafa batmışlar.
Eram 10 horas no leste e o nosso correspondente na Casa Branca, disse-nos que eles estão atafulhados de telegramas até os joelhos.
Doğuda kapış kapış satılacağını ve benimle bölüşeceğini söyledi.
Ele disse que no Leste venderia loucamente e que dividiria o lucro comigo.
Doğuda Karanlıklar Efendisi tozu dumana katıyor...
No leste, o Senhor do Esvuro esta se ag ¡ tando.
Doğuda ise 1. 000 km. lik balta girmemiş bir orman var ve tamamen imkansız.
E a Este. 500 milhas de selva, impossível.
Bakla, doğuda uçak motorları duyduğunu bildiriyor. Yüksek irtifada, batıya ilerliyor.
... motor do avião, a leste, a avançar para oeste, elevada altitude.
Doğuda iyi iş çıkarıyorlar.
- A Leste os avanços são são grandes!
Buna Doğuda ne denir biliyor musun?
Sabes como se chama isto?
Uyandırdığım için bağışlayın. 400 Mongo mili doğuda bir devriye var.
Perdoe-me acordá-lo. Detectámos uma patrulha de Homens-Falcão a 400 mil milhas mongo a Este.
Uzak doğuda, denizlerin ötesinde Joppa'da Fenike krallığında.
Para leste, do outro lado do mar em Joppa no reino da Fenícia.
Doğuda şüphelendikleri bir adam var, eğer onu bulurlarsa ben...
Eles não sabem. Há um homem no leste. Eles também suspeitam dele.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]