English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ D ] / Dresden

Dresden traducir portugués

275 traducción paralela
Vicky gösteride harikaydı, küçük bir Dresden çoban kızı.
Vicky estava maravilhosa em Boutique. Como uma pequena pastora de Dresden.
Bunu, Londra, Hamburg, Dresden veya Tokyo bombardımanlarında ölen... binlerce sivile söylemenizi öneririm.
Sugiro que fale disso com os civis de Londres, Hamburgo, Dresden e Tóquio... mortos aos milhares pelos bombardeamentos aéreos.
Dresden. Ama onu Doğu Berlin'e istediğiniz zaman getirebiliriz.
Dresden, porém podemos levá-lo a Berlin Oriental quando quiserem
- Müşterin hala Dresden'da mı?
Seu cliente segue em Dresden?
Belgelerine göre sivil hayattayken Dresden'de üniversite öğrencisiymişsin.
Segundo sua ficha, na vida civil foi... Estudante em Dresden?
Dresden. O âna dek savaşın pek de yanına ilişmediği sakinlerinin bir şekilde kutsal olduğuna inandığı o müthiş, güzel ve tarihî şehirde uzmanların deyimiyle taş üstünde taş kalmamıştı.
Dresden, uma bela e imponente cidade-museu, que a guerra pouco afectara e cujos habitantes consideravam inviolável, tornou-se em termos técnicos um caso grave de sobre-bombardeamento.
Dresden, topyekûn savaşın bir diğer eseriydi.
Dresden era outro monumento à guerra total.
Verdiğim ifade Strutzrumple'ı idamdan kurtardı şu ünlü Dresden Sacher-Torte katili.
Foi o meu depoimento que salvou da execução Strutzrumple, o assassino de Dresden.
Dresden ve Tokyo.
Em Dresde e em Tóquio.
Dresden'de doğmuş.
Nascido em Dresden.
Dresden şehrindenim.
De Dresden.
Beni dinlemeye Dresden'e geliyor.
Vai a Dresden para me ouvir cantar.
Dresden'e gitmeliyiz.
Temos de ir a Dresden.
Dresden'e gideceğiz. Ona göstereceğiz Broschi Kardeşlerin ne yapabildiğini!
Bem, iremos a Dresden e mostrar-lhe-emos... de que são capazes os irmãos Broschi.
Dresden'e düzenlediğiniz saldırıda, 100,000 kişi hayatını kaybetti.
- O vosso bombardeio sobre Dresden matou 100 mil.
- Dresden'i vurabilirdi.
- Podíamos ir ao Dresden.
Seninle şeyde tanıştım, Dresden'de, bu gece.
Conhecemo-nos hoje no Dresden.
Neyse, ayrıca, çok geç aradığım için özür dilerim, ama ben çıktığımda sen hala Dresden'deydin, yani teleksreterine ulaşacağımı biliyordum.
Seja como for... É verdade, desculpa por ligar tão tarde, mas como estavas no Dresden, sabia que ia apanhar o atendedor.
Bunun dışında, Dresden Room'da oluruz, dışarı çık ve bizimle buluş.
Ou no Dresden Room, vem ter connosco.
- Dresden'de olanlar için üzgünüm, dostum
- Desculpa aquilo no Dresden.
Hiroşima, Nagasaki, Dresden, San Diego.
- Hiroshima, Nagasaki, Dresden, San Diego.
Dresden'den yola çıkarılan Yahudiler amatör bir kameramanın kamerasına işte böyle takıldı.
O despejo forçado destes judeus em Dresden foi filmado por um operador de câmara amador.
Dresden'deki bir biyoloji enstitüsü doktorunun elinde bir aşı varmış. Çocuğunuzun olmasını engelliyor.
Parece que um médico do Instituto biológico de Dresden criou uma simples injecção para se deixar de ter filhos.
Kuzenim Hannah'nın Dresden'den getirdiği kupaIarı kuIIanacaktım.
Queria usar os cálices que me trouxe a prima Hannah de Dresden.
- Evet, Dresden gezisinden. Duydum.
- Já sei, da viagem a Dresden.
MUHTEMELEN HEDEFİNİ ŞAŞIRDIN SEN
- Acho que vencemos essa guerra. Diz isso aos 50 mil homens, mulheres e crianças que morreram em Dresden.
AKŞAM YEMEĞİ İÇİN HAZIR MIYIZ BAŞKAN DEMİR YOLLARINI BOMBALADI
Dresden foi bombardeada para aterrorizar as pessoas, que é o que os B-52 estão a fazer no Vietname.
Bana Dresden'daki Bar Mitzvah törenimi gösterdi.
Meu bar Mitzvah em Dresde.
Bu sayede Dresden'da ABD'ye ait bir askeri laboratuarı yok etti.
Por causa disso, ele conseguiu localizar e destruir um laboratório militar dos E.U. em Dresden.
-... Dresden'de bir cinayet işlenmiş.
- houve um homicídio em Dresden.
Bakın, Dresden'in bombalanması televizyon günlerinden önceydi.
O bombardeamento de Dresden foi antes de existir a televisão.
Ayakta zor dururken ve uyuşturucu ararken, yanımda olan sendin.
Foi por tua causa que me arrastei por Dresden à procura dum chuto.
Dresden Müzesi koleksiyonundan bir çalışma.
É um desenho do pintor do museu de Dresden.
Yarın Dresden'de olacağız.
Amanhã chegaremos a Dresden.
Dresden.
Dresden.
Walter Dresden adını hiç duymuş muydun?
Já ouviste falar no nome Walter Dresden?
Dresden mı?
Dresden.
Ama Dresden'in burada olduğunu ve pencereden kaçtığını söylüyorsun.
Mas se disseste que o Dresden estava aqui, então ele saltou pela janela.
- Yani ipucunu Dresden yerleştirmiş.
- Portanto o Dresden colocou uma prova. - Já chega.
Dresden polis gelmeden kaçmış. O halde bu pencerelerden birinden çıkmış olmalı.
O Dresden escapou antes dos agentes chegarem, portanto isso significa... que ele teve que sair por algumas destas janelas.
Dresden çöp borusundan inmiş.
O Dresden atirou-se através de uma destas calhas de lixo.
Dresden her aşamada bizden bir adım önde gibi görünüyor.
O Dresden parece estar sempre um passo à nossa frente.
Ne arıyoruz? Dresden düşmemek için el ve ayaklarını yanlara bastırmış olmalı.
O Dresden teve que pressionar as suas mãos e os pés para o lado para se manter na queda.
O halde Dresden'ın üstündeymiş.
Por isso o Dresden tinha que ter isso com ele.
- Biliyorum. Ama Dresden gibi biri 10 yıl intikam almayı beklerken boş, boş oturmaz.
Eu sei, mas um tipo como o Dresden não paráva durante 10 anos à espera de uma vingança.
Dresden, Horatio'nun izini taşıyan kadehi götürmüş!
O Dresden retirou o que tinha a impressão digital do Horatio.
Dresden yapıştırıcı buharına tuttuğu parmak izini yüzeyden almış.
O Dresden ergueu-o depois de o ter dissolvido com Acrilato-ciano.
Dresden denen bu adam usta.
Este tipo é bom. É doente, mas é bom.
Ve Dresden'ın kanını inceleme izni çıkartır çıkartmaz bununla karşılaştıracağız.
E logo que obtivermos uma autorização para o sangue do Dresden, poderemos avançar contra ele.
Dresden hâlâ serbest.
O Dresden ainda está lá fora.
Walter Dresden değil mi?
Walter Dresden, certo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]