Duruyorum traducir portugués
2,605 traducción paralela
Şu anda ambulansın önünde duruyorum.
Estou agora mesmo à frente dela.
Yani, Sindirella'yı düşünüp duruyorum.
Estou sempre a pensar na Cinderela.
Bunun gerekli olmadığını onlara söyleyip duruyorum.
Eu já disse que não é necessário.
İki yıldır defterlerini inceleyip duruyorum.
Verifico a sua contabilidade nos últimos dois anos.
Zaten uzak duruyorum.
- Eu fiquei longe dele.
Yanında duruyorum.
Continuo a teu lado.
Birkaç yıldır aynı rüyayı görüp duruyorum.
Todos estes anos eu continuo a ter o mesmo sonho.
- Onu bulamasaydın ne olurdu diye düşünüp duruyorum.
Continuo a pensar que se não o tivesse encontrado...
Bu açıklamamın arkasında duruyorum.
E defendo essa posição.
Demek istediğim, mükemmel biri ama ben onu dışlayıp duruyorum ve nedenini bilmiyorum.
Quero dizer, ele é perfeito, mas eu... continuo a afastar-me dele e não sei porquê.
Araştırmalarımdan bahsedeceğini sanıyorlar. Ama onun bir şey bilmediğini söyleyip duruyorum.
Acham que ela vai falar sobre a minha investigação, mas estou sempre a dizer-lhes que ela não sabe de nada.
Azılı bir gangster gibi mi duruyorum?
Pareço-lhe um gangster violento?
O günden beri o hissi arayıp duruyorum.
Percebes? Persigo-a como um fantasma, desde então.
Bunun uyanacağım bir kabus olduğunu umut edip duruyorum.
Eu não perco a esperança que isto seja apenas... Um pesadelo do qual eu vou acordar.
Çağrı atıp duruyorum ama cevap vermiyor.
Eu chamei-a, mas não responde.
Ben ısmarlıyorum ve başınızda duruyorum sadece.
É só eu a comprar... A escoltar.
Seni de öldürmesinler diye annenin cinayetinden uzak durmanı isteyen gölge bir adamdan telefon alıp duruyorum. " mu diyeyim?
"Kate, recebo chamadas de um homem misterioso que quer manter-te longe do caso da tua mãe para que também não sejas morta"?
Sürekli ilk defa beraber büyü yaptığımız zamanı düşünüp duruyorum.
Estou sempre a pensar na primeira vez em que fizemos magia juntos.
Onu arayıp duruyorum ama o açmıyor.
Continuo a ligar-lhe, mas ela ela não atende.
- İç çamaşırımla duruyorum.
- Estou de roupa interior.
Bunu sürekli kendime söyleyip duruyorum.
E continuo a dizer para mim própria...
Yetmezmiş gibi, beni son gördüğün günkü halimle karşında duruyorum. Hala o günkü kadar gurur duyuyorum seninle.
E aqui estou, não envelheci um dia desde que te vi a falar sobre o orgulho de mãe.
Sanki birini kaybeden sadece ben varmışım gibi konuşup duruyorum. Ama sen babanın vefatı için yas tutuyorsun.
Falo como se fosse a única que sofreu uma perda e tu estás de luto pela morte do teu pai.
Ben de bunlarla ayakta duruyorum.
Isto faz-me continuar.
Tam karşında duruyorum.
Estou aqui mesmo. O gumbo ainda não está pronto.
Ama... Bebeği düşünüp duruyorum.
Mas... estava a pensar sobre o bebé.
Tam burada duruyorum
Vou ficar aqui.
Millet, aynı şeyi söyleyip duruyorum :
Sabem que mais? Não me canso de dizer.
- Şaka eder gibi mi duruyorum?
- Acha que estou a brincar?
Ben ne güne duruyorum burada?
Então, e eu? Sou invisível?
Sabahtan beri ne düşünüp duruyorum biliyor musun?
Sabes no que passei a manhã a pensar?
- ÇığIık atmamak için zor duruyorum.
- Estou a tentar não gritar.
Ve hâl böyleyken hâlâ buradayım, kapında duruyorum...
E ainda estou aqui, na tua porta...
Böylece hayatta yapmamız gerekenlerle uğraşabiliyoruz. Açıklıkla, mükemmel bir açıklıkla gözlerimin önüne geliyor birden. Bir an için duruyorum, düşünüyorum.
Eu recebo esses clarões de clareza, nitidamente, onde, por um segundo, eu paro e penso,
Nasıl berbat edeceğim acaba diye düşünüp duruyorum.
Ás vezes pergunto-me como estrago tudo.
Ben de onun arkasında bir oğul, yanında da Grayson Global'daki rolüme hazırlanırken bir iş ortağı olarak duruyorum.
Do qual estou ao lado como filho e como parceiro de negócios, enquanto me preparo para o papel na Grayson Global.
Aradığından beri 666 sayısını düşünüp duruyorum. Tuhaf bir sayı gibi göründü.
Este tempo todo, estava a pensar "666 é um número estranho".
Niye iç çamaşırımla duruyorum ben?
Porque estou apenas de cuecas?
- İyi gibi mi duruyorum?
- Pareço bem?
Bu şekilde beladan uzak duruyorum.
É assim que não me meto em problemas.
Kredi şirketimi, bankalarımı arayıp duruyorum.
Liguei para a empresa do cartão de crédito, o banco.
40 yaşına bastım ve bu aptal şeyin üstünde duruyorum.
Tenho 40 anos e estou em cima desta coisa estúpida... Espera, o que é isto?
Onu başka birine dönüştürmeye çalışıp duruyorum.
Tento sempre transformá-lo numa pessoa diferente.
Senin bombanın üzerinde duruyorum.
Estou bem em cima da tua bomba.
Pis işlerden uzak duruyorum.
Estou a manter-me limpa.
Deminden beri duruyorum orada gidersem telefon falan açarlar.
Obrigado, meu. Sabes como é. Já estou ali há bastante tempo, e se for embora, provavelmente desligam.
Mümkün değil. Düşünüp duruyorum, başka bir açıklaması...
Não é possível, e continuo a pensar que tem de haver outra explicação.
Sürekli kaşıyıp duruyorum. Kaşıma.
Bom, não mexas.
Onu uyandırabileceğimi düşünüp duruyorum.
Continuo a pensar que podia acordá-la.
Arayıp duruyorum ama...
Atende.
Bunu kafamda yaşayıp duruyorum.
Isto repete-se em sessões contínuas na minha cabeça.