English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ E ] / Eco

Eco traducir portugués

869 traducción paralela
Bu yankı, efendim.
O quê? Faz eco.
- Yankı şart mı?
- O eco é necessário?
Sesin yankı gibi geliyor.
Parece um eco!
Büyük olasılıkla bir yankıydı.
- Deve ser um eco.
Ne güzel yankı!
Que eco!
Muhtemelen bir mağaradan gelen yankıdır ama tıpkı bir hortlakmış gibi ses çıkıyor.
- Provavelmente será só um eco de uma gruta, mas ouve-se como um espectro.
Bunu kutlamak için Danimarka'da bugün, her içilen kadehle toplar atılsın ve kralın keyfi, heybetli sesiyle duyulsun gökler gümbürdeyerek.
Em sinal de reconhecimento, sempre que o Rei brindar hoje tal será comunicado às nuvens pelo canhão e os Céus farão eco do seu júbilo, repetindo o seu ruído.
Doktor, şu bizim krallığın suyunu bir muayene etsen de içindeki hastalığı görebilsen. Öyle alkışlarım ki seni ; dünyayı tutar alkışlarımın sesi.
Se tu pudesses, doutor... examinar a urina do meu reino... diagnosticar sua doença e purgá-la para que recupere a sua melhor saúde... eu te aplaudiria tanto, que o eco o aplaudiria de novo.
Güzel yankı yapıyor değil mi?
É um eco bonito, não achas?
Yankın karışık.
O teu eco está confundido.
şimdi tamamen yalnızım, başka birşeylerin sesini duymak istiyordum. herhangi bir ses. Sesimin yankısından başka birşey duymuyordum.
Agora, mais só, privado do som de uma voz, de qualquer voz, grito ao vale para ouvir o barulho do meu próprio eco.
Yankı geçiti.
É o Desfiladeiro do Eco.
Mendelssohn nağmeleri yankılanır
Com o eco da música De Mendelsohn
Rüzgarın alaycı fısıltısında karanlığın yankılanan seslerini duydu.
Ouve, no sussurrar zombeteiro do vento, o eco das vozes da escuridão.
- Yankıyı.
- O eco.
Yankı durduğunda, cevap vermeye çalış.
Quando o eco terminar tenta responder.
Kayalardan oluşan bu yerde yankılanan, gizlenemeyecek bir yankı.
É um eco múltiplo, que se faz soar através das câmaras nas rochas.
Son yankı, bize yönü gösterecektir.
O ultimo eco dá-nos a direcção exacta.
Dualarıma iyi huylu cevaplar veren... ve sakinleştirici bir şekilde kutsayan bir taklit Tanrı.
Fazia minhas preces para um deus-eco... que me dava respostas agradáveis e bênçãos tranqüilizadoras.
Sanki ; bedenleri okşayan bir rüzgar, onların ruh sızıntılarını emiyor ve bu emdiği sızıntılara şekil vererek insanların bir aksi gibi... onların fark edemedikleri hayali bulut gibi üflüyor dışarı.
É como se uma onda etérea, deslizando pelas superfícies, absorvesse as suas emanações visíveis, para as definir e moldar, e depois as espalhasse como um perfume, como um eco delas mesmas, que se espalhasse por todo o lado como se fosse pó, imponderável.
Eğer onda da sensörler varsa, bizim bir yansıma olduğumuzu düşünmesini istiyorum, bir yankı.
Se a nave tiver sensores, quero que julguem que somos um reflexo, um eco.
Bağırdığım anda silahlı bir ekip aşağıda olsun.
Se gritarmos, mande um grupo armado antes que o eco desapareça.
EVA'ya plan değişikliği yapın ve alfa-eko-3-5 birimini hata öncesine döndürün.
Recebido o vosso plano de ir a EVA e substituir a unidade Alfa-Eco 35 antes de falhar.
Üzerimizdeki buz tabakasından bize yankı gönderiyor.
Emite um eco vindo do gelo que está sobre nós.
Maden ocaklarında kırk iki yıl, havada yankısı bile kalmadı.
Trabalhou 42 anos nas minas, e nem a sombra de um eco ficou da passagem dele!
Dengesizlik ve toplumsal vicdan bozukluğu ECO-TRX 314 tanısıyla derhal yok edilmesi gerekir.
Destruição imediata com base num ECO-TRX 314 desequilíbrio incurável com deteriorização de consciência social.
Keşke şu ülkemin idrarına bakabilseydin de hastalığını bulup, yeniden sağlığa kavuşturabilseydin. O zaman var gücümle alkışlardım seni.
Se pudésseis, doutor, analisar a água de minha terra descobrir do que padece e devolver-lhe a saúde original, aplaudir-vos-ia até que o eco voltasse a aplaudir-vos.
Uzak bir zamanın yankısı
O eco de um tempo distante
- Şöyle düşünmüş, "Bir yankı odası alacağım..."
Ele pensou : "Conseguirei uma câmara de eco..."
Ama nasıl bileceğim üzüntümün kendime acımanın yankısı... ya da gülmemin kendi mutluluğumun böbürlenmesi olmadığını.
Como hei-de saber... se a minha tristeza... é apenas um eco da auto-piedade? Ou o meu riso... o envaidecer da minha própria felicidade?
Bağırdığım anda silahlı bir ekip aşağıda olsun.
Observe-nos de perto. Se gritarmos, mande um grupo armado antes que o eco desapareça.
Onun Rusya görüşü oldukça ilgi çekti.
As suas ideias sobre a Rússia encontravam grande eco.
veya kuşların uçuşu.
Um eco falso de um bando de aves.
Darbelerinin sesi oda boyunca yankılanıyor.
O som dos seus murros faz eco por toda a sala.
Bir tür görsel yansıma.
E uma espécie de eco visual.
Bu bir görsel yansıma.Bu şimdiye kadar gördüğüm en net yayın.
Há, obviamente, algum problema... Se for um eco... é o mais nítido que já vi.
Buradaki yankı korkunç.
O eco aqui é horrível.
Vurduğunuzda, boş teneke gibi ses çıkarıyorlar.
E quando lhe batemos na cabeça, ouve-se o eco!
Yankı!
Eco!
Birim Üçten Birim Yediye.
Eco 3 para Eco 7.
Üs birimine, bir sinyal alıyorum.
Base Eco. Captei algo.
Üs birimine, ben Yaramaz İki.
Base Eco, aqui é Rogue 2.
- Bir çeşit yankı duymuşsun.
- Como um eco. - Não.
- Hayır. Bakın, ben yankının nasıl olduğunu bilirim.
Sei como soa um eco.
- Burası yankı mı yapıyor?
- Há aqui eco?
Ve şu an bu tür sesler oluyorsa tamamen doğal sebepler yüzündendir. Belki bir yeraltı mağarasından gelen yankılanmadır.
Um eco de uma gruta subterrânea, talvez.
Gün boyunca sürüp giden ;
"Mas este eco que ressoa ao longo de todo o dia..."
zamanın, büyük acıların veya şefkatin ötesinde olan bu yankı silsilesi bir yana...
. ".. este eco fora do tempo de angústia ou de carícias ".
" O söz hep yankılanacak
" Apenas o eco de um suspiro
3-T8 birimine.
Estação Eco, aqui é 3T8.
57. birime.
Estação Eco, aqui é Fox 7.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]