Egitim traducir portugués
6,156 traducción paralela
Yeteneklerim konusunda bana eğitim vereceğine söz vermiştin.
Prometeste ensinar-me sobre as minhas habilidades.
Eğitim vermek ayrı, ruhani bir leşçil avına ön koltukta gitmene izin vermek ayrı canım.
Ensinar é uma coisa... Outra coisa é deixar-te como líder da caçada espiritual.
- Dr. Choi'den eğitim alıyorum.
Estou a aprender com o Dr. Choi.
Kennedy'nin ileri eğitim girişimini çocukları kaçırmak için kullanmışlar.
Usaram a Iniciativa Avançada Educacional do Kennedy, para encobrir o rapto das crianças dos seus pais.
Nobel ödüllü biri neden ülkeyi dolaşıp gizlice 6 yaşındaki çocukları bir eğitim programına almak ister ki?
Porque um vencedor do Prémio Nobel ia passear pelo país a colocar secretamente crianças de 6 anos num programa educacional?
Para, eğitim, nüfuz.
Dinheiro, educação, influência.
Şimdi bizim planımız Molly's 2'yi eğitim alanındaki askerden üniversitedeki öğrenciye kadar herkesime hitap edecek bir gezer bir işyerine çevirmektir.
O nosso plano é fazer do Molly's II um negócio ambulante que vá a qualquer sitio e alimente toda a gente. Para Tailgaters no campo de soldados, para estudantes universitários.
- Hayır eğitim, iş ve herşey...
- Não, não faz mal. e com o trabalho e tudo...
Ona uyguladığım eğitim seninkinin aynısı. O daha çok istekli.
Estou a tentar treiná-la da maneira que te treinei, mas para ela existem razões particulares.
Çok kurnaz Eğitim Bölümü pazarlamasıyla.
Marketing engenhoso do Departamento de Educação.
Eğitim Bölümü'ne selamlar olsun.
Salve, o Departamento de Educação.
- Eğitim alanı neredeymiş?
- Onde é que treinaram?
Bu kadın Havana'daki Latin-Amerikan tıp fakültesinde eğitim görmüş bir sanatçı.
Ela é uma artista, treinada na escola de medicina latino-americana em Havana.
Evde eğitim en az bunun kadar etkili.
Ensino em casa é igualmente eficaz.
Gerçekten ölmediğinin ve bunun sadece bir eğitim çalışması olduğunun farkında mısın?
Sabes que não morreste a sério e que isto é só um exercício de treino?
- Bu bizim ufak eğitim çalışmamızın Julie McCoy'u değil mi?
Se não é a Julie McCoy do nosso pequeno exercício de treino.
Kobayashi Maru Atılgan'daki bir eğitim çalışmasıydı.
O Kobayashi Maru era um exercício de treino na Enterprise. Um cenário de dupla perda.
Kimse bu eğitim çalışmasını geçemez.
Nem eu. Nem o Tony.
Altı aylık eğitim tek bir belgeyle sonuçlanmış olacak.
Nove meses de treino, resumidos a um documento.
Dokuz aydır eğitim görüyorsun.
Completou 9 meses de treino.
Bu binada da şu an burada eğitim veren beş Nobel ödüllü kişi kalıyor.
E este edifício é casa de um dos nossos cinco detentores de um Nobel que ensinam aqui de momento.
Eğitim zayiatı olursa yazık olur.
Era uma pena se houvesse um acidente.
Akademi eğitim silahına benziyor.
Igual a uma arma de treino da Academia, sabe?
Çünkü Howard senin eğitim silahınla vurulmuş.
Porque o Howard foi atingido com a sua arma de treino.
Hakim eğer halk eğitim merkezindeki derslere katılırsam kaydımı mühürleyeceğini söyledi.
O juiz disse que se frequentasse uma Universidade, ele selava o meu registo.
Bir eğitim kooperatifiydi.
Uma cooperativa educacional.
- Eğitim--
- Uma coope...
- Eğitim de seks ve para gibi çok önemli konular arasında değil mi?
A educação não é um daqueles grandes assuntos que estão no topo, como o sexo e o dinheiro?
Bir eğitim kooperatifi demiştiniz.
Vou calar-me. Disseste que era uma cooperativa educacional.
Ama McLaughlin'in titiz eğitim modellerini hiçe sayması akademik başarılara engel olur.
Mas a desconsideração do McLaughlin para modelos de ensino rigorosos, negaria realizações académicas.
Ben eğitim uzmanı Brenda Brown.
Sou a guru da educação Brenda Brown.
Hayır, eğitim isteyen bir manyak.
Não, é uma louca a procura de tutela.
Bunu başarmanın ödülü ise İmparatorluk Yürüyenleri ile bir eğitim seansı olacak.
A recompensa para o sucesso, será um treino a bordo de um Walker Imperial.
Bir Jedi olmak için eğitim alıyorum.
Fui treinado para ser um Jedi.
Belki de eğitim-pekiştirme kampında, biraz vakit geçirmeye ihtiyacın vardır.
Talvez precises de passar um tempo num campo de reeducação.
Bolin ve Zhu Li en şiddetli muhaliflerimiz olarak eğitim-pekiştirme kampına gidecekler.
Bolin e Zhu Li irão para o campo de reeducação para os nossos mais graves dissidentes.
Ben düşünüdümde belki beraber eğitim yapmak ister, Hawkeye ve Karadul gibi.
Pensei que ele gostava de treinar comigo, como o Gavião e a Viúva.
Mary, dental hijyenist olmak için eğitim alıyor.
Mary está a estudar para ser dentista.
Eğitim-pekiştirme kampında, enerjin sana lazım olacak.
Só precisamos do Varrick. Poupa a energia para o campo de reeducação.
Nasıl oldu da bir avuç su ve ateş bükücü Kuvira'nın eğitim-pekiştirme kamplarından birine düştü?
Então... Como é que tantos dominadores de água e fogo acabaram num dos campos de reeducação de Kuvira?
Fakat hava bükücülerin oldukça çok eksiği olduğu ortaya çıkar böylece Bolin de onları dağ tepesinde gizli bir eğitim tesisine getirir.
Mas os dominadores estavam sem motivação, então, Bolin levou-os para uma montanha secreta.
Buralarda bir fabrika ve eğitim pekiştirme kampı var. Çok uzakta değil.
Há uma fábrica, com instalações de reabilitação não muito longe daqui.
Yeteneklerinin ona eğitim veremeden geliştiğini hissediyorum.
Sinto que as habilidades dele... crescem mais depressa do que posso ensiná-lo.
- Teşekkürler fakat eğitim programını dahi bitiremedim.
Obrigado, mas nem sequer terminei o meu treino.
Bakın S.H.I.E.L.D.'da eğitim aldığım dönemde hepinizi saf dışı bırakmak için bir karşı önlemler serisi hazırlamıştım. Ne?
Olha, quando eu treinava na SHIELD pensei numa série de contra medidas para derrotar-vos.
Coronado'da eğitim görürken bahriyeliydi o.
Era fuzileiro naval, quando eu era instrutor em Coronado.
Nell bak bakalım diğer maktullerin askeri eğitim alan oğulları var mı?
Nell, vê se os filhos das vítimas estavam na academia militar.
Almanlar dünyanın en gelişmiş eğitim sistemine etkileyici endüstri üretim gücüne sahiplerdi ama yine bir ırkı toptan yok etmeye kalktılar.
A Alemanha teve o sistema de educação público mais avançado no mundo, uma impressionante produção industrial e, mesmo assim, tentaram exterminar - uma raça inteira de pessoas.
O-O silah kontrolü, eşit ücret, eğitim reformu demek... Belki de, Cumhuriyetçi ve Demokratların ilk defa... birlikte çalışabileceklerinin kanıtı.
A sua lei de desarmamento, igualdade salarial e educação, e talvez a primeira prova de que Republicanos e Democratas na verdade conseguem trabalhar juntos.
Askere alındım. Temel eğitim aldım. Orduda eğitim alabileceğiniz bir program var.
Fui chamado pelo exército, fiz a recruta... e havia um programa onde se podia prosseguir com os estudos através do exército.
Nihayetinde Delta birimleri yüksek eğitim görmüş askeri suikastçılar.
Enfim, as unidades Delta têm assassinos altamente treinados.