Ekonomi traducir portugués
954 traducción paralela
Profesör, ekonomi dekanı sizi görmek istiyor.
Professor, o Decano das Ciências deseja vê-lo.
Times'ın ekonomi sayfasını okudun mu Ned?
Tens o caderno financeiro do Times, Ned?
Ekonomi hakkında mı ne bir kitap yazmıştın.
Escreveu um livro de economia ou algo assim...
Sen ekonomi sayfasından başka okumazsın.
Só lê a seção financeira.
Hükümet, ekonomi ve uluslararası ilişkiler tam bir kaos ortamına dalacaktır.
O governo, a economia, e as relações internacionais ficariam num caos total! Seu idiota estúpido!
Güzel ekonomi.
Boa economia.
Ekonomi hakkında da istihbarat şart.
É preciso informação económica.
Yeni ekonomi hamlesinin ışığında,... görebiliyor ve duyabiliyorsanız, ilk adım başarılıdır.
"À luz da nova política de economia, se se vir e ouvir, o primeiro take serve."
Eğer kadınlar ellerini çekecek olsaydı ulusal ekonomi bir gecede çökerdi.
Aposto que se as americanas parassem de usar sutiã... A economia nacional falia rapidamente.
Ekonomi Bürosu'ndan Alexander Hardacre.
Alexander Hardacre, da Secretaria dos Assuntos Económicos.
Ekonomi, bütçesinin yüzde beşini aşan tüm operasyonların durdurulmasını gerektiriyor.
A economia faz com que seja necessário pôr fim às operações que excedam 5 % do seu orçamento.
Ekonomi sınıfı 585 dolar. Birinci mevki 798 dolar. Ayrıca hayvan için 40 dolar.
Segunda classe custa-lhe $ 585... e primera classe são $ 798 mis $ 40 pelo animal.
Latin Amerika'da Kalkınma Birliği ( AFP ) ile çalıştık. Başkaca işler de yaptık. Tüm ülkelerde serbestçe onların rica ettikleri yardımı, ekonomi ve ABD tekniğini Kuzey Amerika'dan gelen teknisyenler aracılığıyla ulaştırdınız.
Na América Latina, cooperamos com a Aliança para o Progresso, porém trabalhamos também em todos os países livres que solicitam a assistência econômica e técnica dos EE.UU.
Ekonomi bakanı, milletvekili ve banker 4 şirketin başkanıdır. 2'si Amerikalı.
O Ministro da Economia, Deputado, banqueiro, presidente de 4 empresas, duas delas americanas...
Nazilerin iktidarıyla beraber, ekonomi canlanmaya başlamıştı.
A economia estava a melhorar quando os nazis chegaram ao poder.
Başkanın ekonomi danışmanıyım.
Sou o assessor financeiro do presidente.
Bakın, sizleri ekonomi bölümünde görmemiş miydim?
Não os vi na económica?
Ekonomi?
- Economia?
* Ekonomi olan durgun, ben değil *
The economy's depressed, not me
* Ekonomi durgun, ben değilim *
The economy's depressed, not me
* Ekonomi durgun olan, ben değilim *
- Economy's depressed, not me
- Ekonomi mi birinci sınıf mı?
Diz-lhes... - Viajava em classe económica ou em primeira?
Hayır, basit bir ekonomi.
Não, é a economia.
Ve şimdi, Washington D. C.'deki ekonomi danışmanımız yayında.
E agora vamos falar com o nosso analista económico em Washington...
Fabrika kapanıyor, ekonomi kötü, sorun çok.
A siderurgia vai fechar, e a economia e coisas assim.
Ekonomi için.
É a economia.
Yine salağın biri ekonomi hamlesi diye tutturmuş.
Um idiota qualquer fez mais uma redução de custos.
Ekonomi açısından bekar bir işçi verimsizdir. Konsantre olamaz, yalnızlığını kafaya takar.
Um solitário näo rende 100 por cento no trabalho, já que tem a cabeça ocupada com outros problemas.
Ekonomi sayfası.
Página financeira.
... srrbest ekonomi enflasyonla başedemrz.
... uma economia livre não pode aguentar a inflação.
Freud'u ekonomi bağlamında yorumlayamazsın.
Deus, não se pode interpretar Freud em um contexto econômico.
Sigaralı, sigarasız, birinci sınıf, ucuz tarife, ekonomi, ortada, cam kenarında.
Tenho fumadores, não-fumadores, primeira classe, coxia, económica, no corredor, à janela.
Vakfın ekonomi danışmanıyım.
Sou um conselheiro de finanças da fundação.
Her neyse bu ekonomi için iyi bir fikir olabilir.
De qualquer modo seria uma excelente ideia para a saúde da vossa economia.
Ben ekonomi turundanım.
Estou com o grupo barato.
Ekonomi berbatken asla bir başkasının ekmeğiyle oynama.
Numa economia de recessão, não se brinca com o ganha-pão dos outros.
Övünmek gibi olmasın ama iyi bir gelirim vardı ta ki ekonomi dibe vurana dek.
Não quero gabar-me, mas ganhava bem a vida... até a economia do país ir pelo cano abaixo.
- Ekonomi?
- A economia?
Ekonomi dibe vurmuş durumda ama o tomarla para kazanıyor.
A economia está á beira da falência e ele ganha milhares.
Ekonomi meselesi.
É por uma questão de economia.
Ekonomi bundan sonda daha büyük olacak.
A economia estará pujante.
Ekonomi biraz darda ha?
As coisas estão apertadas, não?
Bu manevi olarak kalmalı. Felsefe, ekonomi, tarih.
Você deve procurar por algo mais espiritual.
Ekonomi mezunuyum ve bankada kredi memuru olarak çalışıyorum.
Aposto que está arrependido, Al.
Ekonomi dersine girmedin mi?
Não tiveste economia?
Ekonomi bileti verdiğini bilmiyordum.
Não discuti com a agência, porque não sabia que me iam pôr em turística.
Ekonomi sınıfı bileti verilmiş.
Você tem uma reserva de assento em turística.
Basit ekonomi kuralı.
Economia pura e simples.
- Ekonomi dersi veriyor.
- Está a dar uma conferência de Economia.
Neydi o, neydi, evet, ekonomi.
Como chama? Economia. Certo.
Basit ekonomi.
Economia pura.