English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ E ] / Elde

Elde traducir portugués

10,878 traducción paralela
Sen de istediğini elde etmek için her şeyi söyleyecek ya da yapabilecek narsistin tekisin.
- É doida. - É um narcisista presunçoso que faz tudo para conseguir o que quer.
Ekstra kârı elde etmek için.
Para conseguir aquele lucro a mais.
Yoksa sadece elde etmek istedikleri için herşeyi yapabilecek hırslı bir kadın mı?
Ou uma mulher tão ambiciosa que faria qualquer coisa... Para conseguir o que quer?
Bütün bu yönetimi boyunca elde ettiği bu kadınlar...
Em toda a sua administração ele teve essas putas...
Şimdi taht'a destek vermekten vazgeçmenin ve kendi adına güç elde etmenin zamanının geldiğini!
Que está na hora de sair detrás do trono... E exercer algum poder que têm o teu nome nele!
Ne kadar istesem de bunun sonucunda kindar bir kadın olarak görünmekten daha iyi bir sonuç elde edemem.
Por muito que queira, não há maneira... De sair disto, sem parecer nada mais... Que uma predadora vingativa.
Excalibur'u tekrar bütün bir kılıç haline getirebilirim karanlığı tek bir seferde sonsuza kadar yok edecek gücü elde ederiz.
Poderia reforjar a Excalibur na espada que era antes com o poder para destruir a escuridão de uma vez por todas.
Ama istediğimi elde edebilmem için bunun değişmesi gerekiyor.
Mas para eu obter o que eu quero, isso precisa de mudar.
Her zaman sihirli güçlerim olmadığını biliyorsun ama sana bu güçleri aslında nasıl elde ettiğimi hiç anlatmadım.
Sabes que nem sempre tive magia, mas nunca te contei como aconteceu.
Arthur da istediğini elde edecek.
E o Artur terá o que quer.
Bu miğferi savaşta takarsan her istediğini elde edersin.
Use este elmo em batalha, e obterá exactamente o que quer.
İç çamaşırların elde yıkananlar sepetindeydi.
Pensei que as tuas roupas íntimas estavam no cesto da roupa.
İlk günümde güzel bir başarı elde ettik.
São os primeiros dias de trabalho bem sólidos no novo emprego.
Evet, onları yakalayıp evcilleştiriyor ve işgücü elde ediyoruz.
Não, senhor. Nós os disputamos, domesticamo-los e transformamo-los numa força de trabalho.
Yine de mücadele etmeden elde edilen altın pek de değerli değildir.
Nenhuma recompensa vale a pena sem um esforço adequado.
Demem o ki, beraber çalışabiliriz birbirimizin arkasını kollarız ve ciddi başarı elde edebiliriz.
Acho que estou a tentar dizer para continuarmos a ajudar-nos, proteger um ao outro. Podemos dar muito estrago.
Böyle bir şansı bir daha elde edemeyebiliriz.
Podemos não ter outra oportunidade como esta.
Mirasın için tebrikler. Arkadaşlarını satarak elde etmiş olsan da yine de tebrikler.
Parabéns pela tua herança, mesmo se o conseguiste ao vender os teus amigos.
- Umduğumuzdan daha çok şey elde ettik.
Temos mais do que poderíamos esperar.
- İhtiyacım olan korkuyu elde edememiş olsaydım bu oyunu biraz daha sürdürürdüm.
- Se eu já não tivesse todo o medo que preciso, eu faria isto durar um pouco mais.
Bunu elde edebilmek için Dubai'deki bir depoda 96 saat uğraştığımı biliyor musun?
Sabias que passei 96 horas a vigiar um armazém no Dubai para conseguir isto?
Gözetimden bir sürü ipucu elde ettik.
A fiscalização forneceu vantagens.
Bu yüzden onu elde etmek için Nevins'i kullandı.
Isso explicaria porque precisava do Nevins.
Kendinize dürüst davranarak bunları elde edebilmek için ne kadar ileriye gitmekte istekli olduğunuzu bir sorun.
Perguntem-se, com sinceridade, até onde estão dispostos a ir para conquistá-la.
Değerli olan bir şey öyle kolay elde edilmez.
Mas não damos valor a nada que seja fácil.
- Şimdi ejderha yakalama gemisinden... -... elde edebileceğimiz tüm değerli şeyleri aldık.
Agora temos tudo o que havia de valor no navio caça-dragões.
Gördüğünüz gibi Bayan Astrid, eğer yabancı bir ülkeden egzotik baharatlara ihtiyacınız varsa, ya da eşsiz tütsülenmiş deriye ya da elde edilmesi inanılmaz derecede zor olan ve alçak bir Vahşi Savaşçı'nın yerini tam olarak gösteren bir haritaya -... ihtiyacınız varsa sizin adamınız Tüccar Johann'dır
Menina Astrid, se precisar de temperos exóticos de outras terras, ou couro curtido de alta qualidade ou de informações difíceis de obter detalhando o exacto paradeiro de um certo covarde Berserker, o Comerciante Johann é o homem.
Sen de istediğini elde etmek için her şeyi söyleyecek ya da yapabilecek narsistin tekisin.
É um narcisista presunçoso que faz tudo para conseguir o que quer.
İhtiyacımız olan şeyi elde etmemiz için yaptım.
Fi-lo para conseguir o que precisávamos.
İstediğimizi zaten elde etmiştik.
- Já tínhamos o que precisávamos.
Yani bazı e-postaları yok edeceklerini biliyordun ve buna izin vererek istediğini elde etmeyi başardın.
Sabias que iam omitir coisas. Ignoraste para poder receber algo.
Bazı e-postaları yok edeceklerini bilmiyordum ama edebileceklerini düşünüyordum ve evet istediğimi elde ettim ama düşündüğün şeyi değil.
Não sabia que iam fazê-lo, mas calculei. Eu vou conseguir algo em troca, mas não é o que pensas.
Önemi var çünkü yasadışı bir şekilde elde ettiysen sen de biliyorsun ki onları kullanamayız.
Se os obtiveste de forma ilegal, não podemos usá-los e tu sabes.
Yasadışı bir şekilde elde etmedim.
- Não os obtive ilegalmente.
Bunu yasal yollarla elde etmiş olamazlar.
Não foram obtidos legalmente.
İşin doğrusu bunu da yasadışı yollardan elde ettik.
E a verdade é que também obtivemos este ilegalmente.
Tüm bu e-postaları yasal yollardan elde etmenin bir yolunu bulmamız riskini göze almak mı istiyorsunuz?
Quer arriscar e esperar que não achemos os outros de forma legal?
Kanıtları yasadışı yollardan elde ettiğini bana söylemedin.
Não me disseste que aquelas provas foram obtidas ilegalmente.
O e-postalar yasadışı bir şekilde elde edilmedi çünkü gerçek bile değillerdi.
Os emails não foram obtidos ilegalmente porque nem sequer são verdadeiros.
Sana yalan söyledim çünkü yasadışı yollardan elde ettiğimize inanmaları için onları önce gerçek olduklarına inandırmalıydım.
Menti-te porque, para que acreditassem que eles eram ilegais, tinham de acreditar na sua veracidade.
Her şeyi o kadar kolay elde ediyor ki.
A vida dele é tão facilitada.
- İnsanlar bunu yapmak istediğinde genelde daha farklı sonuçlar elde ederler.
Quando as pessoas fazem isso, costumam tornar-se no que temem, de forma oposta.
Üstelik, Esther'la ikimiz küçükken erkeklerin onu elde edebilmek için beni kullandığını sana söylediğim halde bana ihanet ettin.
Depois de eu contar-te que, quando eu e a Esther éramos crianças, eu era usado para que os rapazes se aproximassem dela, traíste-me.
Büyük başarılar elde edenler gölgede kalmayı reddederler.
Os grandes vencedores recusam-se a ficar na sombra.
Ve istediğimizi elde ederiz.
E conseguimos o que queremos.
Üç yıldır ev hapsinde ve hükümet istediğini elde etmek için onu yeterince zorladı.
Ela está em prisão domiciliária há três anos. O governo foi duro com ela.
Bir soy bilimci bunlara göz atana kadar bir şey elde edebilir miyiz bilmiyorum.
Sei que não nos vai dar nada rapidamente até termos um estudo genealogista.
O kadar testten sonra bir şey elde edemediniz mi?
Estes testes todos e não sabem nada?
İstediğimi elde ettiğim sürece fark etmez.
Não me interessa, desde que consiga o que preciso.
Aurora'yı yanımızda tutmak, ihtiyacımız olan iyi niyeti elde etmemizi sağlar.
Manter a Aurora por perto dá-nos a boa vontade de que precisamos.
- Biliyorum. - Sadece, bazı cevaplar elde etmeye çok yaklaşmıştık.
Estávamos tão perto de conseguir algumas respostas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]