Elek traducir portugués
51 traducción paralela
Benimki elek gibi oldu artık.
O meu tem mais buracos do que um campo de golfe.
- Elek gibi.
- Como uma peneira.
Burası sanki bir elek gibi sızdırıyor.
Inacreditável. Este lugar tem tantas fugas como um cano roto.
Beynim elek gibi.
Tenho miolos de galinha.
Türbün bıçaklarının içinde gürültüler var, ve basınç algılayıcılar elek gibi sızdırıyor.
Existem fendas de fadiga nas lâminas da turbina, e o sensor de pressão do colector vaza como um crivo.
Böyle bitirmeyeceğim Bu silahla senin vücudunu bir elek yapacağım Sonra senin kanın bu deliklerden akacak
Vou encher o teu corpo com balas desta arma, de tal maneira que a tua arrogância vai percorrer o teu sangue!
Elek gibi sızdıracak.
Vai verter tudo.
Un, kase. Elek.
Farinha... tigela peneira.
Kürek ya da elek alma fikri benden çıkmadı.
Não sugira que compre uma pá ou uma bateia.
Elek gibi hava kaçırır.
Perderia ar.
Nişanlın ve kasetler, Elek Caddesi 10 numarada, bodrum katında.
as fitas estão no número 10 da Rua Elek, no sótão.
Alex ya da Alec Caddesi yok, ama Elek var, E-L-E-K diye yazılıyor.
Não existe Rua Alex nem Alec, Mas há uma Rua Elek. E-L-E-K.
Elek Caddesi nerede biliyor musunuz?
Sabe onde é a Rua Elek?
Elek Caddesi?
Rua Elek?
- Elek mi?
- Elek?
- Elek Caddesi!
- 10, sim. - Rua Elek!
Bize bir elek lazım.
Vamos precisar de uma peneira de farinha.
Burası sanki bir elek gibi sızdırıyor.
Este lugar vaza como uma peneira.
- Thomas Elek.
- Tomas Elek.
Thomas Elek.
Thomas Elek.
Hadi bayan Elek!
Por favor, Sra. Elek!
Açlıktan ölmek üzereydim ve kısacası, Bayan Elek, bena siz bakmıştınız.
Eu estava faminto... e na mesma hora, a senhora alimentou-me, Sra. Elek.
- Bir konuşma bekliyoruz bayan Elek!
- Um discurso, Sra. Elek! - Oh não...
Bayan Elek!
Sra. Elek!
Ve bay Elek!
E Sr. Elek!
Genç Thomas Elek.
O jovem Thomas Elek.
Merhaba bayan Elek.
- Bom dia, Sra. Elek.
Bayan Elek tanıştırayım Melinee.
É a Mélinée, Sra. Elek.
Emeric Glasz, Thomas Elek,
Emeric Glasz, Thomas Elek...
Evet şimdi paradan bahsetmişken fizik bölümümüze kriyojenik merkezkaç tulumbası ve... moleküler elek alma konusunda yardım etmek ister misiniz?
Falando em dinheiro, como se sente por ajudar o departamento de física a comprar uma bomba criogénica centrífuga e uma peneira molecular?
Elek iş görüyor, merdane de dönüyor.
A peneira e o rolo rola.
Kilise Meclisi'nin pek çok kolu bayındırlık işlerinde bu elek gibi işlemektedir.
A Cúria, nos seus diversos gabinetes dedicados ao serviço público, funciona como uma peneira. - Ela insulta-nos!
- Herkesin ağzı elek gibi.
Toda a gente diz algo naquela casa.
Jeoloji laboratuvarının tam altındayız ve iğrenç elek sallama cihazlarını çalıştırıyorlar.
Estamos mesmo por cima do laboratório de geologia e eles estão a usar as peneiradoras analíticas outra vez.
Kiracım, kasap. Adı Hans Elek.
Um inquilino, o homem do talho, chamado Hans Elek.
Elek hiddetlendi, kafamın şurasına vurdu!
A Elek ficou furiosa, e golpeou-me na cabeça!
Elek'ın neler diyeceğine bağlı.
Depende do que a Elek tem a dizer.
Ethel Devery pastayı pişirir. Aşığı olan kasap Elek için.
Ethel Devery, fez o bolo de frutas para o Elek, o talhante, o amante.
O yüzden Ethel Poughkeepsie'ye gidince Devery pastaya zehir koyar. Elek'i öldürme ve bunun suçunu karısına yıkma planı yapar.
Então, Ethel foi para Poughkeepsie, e o Devery envenenou o bolo de frutas, planeando matar o Elek e culpar o Devery pelo crime.
Ardından Devery gidip pastayı Elek'e bırakır. Fakat Elek bir lokma bile yemez.
O Devery depois entregou o bolo ao Elek, mas o Elek não o comeu.
- Sybil... - Az önce Kasap Elek'in dükkanının önünden geçiyordum. Bayan Reardon dedi ki Bayan McDonagh'ın dediğine göre Belediye Başkanı Gunther'ı Manhattan'da isyancıların kalkışma yapacağına dair uyarmak için dışişleri bakanı gizli bir telgraf çekmiş.
- Estava a atravessar a rua no talho do Elek há instantes e a Sra. Reardon disse-me, que a senhora McDonagh lhe disse, que há um telegrama secreto do secretário de Estado Seward para o Presidente da Câmara Gunther, de uma invasão rebelde em Manhattan.
- Elek gibi bir kafam var.
- Cabeça de vento.
Bekle. - Elek gibi.
Espera... é como se fosse um coador.
- Elek ne be?
- Que raio é um coador?
Hafızam elek gibi!
Memória de galinha!
Dr. Saroyan, kundakçılık mahalli gereç setim ve elek- -
Dra. Saroyan! Tenho um kit para cenas de incêndio - e peneiras de escombros que...
Çocuğun mesanesi elek gibi.
O miúdo tem uma bexiga como uma peneira.
Yaprakları elek gibi olur.
As folhas deles parecem lenços de papel.
Mesela Utah resmen elek.
O Utah parece um coador, é só furos. - O que é isto aqui?
Elek nerede?
Onde está o coador?
Kalkmayın bay Elek.
Não se levante, Sr. Elek.