English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ E ] / Elixir

Elixir traducir portugués

322 traducción paralela
"Ölüm iksirini bana verin!"
"Liberte-me, elixir da morte!"
100 yıldan fazla yaşamaya kararlıyım... yeni iksirin, iddia ettiği şeyi yapıyorsa.
Óptimo. Estou determinado a viver até aos cem anos... E mais se o teu novo elixir fizer o que prometes!
ÜNLÜ İKSİRLER
FAMOSO ELIXIR
Tabii ki, yararlı iksirleri de içtik.
Claro, e bebemos algum daquele belo elixir.
Oraya vardığımda halkın arasına karıştım ve, onlara her derde deva olacak bu yılanı anlatmaya başladım. Evet, bu yılan sayesinde bütün rahatsızlıklarınızdan kurtulabilirsiniz.
A seu devido tempo, eu lhes oferecerei o meu elixir secreto, a cura infalível contra dores e tremores, fraquezas dos membros e chagas do tronco.
Buna ister öyle deyin, ister "abıhayat"...
Pode chamá-la assim ou de "elixir".
"İdrar Tedavisi." "Doğanın sunduğu iksir..."
"Terapia de urina." "Elixir Natural..."
Mutluluk iksirimin etkisinde.
Ele já está sob o efeito do meu elixir.
Mutluluk iksiri, falan, filan...
- Com aquele elixir...
Sabahları geldiğimde koltukta bulduğum tokalar... bardakların kenarındaki ruj lekeleri.
Todas as manhãs em que cheguei e encontrei ganchos no sofá, batom nos copos de elixir bocal.
Bu kudretli iksiri içmeye başladı.
Começou a tomar o potente elixir.
Bu iksirin gücü kanıtlandı...
O poder deste elixir foi comprovado...
Mısır'da, anahtarı bulacağım hayat iksirinin anahtarını.
No Egito, vou encontrar a chave... A chave para o elixir da vida.
Hayat iksirimden 3 damla daha aldım.
" Beber três gotas de meu elixir da vida.
Bana 100 yıllık gençlik veren iksir bitti.
O elixir da juventude que me deu por 100 anos, é longo.
Theodora'nın İksiri!
O Elixir de Theodora!
Her ne kadar sayısız hastalığın mucizevî şekillerde iyileştiğini görmüş olsa da Theodora hiçbir söz vermiyor, sadece size bu inanılmaz iksire, şişesi iki dolar gibi komik bir fiyata sahip olma şansı sunuyor.
Embora ela tenha visto curas milagrosas de inúmeras doenças... Theodora não promete nada, apenas que nunca mais... terão a oportunidade de comprar este fabuloso elixir a um irisório preço de apenas $ 2 a garrafa.
Ancak, 2 dolar karşılığında, Theodora'nın İksiri ile rahatlayabilirsiniz.
Mas por só $ 2, pode ser confortado com uma garrafa do Elixir da Theodora.
Elbette, bu sihirli iksire 2 dolar veririm eğer seni düzeltecek kadar sihirliyse ufaklık!
Eu irei pagar $ 2 por este elixir mágico... se ele for mágico o suficiente para te endireitar, pequenote!
İksir stoklarımızı yenileyebiliriz.
Podemos fazer um lote fresco do Elixir.
Daha çok iksire ihtiyacımız var.
E precisamos de mais Elixir.
İşaretleri aldı, ve bunları karıştırıp mucizevi bir ilaç yaptı.
Ela recebeu sinais e preparou esse miraculoso elixir.
Her türlü hastalık ve güçsüzlüğe çare olan bir mucizevi ilaç.
É um elixir miraculoso para todas as doenças, e enfermidades.
Ne tesadüf, elimde harika bir surup var tam da bu fiyata.
Por coincidência, trago comigo uma garrafa deste fantástico elixir por essa mesma quantia.
Diş macunu satıyor gibi konuşuyorsun.
Parece que estás a vender elixir para a boca.
Nasıl bir ilaç ya da iksir kullanmışsa bu kadın...
A droga ou o elixir que essa mulher...
Işık hızına yakın seyahat hayatın bir nevi iksiri.
Viajar perto da velocidade da luz, é uma espécie de elixir da vida.
Diş taşlarını temizleyen gargara.
Elixir para placas-dentárias?
Çeyrek dolarlar biriktirerek başardım! Aynı jileti kullandım. Aynı televizyon dergisini!
Meti-me em atalhos durante anos, usei a mesma lâmina de barbear, o mesmo guia de TV, voltei a usar o mesmo elixir bucal.
Kolonya, diş macunu, koltukaltı deodorantı mı?
Colónia, elixir, desodorizantes?
- Uçarak ilerlemesine.
Sim... O elixir para voar.
İmbikte bengisuyu yoğuşturmak kanıtlanmıştır.
O refluxo do elixir, no alambique, providencia o caminho.
Hayat iksiri, bu güzel kokulu rahatlatıcı meyve özü.
Doce elixir, cujo cheiroso néctar tem um efeito calmante sobre a alma.
İksirin.
O seu elixir.
AĞIZ ÇALKALAMA SUYU
ELIXIR
Sanırım o sıçan burun damlamın içine ağız çalkalama suyu... onun içine de tuvalet temizleyici koymuş.
Acho que o pestinha pôs elixir no meu spray nasal... e detergente no meu elixir.
Gençlik iksirine sahip biri, dünyayı kontrol eder.
O homem que tiver o elixir da vida, controla o mundo.
Bir iksirin bu kadar çok fanteziyi harekete geçirebileceğinde şüphe duyuyorum.
Eu duvido que um elixir tenha tantas qualidades fantásticas.
Bakirem yaşam iksirim.
Minha virgem... meu elixir.
Beni eve gelmek zorunda bırakan tek şey, ağzımdaki meni tadını alan bir şişe gargara olsun.
Só anseio vir para casa pelo elixir que me tira o sabor a "nhanha" da boca.
Parasetamol, gargara, vitamin, maden suyu, enerji içeceği.
Paracetamol, elixir dentífrico, vitaminas, água mineral, Lucozade, pornografia.
- O gizli iksirimin peşinde.
Ele anda atrás do meu elixir secreto.
Ama benim sihirli iksirimden sonra, daha iyi hissediyorlar.
Mas como o meu elixir mágico, sentiram-se melhor.
Korku iksir gibidir.
O medo... É como um elixir.
Ben ona "Dayanıklılık İksiri" ismini verdim.
Chamo de "elixir da resistência".
Sanki Maris'in ruhundaki kırıkları tamir edecek büyülü bir iksir buldu.
É como se ela tivesse descoberto o elixir mágico para reparar os fragmentos quebrados com o seu psiquiatra.
Galiba, bu yıl Noel'de sana, daha kuvvetli bir gargara almam gerektiğini öğrendim.
Acho que aprendi que te devo oferecer um elixir bucal muito mais forte, este ano.
- Gençlik iksiri.
- O elixir da juventude.
Sherman'ın gençlik iksirinden biraz içtim.
Tomei o elixir da juventude do Sherman.
Bir tükürük örneği ; Bir çeşit takma diş yapıştırıcısı...
Vestígios de saliva, algum elixir bucal...
Beleş gargara!
Elixir oral de graça!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]