Endişe edecek bir şey yok traducir portugués
99 traducción paralela
Endişe edecek bir şey yok.
Não precisa de se preocupar.
Endişe edecek bir şey yok.
Não se preocupe.
Ama artık hepsi bitti. Artık endişe edecek bir şey yok, sevgilim. Hiçbir şey yok.
Mas acabou tudo e não temos que nos preocupar, querido.
Hayır, ama henüz endişe edecek bir şey yok.
Não sei, mas não acho que seja o caso de se preocupar por enquanto.
- Endişe edecek bir şey yok.
- Nada de preocupante.
Evet, endişe edecek bir şey yok.
Não tem de se preocupar.
Endişe edecek bir şey yok
- Nao tens que te preocupar.
Ama elektrik kaynakları hakkında endişe edecek bir şey yok.
Não há necessidade de preocupações sobre energia.
Endişe edecek bir şey yok, büyük dostum.
Não tens de te preocupar, grandalhão.
Endişe edecek bir şey yok.
Não há razão para alarme.
Endişe edecek bir şey yok, sadece biraz başı döndü.
Não há de que preocupar-nos. Foi só uma tontura.
Endişe edecek bir şey yok.
Nada de preocupante.
Endişe edecek bir şey yok.
Não tens nada que te preocupares.
Endişe edecek bir şey yok.
Não te preocupes.
Evet, kesinlikle endişe edecek bir şey yok.
Nada de preocupante, decerto.
Endişe edecek bir şey yok diyorlar.
Disseram para não nos preocuparmos.
Endişe edecek bir şey yok.
Não há motivos pra nervosismos.
- Endişe edecek bir şey yok.
- Não há com que se preocupar.
öyleyse endişe edecek bir şey yok.
Então não há nada com que me preocupar.
Endişe edecek bir şey yok.
Não há motivo para preocupações.
- Endişe edecek bir şey yok.
Preocupaste-te por nada.
Endişe edecek bir şey yok.
Não deve ficar tão preocupada.
- Endişe edecek bir şey yok... Beyninize ufak bir rutin ayar yapacağız...
- Não se preocupe... eu só tenho que fazer alguns ajustes ao seu lóbulo temporal.
Endişe edecek bir şey yok.
Não te preocupes com isso.
Endişe edecek bir şey yok artık.
Escusas de te preocupar mais.
Öyleyse endişe edecek bir şey yok.
Então não tens nada com que te preocupares.
Endişe edecek bir şey yok.
Não tens nada com que te preocupar.
Endişe edecek bir şey yok beyler.
Não se preocupem, Cavalheiros.
Endişe edecek bir şey yok. Her şey yolunda gidecek.
- Não tens nada com que te preocupar.
O zaman endişe edecek bir şey yok ki.
Merda, então não tens nada com que te preocupar.
Endişe edecek bir şey yok.
Não tens nada com que te preocupar, aqui.
Endişe edecek bir şey yok.
Não há motivos para se preocuparem.
Kesinlikle endişe edecek bir şey yok.
Não há nada com que te preocupares.
Endişe edecek bir şey yok.
Nada para te preocupares.
Bu yüzden endişe edecek bir şey yok.
Por isso não têm de se preocupar.
- O zaman endişe edecek bir şey yok.
Então não tem de se preocupar.
Endişe edecek bir şey yok, tamam mı?
Não há motivo de preocupação, está bem?
Endişe edecek bir şey yok evlât.
Não tens nada com que te preocupar, filho.
O zaman endişe edecek bir şey yok.
Então não nos temos de preocupar.
Endişe edecek bir şey yok, Bay Pritchett.
Vai ficar tudo bem, Sra. Pritchett.
Endişe edecek bir şey yok.
Não precisas de te preocupar.
Yani endişe edecek bir şey yok.
Não tem com que se preocupar.
- Endişe edecek bir şey yok.
Não precisas de te preocupar.
Yine de endişe edecek bir şey yok.
Nada com que nos preocuparmos, afinal de contas.
Endişe edecek bir şey yok.
- Nada com que devas preocupar-te.
Endişe edecek bir şey yok.
Não há razão para preocupações.
Evet, endişe edecek bir şey yok.
Sim, tenho a certeza que não tens com que te preocupar.
Endişe edecek bir şey yok.
Não há com que se preocupar.
Endişe edecek bir şey yok.
Oh, vamos, pare com isso!
Bir kaç sorumuz vardı efendim. Endişe edecek bir şey yok.
Tenho de desligar.
F-15'leri söyleme- - Endişe edecek bir şey yok, Mike.
Não lhe disseste dos F -...