Especial traducir portugués
25,107 traducción paralela
- O çok özel bir köpek.
É um cão muito especial.
Odaklandığınız özel bir alan var mı?
Nalguma área em especial?
- Bir dahaki sefere sadece senin için özel bir yemek hazırlarım.
Da próxima vez faço... um jantar especial... só para si.
Happy, madem bu şeyi belirli bir ısı aralığında saklanması gerek özel bir saklama tesisine ihtiyaç duyuyor olmasın?
- Paige. Happy, isso não precisa de uma instalação especial, já que tem de permanecer numa temperatura específica?
Anne, evlenmek, yurtdışına yerleşmek ve "mutlu" fotoğraf çekmek marifet değil.
Mãe, não é nada de especial casar, ir para fora e pôr fotos "felizes".
Bakan, CID'ye ulaşan davayı yasaklamış.
O ministro proibiu que o caso chegasse ao comando especial.
FBI'dan Özel Ajan Kang.
- Sim? Sou o Agente Especial Kang, do FBI.
Olabilir ama bu polis gücü bir kez çizgiyi aştı.
Talvez não. Mas, esta equipa especial já ultrapassou os limites antes.
Bu polis gücü kurulduğundan beri ülkede çok şey değişti.
Este é um país diferente daquilo que era quando esta equipa especial foi criada.
Çok özel bir adamsın, ama yapamam.
És um homem muito especial... mas não posso.
Nazilerin arkeoloji ile ilgilenen bir birimleri olduğunu biliyor muydun?
Sabias que os Nazis tinham um ramo especial devotado à arqueologia?
Anka skar transferi özel bir tür gerektirir.
A Cicatriz de Fénix requer uma transferência especial.
Annem o benim ve benim annem çok özel birisidir.
Ela é a minha mãe... e ela é uma pessoa muito especial.
Karında ne varsa azımsanacak bir şey değil belli ki.
Seja lá o que ela tenha, deve ser especial.
Özel kurşun beyni güzelce eritiyor fakat bizden biri, pislik içinde debelenen biri olup olmadığını görmek istedik.
A bala especial que desfaz o cérebro. É limpo e eficiente... Mas queríamos ver se eras um de nós.
Nazilerin arkeoloji ile ilgili özel bir birimi olduğunu biliyor muydun?
Sabias que os nazis tinham um ramo especial devotado à arqueologia?
Özel Ajan Rizer.
Agente especial Rizer.
Bu da ortağım Özel Ajan Bean.
Este é o meu parceio, o agente especial Bean.
Özel Ajan Riggs.
Agente especial Riggs.
Bu da ortağım Özel Ajan Murtaugh.
Meu parceiro, o agente especial Murtaugh.
Dr. Richards? Bu ortağım Özel Ajan Rizer.
Este é o meu parceiro, o agente especial Rizer.
Keskin nişancı.
Sou um atirador-especial.
Yani cesetleri ilk incelemek için özel bir izin aldık.
Recebemos uma ordem especial para assumir tudo e ter acesso aos corpos.
Ölmedim. Bu beni özel yapmaz ki.
Só porque não morri, não quer dizer que seja especial.
Ben Kıdemli Özel Ajan Rossi.
Agente Especial Rossi.
Özel bir durum var. İçmek gerekiyor.
É uma ocasião especial, pede uma dose.
Bir özelliği yoktu.
Não tinha nada de especial.
O akşamı özel kılmak için elinden geleni yapmış.
Fazia tudo para tornar aquela noite especial.
Savunma, Five-O polis gücünden Memur Kono Kalakaua'yı çağırıyor.
A Defesa chama a Agente Kono Kalakaua da Equipa Especial "Five-O".
Memur Kalakaua, Five-O'nun geçmişte müvekkilimle sorunu olduğunu herkes biliyor.
Agente Kalakaua, todos sabem que a Equipa Especial "Five-O" teve problemas com o meu cliente no passado.
Bugün davası görülen cinayet sırasında kendisi Five-O'ya muhbirlik yapıyordu. Hepimiz Five-O'yu ve ne kadar sıkı çalıştıklarını biliyoruz.
Ele estava a agir como um informador confidencial da Equipa Especial "Five-O", quando o incidente em questão aconteceu.
Sang Min, Five-O polis gücünden Chin Ho Kelly ilk karşılaşmanızda yüzünüze küllükle vurmadı mı?
Sang Min, não é verdade que o Tenente Chin Ho Kelly da Equipa Especial "Five-O" lhe bateu no rosto com um cinzeiro, a primeira vez que o conheceu?
Five O'nun dediklerine inanacak olursanız katil hâlâ dışarıda.
E se acreditam na palavra da Equipa Especial "Five-O", que o verdadeiro assassino ainda anda lá fora,
Aranızda sağlam bir dostluk olduğunu hissettim.
Cheirou-me a uma amizade especial.
Burada hiçbir şeyden emin değilim ama bu kitap özel.
Não tenho a certeza de nada aqui em baixo, mas este livro é especial.
Seni bize özel bir şey için mi gönderdi o zaman?
Ela mandou-vos vir ter connosco para algo especial?
Evet ama Fiona çok özel biri.
A Fiona é especial.
O yüzden özel bir çaba sarf ediyorum.
Portanto, decidi fazer um esforço especial.
Her milyoner bir McLaren alabilir ama bu özel bir şey.
Qualquer bilionário compra um McLaren, isto é especial.
Ve eğer bir sırtlanın ahlakına sahipsen buna sahip olmak kendini özel hissettirir.
Se tiver a moral de uma hiena, ter isso vai fazê-lo especial.
Çünkü gözümü kırpıp dudaklarımı yaladım sonra da özel zampara usulü elini sıktım.
Porque pisquei os olhos, lambi os lábios, e depois dei o meu aperto de mão especial de "swinger".
Özel Ajan!
Agente especial.
Özel bir yere mi gideceksiniz?
Vai a algum lado especial?
Merak ettiğin buysa o kadar da özel değilsin.
Bem, não é especial, se é o que está a perguntar.
Özel bir şey değil.
Não é nada de especial.
Ateş bizim için her zaman önemli olmuştur.
Para nós, o fogo é sempre especial.
Ateşte yemek pişirmek, bu evrendeki özel yerimizi bize teyit eden harika bir şeydir.
Cozinhar com fogo é uma grande reafirmação do nosso lugar especial no cosmos.
Sana özel bir parça vermek istiyorum.
Quero dar-te um pedaço especial, toma.
Çok küçük olduğu için ne kadar özel biri olduğunu henüz bilmiyormuş.
E aquilo que ele ainda não sabia, porque era muito novo, é que ele era muito especial.
Kimsenin bana ayrıcalıklı davranmasını istemiyorum.
Não quero que ninguém me trate de forma especial.
Bu ayrıcalık değil. Bu, Wayward Pines'ın oğlu olarak senin hakkın.
Não é um tratamento especial, é o teu direito, como filho de Wayward Pines.