Ettigin traducir portugués
6,455 traducción paralela
Tamam. Kontrol ettiğin içi sağ ol.
- Obrigado por confirmares.
Kendini açıkça ifade ettiğin zaman seni seviyorum.
Gosto quando usas palavras.
Belki de benimle ilgili en nefret ettiğin şey sana kendini hatırlatıyor olmamdır.
Talvez o que mais odeie em mim é eu recordar-lhe de si próprio.
Bana yardım ettiğin zamanlar için.
Sabes, por me ajudares de todas as vezes que o fizeste.
Bir hikâyeye dahil ettiğin tüm hüzünler, katlanılabilir hale gelir.
Todas as dores podem ser suportadas se as puseres numa história.
"Bir hikâyeye dahil ettiğin tüm hüzünlere katlanılabilir hale gelir."
"Todas as dores podem ser suportadas se tu as puseres numa história."
- Kabul ettiğin için teşekkürler Indra.
Obrigado por concordares com isto, Indra.
İnan bana. Yardım ettiğin çok iyi oldu.
Acredita, estou contente por ajudares.
Bana ihanet ettiğin zaman bile seni suçlamadım.
Mesmo quando me traíste, eu não te culpei.
Adamı kapında köle ettiğin çok açık.
É bastante óbvio que o tinhas todo retorcido.
Kızgın kardeşlerimi manyak ötesi planımı uygulamakta ikna ettiğin için teşekkürler.
Muito obrigado por convenceres os meus irmãos furiosos a juntarem-se ao meu plano.
Hatırlasana, diriltmeye yemin ettiğin kardeşin.
Lembras-te dele? O irmão que juraste salvar?
Ölmedin, merak ettiğin şey buysa.
Não está morto, se é isso que está a pensar.
Bizi haftalarca öldüğüne inandırdığın için mi yoksa Malcolm Merlyn'le iş birliği yaparak sahip olduğunu iddia ettiğin her prensibi çiğnediğin için mi?
Por fazeres com que acreditássemos que estavas morto? Várias semanas. Ou por abandonares os princípios que alegas ter ao aceitares ir para a cama com o Malcolm Merlyn?
- Israr ettiğin için teşekkürler.
- Obrigado por insistires nisto.
Polisten kaçarak yaşamak hak ettiğin hayat değil Thea.
Viveres a fugir da polícia não é vida que mereças.
Sarab babamın emirlerini yerine getiriyor ki sen de aynı şeyi yapıp varisi olarak hak ettiğin yeri alasın.
O Sarab está a fazer a vontade do meu pai para tentar forçar-te a seres o sucessor dele.
Hak ettiğin tek şey mutlu olmak.
A única coisa que mereces é ser feliz.
Hepimize, şu çok önemsediğini iddia ettiğin insanlara?
O que fizeste com todos nós, que alegas importares tanto?
Bana ihanet ettiğin andan beri isteklerin beni ilgilendirmiyor.
As tuas vontades já não me dizem respeito desde o momento que me traíste.
Onu öldürme isteğine rağmen Ra's ile olan düellonu tereddüt ettiğin için kaybettiğini anlatmıştın.
- Disseste-me que perdeste para o Ra's, apesar da tua vontade em matá-lo, porque hesitaste.
Senin teklif ettiğin şeye yaşamak denmez.
O que me estavas a oferecer não é vida!
Olivia'dan nefret ettiğin her şey, senin dönüştüğün şeyler.
Tudo o que odeias na Olivia, é o que te tornaste.
Buluşmayı kabul ettiğin için teşekkürler.
Obrigada por encontrar comigo.
Peki ya parti organize ettiğin bina? Kendinin değil mi?
E a casa de campo onde organizas festas?
Organize ettiğin partilerde, ahlaksız politikacılardan, o kadar piliçten....... bu proje hakkında bir şey duydun mu hiç?
Nas festas que organizas, com meninas e políticos corruptos, alguma vez ouviste falar deste projeto?
Tam olarak nefret ettiğin şekilde.
Mesmo da forma que odeias.
İnşa ettiğin her şeyden?
De tudo o que construímos?
Bize yardım ettiğin için teşekkür ederim.
- Obrigada por nos ajudar.
Bana yardım ettiğin için teşekkürler.
Obrigada por me ajudar.
Tüm bu planlarına beni dahil ettiğin için müteşekkirim, tamam mı?
Sabes que eu aprecio que me incluas nos teus planos, não sabes?
Benden nefret ettiğin için beni dövüyordun.
Você me batia porque me odeia.
Veya yardım ettiğin diğer insanlara.
Ou a todas as outras pessoas que tu ajudaste.
Onun yaptıklarını biliyorsun kadınlara çocuklara... Önem verdiğini iddia ettiğin bu şehirdeki insanlara.
Sabe o que ele fez a mulheres, crianças, às pessoas desta cidade com a qual diz preocupar-se.
Ve teşekkür ederim Şansölyenin dosyalarını bana temin ettiğin için.
E obrigado por disponibilizar os ficheiros do Chanceler.
Yardım ettiğin için teşekkürler.
Agradeço o apoio.
Eşlik ettiğin için teşekkürler.
A sério. Obrigado pela companhia.
Şu an işgal ettiğin beden önemsiz.
O corpo que ocupa agora é insignificante.
Bilmemen gereken, fakat tutmaya yemin ettiğin sırlar.
Segredos não são sabidos e mesmo assim são guardados.
Ne olacağını merak ettiğin aşikâr.
Estava curioso com o que aconteceria, é óbvio.
Onu bu dünyanın zalimliğinden korumaya çalışıyorum tıpkı senin de yapmaya yemin ettiğin gibi.
Estou a tentar protegê-la da crueldade deste mundo. Como tu juraste fazer.
- Yardım ettiğin için teşekkür ederim.
Ficou bem! - Obrigado por me ter orientado lá fora.
Bana ettiğin derin ihaneti anlayamazsın bile.
Não conseguirás compreender a dimensão da traição que sinto da tua parte.
Haklar Bildirgesi'ni yok saymakta israr ettiğin sürece durmayacağım.
Enquanto insistir em continuar a ignorar a Carta dos Direitos.
Sana hak ettiğin rahatı ve umarım neşeli bir eşliği sunmak istiyorum.
Quero oferecer-lhe o conforto que merece e, espero, um companheirismo alegre, também.
Kaçmasına yardım ettiğin bu adam Fury'nin güvenmediği biri.
É o homem que ajudou a fugir. Em quem o Fury não confiava.
- Hak ettiğin şeyi aldın.
- Tiveste o que merecias.
Eğer onları çıkartmıyorsan hiç de yardım ettiğin yok.
A menos que estejas a tirá-los, não estás a ajudar nada.
Eğer bana işkence ettiğin sırada senden özür dileyip yalvarırsam bil ki hiçbirinde ciddi değilim.
Se alguma vez pedir desculpa ou pedir misericórdia enquanto me torturas, fica sabendo que é tudo mentira. Tudo.
Burada bir soruşturma yürütmeye çalışıyorum ve saçını çekerek sevdiğini belli ettiğin... -... Carter'a ayıracak vaktim yok.
Estou a tentar conduzir uma investigação, e não tenho tempo para a tua paixonite pela Carter.
- Şu sözünü ettiğin kız, Brandy.
- A rapariga de que falas, essa Brandy? - Sim.