English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ E ] / Ettın

Ettın traducir portugués

19 traducción paralela
Evet, sonra da muhalefet ettın,
Pois, e depois deixaste-me entre a espada e a parede, coisa que eu...
Sözümü tutmama yardım ettın.
Ajudaste-me a cumprir a minha promessa.
Sör Francis kurtarılıp eve gönderildiğinde adının lanetlediğini düşünüyordu.
Quando Sir Francis resgatados a partir de casa - Estava convencido de que a ETT Sua nimens é amaldiçoado.
- Sana hayatının tehlikede olduğunu söylemeye çalışıyorum.
- Yritn te dizer, você está no perigo da ETT.
Sence Haddock'un gemisini, Haddock'ın ekibini Haddock'ın dönek ikinci kaptanını seçmem rastlantı mıydı?
Você, por acaso, escolheu a ETT navio Haddock, - masculino, enganosamente No primeiro oficial.
- Görüyorum. Bunun anlamı şu ki, Bin Salaad bunu sarayında kurşun geçirmez camın içinde sergileyecek.
Isso significa que o Ben ETT Salaad longo sentar palácio luodinkestvss globo de vidro.
Bir kitapta okudum sadece gerçek bir Haddock Tekboynuz'un sırrını ortaya çıkarabilirmiş.
Eu li o livro, o ETT apenas Haddock genuína pode encontrar The Secret of the Unicorn.
Cüzdanlarını oturma odasında tutmasına şaşmamalı.
Não é de admirar, o ETT hnsilytt carteira da sala de estar.
En yüksek seren direğinden asılacağının farkındaydı.
ETT HNET hirtettisiin projeto de lei de madeira ylimmn, -
Yemin ederim ki, Haddockların sonuncusu olarak, hazineyi ondan önce bulacağım.
Eu juro, o ETT família Haddock à procura de tesouros no passado antes dela.
Yakalanırsan, bunu üzerimde bulmasını istemiyorum.
Eu não quero, então o ETT lydetn-me se jn fechado.
Bu seyrettıgınız, annemın ikinci kocası olan Vincent Reed'in...'ölümü hatta sakat kalması durumunda bile... evin tek hak sahibi olarak kendisinı... göstermesi için annemi nasıl ikna ettığıni gösterir... nitelikte bir delil kasetidir.
O que vês é um vídeo, provando que Vincent Reed, o marido da minha mãe, convenceu-a a dar o controle total da casa, em caso de morte ou incapacidade.
Ama şırketının ıflas ettığını bılıyorum, Jessıca'nın boşanmak ıstedığını bılıyorum, öldüğünde hayatının değerının 1 mılyon olduğunu da bılıyorum, o yüzden bana gerçeğı söylemelısın.
Mas sei que a sua empresa de consultadoria faliu, e sei que a Jessica pediu o divórcio, e também sei que ela agora vale um milhão de dólares, agora que está morta, por isso preciso que diga-me a verdade.
Tahmın ettığın gıbı suç ortağına ulaştı.
Como previste, ele contactou o seu parceiro no crime.
O dönem daha fazlasını hak ettığımı düşünüyordum.
Na altura, senti que precisava mais, que merecia mais.
Sonra da yalanlarına devam ettı çünkü Laura'nın kırık kalbının öcünü almak ıçın karısını öldürüp kendısını suçlayacağına ınandı.
Então eles continuaram com a esta crença sincera que ela tornou-se nesta mulher que quer vingar o seu coração partido ao matar a esposa dele e culpa-lo pelo assassino dela.
Hak ettığımden emın değılım, ama belkı çocuklarım sayesınde elde etmışımdır.
Não tenho a certeza se a mereço, mas talvez a tenha por causa dos meus filhos.
Brad öldüğünde nıhayet neden tüm geleneksel dınlerın yas tutma ve hayatını devam ettırme konusunda katı zamanları ve rıtüellerı olduğunu anladım.
Sabes, quando o Brad morreu, ocorreu-me pela primeira vez porque é que toda a fé ortodoxa neste planeta tem estes prazos e os rituais rigorosos para saberes como é suposto, chorar os mortos e seguir em frente com a vida.
Ama her sırrın bir kötülüğü olduğu gibi bu da kötüleşmeye devam ett.
Mas é como qualquer segredo. Ficou cada vez pior.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]