Evladım traducir portugués
2,035 traducción paralela
Ondan sonra hatırladığım ayının güzel evladımızı tuttuğuydu.
E quando dou por isso, ele está a segurar o nosso lindo filho.
Sonrasında cam tamamen açıldı ve Little Richard bana "Çok yaşa evladım!" dedi.
Então a janela baixa completamente : "Deus te abençoe meu menino!"
- Evladım benim.
- Minha filha...
Evladım benim.
Minha filha.
Seni bize tanrı gönderdi, evladım.
O próprio Deus trouxe-te, filho.
Seni yalancı köle! Sopadan anlarsın sen, iyilikten değil! Evladımın namusunu kirletmeye yeltendiğin güne kadar sana insanca davrandım, kendi mağaramda barındırdım.
Escravo mentiroso a que só pan - cada te comove, nunca bom trato, tratei-me como gente, alojei-te sob o meu tecto, até que procuraste violar a honra da minha filha.
Ah evladım benim, Napoli ve Milano veliahdı hangi acayip balığa yem oldun kim bilir? Efendim, belki de yaşıyordur.
Ó herdeiro meu de Nápoles e de Milão, que estranho peixe terá de ti feito seu repasto?
Şu suratı evladım olsa sevmem.
Nem mesmo uma mãe poderia amar essa cara.
Birlikte dua etmemiz lazım evladım.
Achei que devíamos rezar juntos.
Sen hastasın evladım.
Estás doente, rapaz.
Nasılsın, evladım?
Como estás, meu rapaz?
En güvenli yer burası evladım.
Sim, filho, é o mais seguro.
Kızım! Çocuğu tuvalete götür. Sonra da ona sıcak çikolata hazırla, olur mu evladım?
Menina, acompanha-o à casa de banho e depois prepara-lhe um bom chocolate.
Ama bunların hepsi geride kaldı, değil mi evladım?
Mas agora já é passado, certo?
İçinden geçenleri söyle evladım.
Diz o que pensas, filho.
Benim de evladım.
E é meu filho.
Tek evladım.
Meu único filho.
Bir evladımı daha kaybetmenin acısına dayanamam.
Não suportaria perder outro filho.
Ben çoktan ölmesi gereken, işe yaramaz kız evladım.
Eu sou a filha inútil que já deveria estar morta.
Evladım, sana Erica'nın nerede olduğunu sorsaydım bana hemen söylerdin değil mi?
Filho, se eu perguntasse onde estava a Erica, tu me dirás, não?
Sana yiyecek bir şeyler getirdim, evladım.
- Trouxe-te um pouco de comida, meu filho.
Maalesef, evladım.
Não, meu filho...
- Bu dünya adaletsiz değil, evladım.
O mundo não é injusto, minha filha.
İçim kan ağlıyor, evladım.
Fazes-me sangrar, filho.
Ekselanslarına, Compton'ı vermediğim taktirde evladımı öldürecek.
Ou entrego o Compton ao Mestre, ou ele mata a minha descendência.
Çok naziksin evladım... ama ben 30'larda doğdum.
É muito elogioso, meu jovem... mas eu nasci em 1930.
Ben sadece Büyükelçi ile biraz konuşmak istiyordum, evladım.
Só queria dar uma palavra ao embaixador, meu filho.
Sen şanslıydın, evladım.
Tiveste sorte, rapaz.
Bak evladım, bunlar sadece levha değil.
- Sabes, Léo não são placas de indicação.
Evladımızı al yeter.
Trata só de ir buscar o nosso miúdo.
İki evladımız sekiz torunumuz, on bir torunumuzun torunu Oprah'ın kullandığı bir uçaktalar ve uçak en sevdiğin tablolarla dolu sanat müzesine çarpmak üzere.
Os nossos dois filhos, oito netos, mais 11 bisnetos estão num avião pilotado pela Oprah, prestes a despenhar-se num museu de arte com os teus quadros favoritos. A única forma...
Bir adam tav olmaya başladığı anda annecik bunu anlar, evladım.
Mas acho que a mamã sabe quando um tipo curte dela.
Gel, gel evladım.
Vamos lá, filho.
Söyle evladım derdini.
Conta-me o que te inquieta.
Senin içine cin girmiş evladım.
Tem um djinn dentro de si.
- Bunu al iç evladım.
Beba isto.
Tam bir fıçı, evladım.
Uma barrica cheia.
Ben suçlu bir kız evladıyım.
Sou uma filha com sentimentos de culpa.
Kardeşim tam bir hanım evladıdır.
O meu irmão, é um grande filho da mamã.
Taşaklı Carly mi yoksa hanım evladı Carly mi?
Carly de Arrebentar ou de Desistir?
Evlat, kadınla dolu bu evde Phoenix gibi bir kız ismiyle hanım evladı gibi büyüyebilirsin.
Kiddo, esta casa está cheia de mulheres, e com um nome de rapariga como Fénix, podes tornar-te num maricas.
Ey, Yüce Yaradan, bize kurtarıcımızı, Sakaar'ın biricik evladını gönder.
Ó mais Divino Criador, entrega-nos o nosso salvador, o Sakaarson.
Yüce Yaradan, bize Sakaar'ın evladını göndererek dualarımızı kabul etti zaten.
Sacrilégio! O Criador Divino ouviu as nossas preces entregando-nos o Sakaarson.
Sakaar'ın gerçek evladı geldiğinde, ki öyle biri gelirse, ancak o zaman bu müjdeli haberi kutlarım.
Quando o verdadeiro Sakaarson vier, se é que alguma vez vier, só então é que anunciarei a sua chegada.
Bu hanım evladını da oyuna sokalım, bakalım.
Estamos a tentar um lugar temporário nesta praia.
Seninle konuşmuyorum hanım evladı!
Não estou a falar contigo, escuteiro!
Sen ve arkadaşın Larry'nin düşündüğü gibi hanım evladı olacaksam, Benim için sorun yok.
E se isso faz de mim o escuteiro que tu e o teu amigo Larry acham que eu sou, problema teu, amigo!
Tam bir hanım evladısın ve dekoratör kullanmışsın.
Saiste ás pressas e usaste decorador.
Hanım evladı.
Cromo.
Sen bir hanım evladısın.
É um maricas.
Evet, sana seni sevdiğimi söylemem, beni bir 19. yüzyıl hanım evladı yapıyor. Hey, Maya.
Maya, tu e o Trang saíram durante o teste.