Eşten traducir portugués
55 traducción paralela
Bir erkek karısından, bir eşten daha fazlasını olmasını ister, Kathy.
O homem quer que a sua mulher seja mais que companheira.
Sadece bir eşten fazlasına parası yetenler.
Só os que podem dar-se a esse luxo.
Üstün büyü bilgisi ve yıldırımla ölmem vesilesiyle de bunaltıcı bir eşten kurtuldum.
Conhecimento mágico superior... e através da minha morte por relâmpagos... liberdade de mulheres despóticas.
Efendim, bu oğlan bir eşten daha fazlasıdır.
Sr., este garoto é mais do que uma esposa.
Bir kadınla bu kadar uzun süre birlikte yaşadıysan senin için eşten daha fazlası olduysa sana sanki ikinci bir sağ kolunmuş gibi geliyor.
Quando vivemos tanto tempo com uma mulher e ela se torna até mais do que uma esposa... É como ter mais um braço direito.
Kimse bana eşten bahsetmemişti.
Ninguém disse que ele tinha uma mulher.
Bu şekilde bir eşten kurtulmak...
Descartar um companheiro assim...
Hasta eşten daha iyi bir hikâye bulman gerektiğini biliyordum.
Sei que precisava de melhor artigo de fundo do que uma esposa doente.
At eşten doğan şeylerdi onunkiler.
Lealdade e devoção, coisas nascidas do fogo e do abrigo.
Biraz da zavallı Henry'yi arayışa sokan, bu genç ve güzel eşten bahsedelim.
Falemos da encantadora esposa que deixa o Henry trémulo no corredor.
Filip, hem kıskanç bir eşten hem de Kastilya kraliçesinden kurtulmak ister.
Felipe quer se livrar da esposa ciumenta. E livrar-se também de uma esposa que é rainha de Castela.
- Ne yapmıştı? İlk evliliğinde gerçekte aradığın bir eşten çok bir anne figürüydü.
Quer passar três anos na cadeia por exercer Medicina sem licença?
Büyük oranda boş olan deniz dibinde bir eş bulmak sorun olabilir bu yüzden bazı deniz kestaneleri potansiyel bir eşten fazla uzakta olmadıklarından emin olmak için küme halinde bir arada dururlar.
Encontrar um parceiro neste fundo do mar vazio pode ser um problema. Por isso, alguns ouriços mantém-se juntos em grupos para nunca estarem longe demais de um parceiro potencial.
Seni düşündüğümde, çay kaşığında bir sperm heteroseksüel bir eşten daha pratik.
É mais útil que um marido hetero. Que disparate.
Belki kocanızın sizi bir eşten daha çok bir paspas gibi gördüğünü hissediyorsunuzdur.
Sente que o seu marido a vê como um tapete e não como companheira.
Hem de sadece tek bir eşten. Tek bir doğumdan.
Aqueles eram apenas de uma noiva, de um único parto.
Böylece Madeline Vegas'a uçuyor... kocasını zehirliyor, Boston'da parasını geri çalıyor... çabucak Vegas'a gelip... Ronnie'yi bitirmek için bir hurdalığa çağırır... çünkü Ronnie'nin iki eşten de haberi vardır.
Então a Madeline voa para Vegas... envenena o seu marido, rouba-lhe o dinheiro e volta para Boston... volta prontamente para Vegas e manda... o Ronnie para a lixeira para poder acabar com ele... porque o Ronnie sabe das duas mulheres.
Kıskanç eşten şüphelenmek için dâhi olmaya gerek yok.
Não é preciso um génio para ver a esposa ciumenta.
Bir eşten çok anne istiyor olabilir.
Ele deve querer mais uma mãe do que uma mulher.
Eşten yana sıkıntı yok. Ama bu dişi, seçimini çoktan yapmış.
Não há falta de pretendentes, mas esta fêmea já fez a sua escolha.
Beş yaramaz çocuktan ve hasta bir eşten daha eğlencelisin.
Melhor que cinco miúdos barulhentos e um marido inválido mal-humorado.
Doğal afetleri sevdiğimden falan değil ama kızgın topluluğu yatıştıran bir eşten daha seksisi yok.
Não é que eu aprecie desastres naturais, mas não há nada mais sexy que o marido a acalmar uma multidão.
Kâbus bir eşten kurtulmak için listeme yumulmuştum, ama Karma işkence çekmem için kâbus eski karımı göndermişti.
Eu estava a fazer a lista para fugir do pesadelo da minha mulher, só para o Karma me fazer ficar com o pesadelo da minha ex-mulher.
- Sırlarını paylaşamadığın bir eşten ziyade, bir metrese ihtiyacın vardır belki de.
- Talvez precises de uma prostituta mais do que de uma mulher para lhe confiares os segredos.
Geçmişinde geçici bilinç kayıpları ve çekingenlik var. Baskın bir erkek tarafından uzun süre taciz edilmiş ve bu taciz eşten ergenlik öncesi çocuğa yönelmiş.
Tem um passado de amnésias, comportamento reclusivo, abuso repetitivo e prolongado de um homem dominante que o transferiu da esposa para o filho pré-pubescente.
Mike O'Donnell'dan mektup getirdim. Bu davadaki eşten!
Eu tenho uma carta do Mike O'Donnelll, o marido, no caso!
Yedi farklı eşten, dokuz çocuğunuz var, doğru mudur?
Tem 9 filhos de pais diferentes, não é assim?
Bir arkadaştan bir sevgiliden hatta bir eşten bile.
Mais que uma amiga. Mais que uma amante. Até mais que uma esposa.
Kocasının, bir eşten fazlası olduğunu bilmesini istiyordu.
Queria que o seu marido soubesse que ela era mais do que uma esposa.
Dört eşten biri.
Uma de quatro mulheres.
Beş eşten biri miydin?
És uma das 5 esposas?
Üç farklı eşten beş tane çocuğum var. Bu kadarı yeter herhalde.
Tenho cinco filhos com três mulheres diferentes.
Bir eşten ziyade anne olmaktan bıktım.
Estou farta de ser mais mãe do que esposa.
Orada dur bakalım. Eşten çok annelik falan yaptığın yok.
Não és mais mãe do que esposa.
Yani onca yıl ona eşten ziyade bir anne gözüyle mi bakıyordum?
E que todos estes anos eu sempre a tratei mais como mãe do que esposa?
Kızgın bir eşten isimsiz bir ihbar aldık.
Recebemos uma queixa anónima de uma esposa furiosa.
Bir eşten, bir yazardan ve bir dekoratörden fazlası olmak istediğimi fark ettim.
E percebi que quero ser mais do que apenas uma esposa, e uma autora, e uma designer de interiores.
Hatta şeyden aşağı kalır yanı yok diyebiliriz bir eşten ya da küçük bir çocuktan.
Não menos do que, digamos... uma esposa ou uma criança pequena.
Parktan ve eşten uzak dur.
Agora fique longe do parque e da mulher.
Her zaman eşten şüphelenmelisin.
Sim, sempre tens que suspeitar da esposa.
Ve kimse gerçekleri kızmış bir eşten daha iyi anlatamaz.
E ninguém diz a verdade como uma mulher lixada.
Ona saygı duyan bir eşten bahsediyorum.
Um homem que a respeite.
- Eşten mi korkuyorsun?
Tens receio da esposa?
Seni eşten soğutmadan dolayı dava edebilirim.
Podia processar-te por alienação de afeto.
O benim için bir eşten daha fazlası.
Ela é mais do que minha mulher.
- Eşten şüphelenen hep sensindir.
Tu suspeitas sempre do cônjuge.
Bir esten çok küçük bir çocuğun yorgun başını yaslayacağı yumuşak, sıcak bir kucak.
De certeza que querem casar-se? Sim, senhor. Já temos bilhetes reservados para Honolulu.
karı-koca olan... iki insandan, sekiz yılı beraberce... paylaşan iki insandan, en özel anlarında... kocasının en büyük kreasyonlarına ilham veren... eşten bahsediyordum.
esta manhã. Sobre duas pessoas que eram marido e mulher. Duas pessoas que partilharam 8 anos juntos.
Aşk denilen şey dünyada yaptığın ve de yapacağın her türlü rezilliğin aklına gelebilecek ve senin bu özel kadın hariç yeryüzündeki herk esten utanmanı sağlayacak şeydir.
O amor é quando todas as porcarias que já fizemos na nossa vida e todas as porcarias que provavelmente faremos na vida, e tudo o que possamos pensar que nos pode envergonhar terrivelmente qualquer dia da semana, aos olhos de qualquer outra pessoa no universo, excepto aos olhos de uma determinada mulher especial.
- Beş eşten biri miydin?
É uma das 5 esposas?
Boksun acımasızlığını herk esten daha iyi biliyor.
Conhece a crueldade do pugilismo melhor que ninguém.