Eşti traducir portugués
151 traducción paralela
Aradığım her şey olan bir eşti.
Tinha uma mulher que era tudo aquilo que eu tinha desejado.
Cindy Joe son on yılda sadık ve sevecen bir eşti.
Só que... a Cindy Jo tem sido uma esposa leal e dedicada nos últimos dez anos.
O da ilk eşti.
Ela também é uma primeira esposa...
Charlotte için mükemmel eşti.
O par perfeito para a Charlotte.
Charlotte York harika bir eşti.
" A Charlotte York foi uma esposa maravilhosa.
Geçen yaz ölmeden önce yaşlı kafasına esti ve servetinin yarısını, bir milyon sterlini Londra Üniversitesi'ne entomoloji araştırmaları için bıraktı.
Quando meteu na cabeca excêntrica que morreria na Primavera deixou metade da fortuna dele de quase um milhão de libras à Universidade de Londres para investigação entomológica.
Bana doğru gelirken nereden esti de kenara çekildim hala aklım almıyor.
Ainda não sei que instinto me fez desviar quando ele veio direito a mim.
Her sene böyle esti.
A soprar assim, ano após ano.
- Sanırım, sadece aklına esti.
- Foi um capricho, suponho.
Kafama esti, gidip şunun göğsünü, göbeğini şişireyim dedim.
Apetece-me encher-te de tiros.
sadece biraz esti gürledi.
Ela só perdeu o controlo por um momento.
Bir tek günde, benim evcil hayvanım gözü onun safkanına ve benim aile ağacıma ilişti.
Em apenas um dia, o meu animal de esti - mação teve um vislumbre do seu pedigree e da minha árvore genealógica.
# Güneş doğdu, rüzgar esti #
O sol brilhou e o vento soprou
Daha sonra hepimizi sarsan güçlü bir rüzgâr esti.
Então teve um tremendo vento que praticamente | nos tirou de nosso curso.
" Aklına nereden esti?
" O que a terá possuído?
Öylesine aklıma esti işte.
Um impulso passageiro.
Bir anda aklınıza esti ve o şekilde mi işe koyuldunuz?
Ou foi veneta que lhe deu?
Yaz aşkı, fırtına gibi esti
Amor de Verão Foi tão rápido
Hangi rüzgâr esti de geldin?
- Pensei que estavas morto.
Bir tahta parçası ısırmamı söyledi, ortalıkta çelik kasırgası esti, bir dakika içinde, üç adam yere serildi ve yepyeni harika bir takma dişim oldu.
Ele perguntou-me o preço de um prato, houve espadas pelo ar, num minuto estavam três homens mortos, e eu tinha um lindo par de dentaduras novas.
- Kafama esti sadece.
Eu meio que caí nisso.
Aklınıza esti ha?
Foi vossa própria vontade?
- Nereden esti aklına? - Bilmem.
- Que te passou pela cabeça?
Neyse, anladığımız kadarıyla o amcık orospu, bizim bazı işler çevirdiğimiz konusunda kıllandı ve senin kovboy da, oraya gelip bir kasırga gibi esti... Ve herkesin öldüğüne emin olana dek durmadı.
Bom, aparentemente... aquela puta nojenta descobriu que estávamos a negociar... porque o seu filho, o herói e a arma dele, entrou no quarto a disparar... e não parou, até estar certo de que toda a gente estava morta.
Uçurtma uçuruyorduk, sert bir rüzgar esti ve kafana çarptı. Ama zaten biliyorsun...
Estávamos com o papagaio, apareceu vento e acertou-lhe em cheio na carola.
Nereden esti bu?
Porquê?
Her neyse, bu modanın geçmesiyle, diplomatik ilişkilerde soğuk rüzgarlar esti.
Enfim, a paixão pela Austrália acabou e o ambiente diplomático ficou frio como gelo.
Nerden esti?
O que é isto?
Sekizinci rountta ise, fırtına gibi esti!
E depois no oitavo'round', entra ele!
Güneyden esti mi, şahini atmacadan ayırt etmesini bilirim.
Com o vento sul, sei diferenciar o galo-da-serra da serra.
Hafif bir rüzgar esti.
Uma rajadazita.
Eee... nereden esti bu sürpriz?
Entao? Por que a surpresa?
- Nereden esti?
Mas porquê?
Esti kai kalowee.
"Esti kai kalowee."
Esti kalowee kai.
" Esti kalowee kai.
Esti kalowee kai. "
Esti kalowee kai. "
Kanada'dan gelen Gri Baykuş isimli bir mücadeleci kızıIderili... bu ülkede fırtına gibi esti.
Um pele-vermelha do Canadá, chamado Grey Owl, tomou o nosso país de assalto.
Rüzgarlar boşuna esti. İntikam için denizlerden, hastalıklı sisler getirdi. Yere inen rüzgar nehirleri, öyle bir kabarttı ki sular, karayı yuttu.
Por isso, os ventos, assobiando ao caso, aspiraram névoas contagiosas do mar, como que em represália, as quais, caindo em terra, fizeram cair tanta chuva nos rios que estes inundaram continentes.
Dansımız fırtına gibi esti.
Dançámos que nos fartámos.
Nereden esti?
E porque é que o vais comprar?
Rüzgarlar farklı yönde esti
Ventos noutra direção.
Nereden esti?
Porquê?
Zafer ve onur arayışı içinde memleketinden uzaklara esti!
Impelido para longe de casa em busca de glória e honra!
Esti öyle
É o Diabo.
Çok komik. Nereden aklına esti acaba?
- O que inspirou aquela mulher?
Nereden esti bu ev hanımlığı?
Conta-me, por que queres ser doméstica de repente?
Peki sabahın köründe koca mobilyaların yerini değiştirmek nereden aklına esti. - Uyanmıştım.
Então, há alguma razão para, de repente, sentires a necessidade... de mudar a disposição de mobília grande logo de manhã?
- Rüzgar çalışır durumdaki geçitten esti.
Estamos a falar de um vento que saía de um portal activo.
Sonra bir rüzgar esti ve o düştü.
E então ela caiu.
Birden bire aklına sabahları erken kalkıp çalışmak esti!
Só porque de repente meteste na cabeça... levantares-te cedo e ires para o trabalho...
Hayır, öyle söylemedi ama bugün beni öyle derken yakaladı ve bu odada buz gibi bir rüzgâr esti.
Não, não disse. Mas apanhou-me a dizê-lo, hoje, e soprou um vento gélido nesta sala. Apanhou-te, como?