Filip traducir portugués
68 traducción paralela
Moskova ve bütün Rusya'nın metropoliti, Filip :
O metropolita Filipe :
Ben bir Koliçev değilim, yalnızca mütevazı keşiş Filip'im. Ben Tanrı'nın emirlerini taşıyorum, çar olmanın niteliklerini değil.
Eu não sou Kolychev, mas o humilde monge Filipe, e não tenho nada a ver com os teus assuntos.
Filip'in tek bir düşüncesi var. Bunun farkında değil misin?
Mas Filipe só procura uma coisa :
Eğer benim egemenliğimi sorgularsan, gazabıma uğrarsın! Sus, Filip...
Cala-te, Filipe!
Sus, Filip!
Cala-te, Filipe!
Filip, eski günlerde olduğu gibi boyarlar tarafından yargılansaydı, onun zarar görmesine engel olabilirdik.
Se ele fosse entregue a um tribunal dos boiardos, não lhe aconteceria nada de mau.
Filip'i kurtarmalıyız.
Deveríamos salvar Filipe!
Bu, Filip'i kimin yargılayacağına bağlı.
Ele decidirá quem irá julgar Filipe no tribunal.
Şehit bir Filip, davamıza daha çok hizmet eder.
Um Filipe mártir serve melhor a nossa causa.
Habeş adama, diyakozun Filip'e eliyle iman ve şan ihsan ettin ki o arabasında oturmuş kutsal kitabı okuyordu.
E assim como concedeste aos Etíopes fé e graça através do nosso diácono Filipe, sentado na sua quadriga a ler as Sagradas Escrituras, mostra o caminho da salvação aos teus servos, para que, com a tua graça e sempre dispostos a fazerem boas acções,
Katolik kralların kızı, Habsburglar'dan Filip'in karısı... İmparator 5. Karl'ın annesi.
Filha de Reis Católicos, esposa de Felipe de Habsburg, mãe do Imperador Carlos V, rainha por direito legítimo dos reinos de Castela e Aragão.
Çünkü nasıl olursa olsun, beni Filip'e götürecek.
Seja o que for, levar-me-á junto de Felipe.
Senin görevin de Habsburg'lu Filip'e Burgonya'ya ve Flandres'e bağlılık.
Meu dever é seu pai e a Castela, como o teu dever será com Felipe de Habsburg, a Borgonha e a Flandres.
Filip'le evliliğinin siyasal olduğu doğru.
Certamente que seu casamento com Felipe é por razões políticas e não o queria.
Filip'i sevdiğimi nasıl bileceğim?
E como saberei se estou apaixonada por Felipe?
Pembeden efendim Filip nefret eder.
- Eu odeio rosa. É o Sr. Felipe que odeia rosa.
Juana ve Filip, Kastilya hükümdarları ilan edilmek üzere İspanya'ya gitti.
Juana e Felipe viajaram à Espanha. para serem coroados os novos reis de Castela.
Filip, hem kıskanç bir eşten hem de Kastilya kraliçesinden kurtulmak ister.
Felipe quer se livrar da esposa ciumenta. E livrar-se também de uma esposa que é rainha de Castela.
Filip'i bir Kastilyalıymış gibi sevmenizi istiyorum.
Quero que ame Felipe como se também fosse castelhano.
Filip'i deneyeceğim.
Vou colocar Felipe à prova.
Sırf o benim yanımda diye Filip de burada.
E por estar perto de mim, estará perto de Felipe também.
Başta siz, Flaman asiller Kastilya tahtını hırsla Filip'e vermek istiyor.
A ambição de nobres flamengos conduzida por vós, que querem dar a Felipe o trono Castelhano.
Filip'in öfkesinden korkmayanlar benimle kraliçenin huzuruna çıksın.
Aqueles que não temem a raiva de Felipe Acompanhem-me e pediremos uma audiência a rainha.
Yalnızca bana ait olan tacı Avusturyalı Filip'e vermek gibi.
Se trata de atribuir propriedade a Dom Felipe da Áustria?
Size gelince Filip. Sizi teselli edecek ne söyleyebilirim ki?
E a vossa, Felipe, o posso dizer para consolá-lo de vossa pena?
Ne yaparsın Filip?
O que quereis, Felipe?
Filip ile beraber ölmemi iste.
Pergunto se posso ir junto dele.
Filip Granada'da gömülmek istiyordu. Kraliçe, arzusunu yerine getirmek için Kastilya'nın ovalarına doğru yola çıktı
Felipe queria ser enterrado em Granada, e para cumprir seu desejo a rainha se pois a caminho através dos campos de Castela.
Torquemada'ya vardıklarında durdular. Ve Juana bir kız daha doğurdu. Filip'e olan tutkusunun son meyvesi.
Em Torquemada, foi preciso interromper para que Juana desse a luz a uma menina, fruto póstumo de tua paixão por Felipe.
Filip'in cenazesi yakında bir manastırda toprağa verildi. Juana'nın onu arada bir ziyaret etmesine izin verildi.
O corpo de Felipe foi enterrado num mosteiro próximo, e permitiram que Juana o visitasse de vez em quando.
Filip erkek kardeşimdir.
O Philippe era o meu irmão mais velho.
Thomas İncili, Filip İncili, Mecdelli Meryem İncili bunlar yaklaşık 2000 yıl önce gömülmüş. Bu kitapların gizli ve dine aykırı olduğunu düşünen bir piskopos keşişlere onlardan kurtulmalarını söylemiş.
O Evangelho de Tomás, o Evangelho de Felipe, o Evangelho de Maria Madalena, estes foram aparentemente enterrados à quase dois mil anos, quando um bispo, que pensava tratar-se de escritos secretos e heréticos, disse aos monges para se livrarem deles,
Meryem İncili, Filip İncili ve Thomas İncili dahil gizli kitaplara baktığınızda, Yeni Ahit'te Mecdelli Meryem yalnızca kadınlardan biri olarak gösterilmiştir.
Está claro que quando se olha para estes evangelhos secretos, incluindo o Evangelho de Maria e o Evangelho de Filipe e o Evangelho de Tomás, o de Maria Madalena que aparece nos evangelhos do Novo Testamento apenas como uma das mulheres, ela não é um discípulo,
- Nice yıllara Filip.
- Feliz aniversário.
Filip.
Filip.
Evet, Filip, ayakçımsın.
És sim, Filip.
Filip Telford'la yaptığın hile yüzünden.
Por causa da falcatrua que fez com o Filip Telford.
Filip'i öldüremezsin.
Ninguém consegue matar o Filip.
- Onu ispiyonladın mı, Filip?
- Denunciaste-o, Filip?
Kerrianne'la ilgilenecekler. Filip.
- Eles protegem a Kerrianne.
Geçmişimizi geride bırakabildiğimize sevindim, Filip.
Ainda bem que ultrapassámos o passado, Filip.
Teşekkürler, Filip.
Obrigada, Filip.
- Filip.
- Filip!
- Dr. Filip.
- Dra. Filip.
İkinizi mesela Filip'le karşılaştırırsan...
Se vos compararmos, por exemplo, com o Filip...
Filip asla kaçıp gitmezdi ailesini öyle terk etmezdi.
O Filip nunca teria fugido e abandonado a família assim. Nunca!
21 yaşında, hâlâ ailesiyle yaşayan, çocuğu olmayan Filip ailesini korur ama ben korumaz mıydım?
Estás a dizer que o Filip, de 21 anos, que ainda vive com os pais e que não tem filhos defenderia a sua família, mas eu não?
Filip tutuklandı!
Prenderam Filipe!
Filip nerede?
Onde está Felipe?
Filip bile gerçeği bilmiyor.
Nada mais.
Konuşma Filip.
- Não fale, Felipe.