English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ F ] / Finn

Finn traducir portugués

2,340 traducción paralela
Finn bize ilk ipucunu verdi.
O Finn deu-nos a primeira pista.
Elijah, Kol, Finn... ve ben.
Elijah, Kol, Finn... e eu.
En azından Finn'den daha adildim, biliyorsun.
Sabes, pelo menos acabei melhor que o Finn.
Hayır, Finn bir ahmaktı.
Não, o Finn era um idiota.
Selam Finn, hâlâ hastanedeysen umarım karantinadasındır çünkü burada olmak istemezsin.
Finn, se estiveres no hospital, espero que estejas de quarentena, porque não vais querer vir aqui.
Sanırım onları korkuttun Finn.
Acho que os assustaste, Finn.
Finn, yine kanıtın peşinden gidiyorsun.
Finn, estás a colocar-te à frente da evidência de novo.
O zaman bir ceset vardı şimdi sekiz tane var, Finn.
E isso foi com um corpo, agora temos oito, Finn.
Birinin parmağından söz açılmışken Finn, yasal olmayan yollarla, Seattle'da bir davada bir kanıt ele geçirmiş.
- Por fala em dar o dedo a alguém, a Finn comprometeu um caso por obter provas de ADN ilegalmente.
Finn, şüphelinin örneklerini kendine almış.
A Finn foi atrás de amostras do suspeito.
Greg.
- Greg. Viste a Finn?
Merhaba. Ben Finn, mesaj bırakın.
Olá, é a Finn, deixe uma mensagem.
Yapma be Finn.
Como é, Finn.
Finn onun kişisel asistanı olduğumu falan düşünüyor.
A Finn tem a impressão de que sou o seu assistente pessoal.
Garson giderken koridorda Finn'in yanından geçmiş ve biz de Finn'i otelin güvenlik kameralarında saat 9 : 47'de asansörle aşağı inerken görüntüledik.
O empregado passou pela Finn no corredor quando estava a sair, e vimos nas câmaras do hotel que ela voltou para o elevador às 21h47.
Tanıştığımıza memnun oldum. "Huckleberry Finn" in Huck'ı.
Prazer em conhecer-te,'Huckleberry Finn'.
Finn!
Finn!
Alison Finn hakkında.
É sobre a Alison Finn.
Başka bir Alison Finn olayına izin vermeyip bununla savaşacağım.
Não vou deixar que aconteça outra Alison Finn, por isso, desta vez vou lutar!
Alison Finn'le alakalı bazı sorularım olacaktı.
Tenho umas perguntas sobre a Alison Finn.
Alison Finn yüzünden mi?
Foi por causa da Alison Finn?
Hey Finn, bilek güreşine var mısın?
Olá, Finn, vai um braço-de-ferro?
Teşekkür ederim, Finn.
Obrigada, Finn.
Resimlere bak, Finn.
Vê as fotografias, Finn.
Rüşte ermemiş, muzır taciri, öğretmen olmayan Finn Hudson da buradaymış.
Olha, olha, se não é o menor, fornecedor de referências sexuais, e não professor, o Finn Hudson.
Bir yıl önce, ekose etekler giyip, "Finn benden hoşlanıyor mu?" derdin.
Há um ano só usavas saias aos quadrados e dizias : "Achas que o Finn gosta de mim?"
Finn... o konuya gelince.
Finn, acerca disso...
Finn, dediğimi anlamıyorsun.
Finn, não estás a escutar-me.
Yabana atılmayacak bir hasımsın, Finn Hudson ve seni şişe geçirip yavaş, yavaş ateşte kızartmak bir o kadar lezzetli olacak.
És um adversário digno, Finn Hudson, e isso tornará tudo muito mais delicioso quando te tiver lentamente a assar em cuspo.
Finn Hudson Glee'nin idaresini üstlendi.
O Finn Hudson lidera agora o clube Glee.
Finn, neler oluyor?
Finn, o que se passa?
Buna harcayacak vaktim yok, Finn.
Não tenho tempo para isto, Finn.
Tamam. Hadi, Finn.
Anda, Finn.
Bay Finn Hudson.
Sr. Finn Hudson.
Geleneklere aykırı olsa bile, ben ve Emma için değeri çok büyük olur sağdıç konuşması yapmak yerine, Finn, bizim için bir şarkı söyle.
E apesar de isto ir contra a tradição, seria muito importante para mim e para a Emma se, em vez de fazeres o teu discurso de padrinho, Finn, cantares para nós.
- Finn'i gördün mü?
Viste o Finn?
- Finn iyi.
O Finn está óptimo.
- Sana ne oldu, Finn? Her şey.
- O que se passa contigo, Finn?
Finn de Emma'yı öptü sonra Emma çılgına döndü ve Will'i mihrapta terk etti.
O Finn também beijou a Emma, e depois ela passou-se e deixou o Will no altar.
Finn insanları öylece bir şey yapmaya zorlayamazsın.
Finn, não podes forçar alguém a fazer alguma coisa.
Finn, izin ver sana biraz Hollywood mantığı aşılayım.
Finn, deixa-me dar-te alguma lógica de Hollywood, se me permites.
Finn, seninle bir saniye koridorda konuşabilir miyim? - Evet.
Finn, posso falar contigo no corredor, um segundo?
Bay Shue, Finn, bu oturumu kabul ettiğiniz için teşekkürler.
Sr. Shue, Finn, obrigado por concordarem em virem aqui.
Finn, Bayan Pillsbury'yi öptüğünü itiraf ettiğinden beri aranızın biraz gergin olduğunu fark ettik.
Todos reparámos na tensão entre vocês, desde que o Finn admitiu ter beijado a Senhora Pillsbury.
Um, ben iki şeker istemiştim, Finn.
Eu pedi duas doses de café, Finn.
Finn'in aklını kaçırıyor gibi davranmasına şaşırmamak lazım.
Não é surpreendente que o Finn tenha andado a agir como se estivesse louco.
Seni Glee kulübünün başında bıraktım, Finn...
Eu pus-te a tomar conta do clube Glee, Finn.
- Finn'i gördün mü?
- Sim.
Finn onun sarhoş olduğunu söylemişti.
A Finn disse que ele estava pedrado.
Üzgünüm, Finn Hudson.
Desculpa, Finn Hudson.
Bu çocuklardan çok büyükmüşsün gibi davranma, Finn.
Não ajas como se estivesses acima destes miúdos, Finn.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]