Fritos traducir portugués
494 traducción paralela
Bir kahve, bir sahanda yumurta.
Um café, uma ordem de ovos fritos.
Bizi yakalarlarsa, dörde bölerler.
Se nos apanham, estamos fritos.
Eğer bu sefer de onu yakalayamazsam, yandık.
Se não o apanho desta, estamos fritos.
- İyi pişsin.
- Fritos.
Akıntılı bölüme girdiğimizde motor durursa işimiz biter.
Se deixar a máquina parar nas corredeiras, estamos fritos.
Mantar kızartması, mantar haşlaması, mantar çorbası, her yerde mantar var.
cogumelos fritos, cogumelos fervido e sopa de cogumelos.
Bu serserilere diş göstermezsek başımıza iş alırız.
Temos de ser duros com estes desordeiros, ou estamos fritos.
- Evet, iyi pişsin.
- Sim, e bem fritos.
Dışarı çıkmak mantıksız.
Estaremos fritos se ficarmos aqui.
Balık çorbası, yanında kızartma.
Sopas de peixe, fritos do mar...
Antilop yağında kızartılmış.
Fritos em gordura de antílope. Adoro.
Başımız dertte. Tamam.
Estamos fritos!
Sanırım iki sahanda yumurta ve bir tost.
Acho que dois ovos fritos, tostas
İki tane rafadan yumurta istiyorum.
Gostaria de comer dois ovos fritos.
Dediğinin yarısı kadar bile akıllıysa başımız belada demektir.
Se ele for tão bom como diz, estamos fritos.
- Evet, taze yumurta var. - Dört yumurta, tavada.
- Para mim, 4 ovos fritos e guisado.
Yaşam sigortası ve televizyon olmadan yapayalnız, iki pişmiş yumurtayla yüzleşme korkusu.
É o medo em encarar dois ovos fritos, sozinho à noite... sem TV e sem um seguro de vida.
Tatlı olarak : Dörde bölünmüş portakallar şeker serpilmiş. "
Entradas : "Quatro pratos de figos secos fritos, quartos de laranja... polvilhados com açúcar."
Buyur hayatım, katı yumurtan.
Aqui, querida, ovos bem fritos.
Frank'e İngiliz usulü pişmiş yumurtalı ve Kanada usulü... domuz pastırmalı sandviç... ve büyük bir bardakta taze sıkılmış portakal suyu getir.
Traga a Frank dois ovos fritos e um Muffin inglês... Com bacon canadense... E uma jarra de sumo de laranja fresco.
- Kızarmış mısır ekmeği, baba.
- Uns fritos de milho, pai.
Kurt - meme ucu kızartması.
Mamilos de lobo fritos.
Toskana yarasası kızartması...
Morcegos fritos!
Bana dört kızartılmış tavukla bir kola getir.
Traga-me quatro frangos fritos e uma Coca-Cola.
Dört kızartılmış tavukla bir kola.
Quatro frangos fritos e uma Coca-Cola.
- Elwood! Öteki ise dört kızartılmış tavuk ve bir kola.
E o outro quer quatro frangos fritos e uma Coca-Cola.
Bak, bu benim adamım, bu da benim lokantam... ve siz ikiniz, kuru kuruya kızartılmış beyaz ekmeğinizi... dört tavuk kızartmanızı... Matt "Gitar" Murphy'nizi... alamadan şu kapıdan çıkıp gideceksiniz!
Este homem é meu, o restaurante é meu... e vocês os dois vão sair por aquela porta... sem o vosso pão branco torrado, seco... sem os vossos quatro frangos fritos... e sem o Matt "Viola" Murphy!
Julie patates kızartması sever. Kim de Fritos sever, tamam mı?
A Julie gosta das batatas fritas e a Kim gosta dos fritos, não é?
Karbonhidratlı, kızarmış ve yağlı...
Os fritos que são os gordurentos...
Bugün öğlen yine kızarmış şeyler yedim.
- Hoje voltei a comer fritos.
Kimi kırmızı et yemiyor, kimi tatlı yemiyor... Bazıları kızartmadan hoşlanmıyor.
Algumas pessoas não comem carne vermelha, outras não comem açúcar, outros não comem fritos ou com químicos.
Bir şişe şampanya ve biraz börek daha.
Mais uma garrafa de champanhe e fritos.
- İki kişilik börek mi?
- Fritos para dois?
- Tanrım, biz öldük. Öldük!
- Estamos fritos.
Patates kızartması kokuyor, Skank. Saçma ama değil mi, ha?
É os meus fritos, mas isso não faz sentido.
- ---Çeviri khronos--- - İyi Seyirler.... Kes şunu!
No 82º Natal, o meu verdadeiro amor deu-me 81 gatos fritos, 80 gatos grelhados.
Kedi yeme demedim. Sadece kızarmış, haşlanmış, pişirilmiş...
Não disse assados, disse fritos, fervidos, grelhados...
Aile bunu görürse biteriz.
Se a Família descobre, estamos fritos.
Tamam mı öleceğimiz konusunda pozitifim.
Optimista quanto a estarmos fritos.
- Peynir toplarını.
- Dos fritos de queijo.
Ben peynirleri unuttum.
Esqueci-me dos fritos de queijo.
İçinde peynir topları ve elma suyu... Defterler, ve senin sevdiğin "İIk kim" kaseti var.
É para os teus fritos de queijo, o teu sumo de maçã, os blocos, e o vídeo de Quem Está na Primeira, que tu gostas.
Jim'in bünyesi, gerçek Amerikalılar gibi Hamburger, bonbon, ve pasta tüketmeyi kaldıramadı.
O corpo do Jim não tolerou os hambúrgueres e os bombons e os bolos fritos, como os verdadeiros americanos.
Pek çok kişi yahni pişirmek yerine. Kızartma yapmayı tercih ediyor.
Há muita gente que gosta mais deles fritos do que estufados.
Bak sana şimdi şunu söyleyeyim ; bu çocuklar elektrikli sandalyede kızaracaklar, daha sonra da sen...
Estou-te a dizer, estes tipos estão fritos, e tu és a seguir.
Kablolara dikkat et yoksa kızarmış tavuğa döneriz.
Olha os fios, senão ficamos fritos!
Efendim, bugün biz mis kokulu bir mantar,.. ... yosun, yağda kızartılmış kuş yuvası, beş renk sebze ve çömlekte kaktüs göbeği var.
Senhor, hoje temos... cogumelos perfumados fios de musgo de crisântemo, ninho de pássaro... cogumelos fritos, vegetais de cinco cores... cozido de vegetais e também coração de cacto.
Şu kızarmış yeşil domateslere bak.
Vê estes tomates verdes fritos.
Çikolata, kabuklu deniz hayvanları ve kızarmış yiyecekler yok.
Nada de chocolates, marisco e fritos.
Tereyağında kızarmış buzağı beyni.
Miolos de vitela fritos em manteiga.
Alabama eyaleti tarafındayız, ama tam yerimiz neresi bilmiyorum.
TOMATES VERDES FRITOS Servidos Quentes