Full traducir portugués
453 traducción paralela
Ben 4 kez boşandım, efendim ama herşeye yeniden başlayabilirim.
Eu sou um viúvo em full-time, Senhor. Mas era capaz de recomeçar tudo...
Yüksek de olsa yansız kartın para etmeyeceğini bir gün öğreneceksin. Tabii o kadar uzun yaşarsan.
Um dia vais aprender que não vale a pena contar com um full house.
- Bir üçlüm bir de ikilim var.
- Tenho um full house.
8'li full ve ikiler.
Fullhouse. Oitos com duques.
Asları dörtlemenizi isterdim.
Mas preferia que tivesse sido "full hand".
Ne demek istiyorsunuz?
"Full Hand"? O que quer dizer?
Ful as.
Full de ases.
Full-time çalışsaydı biri zor girerdi, fakat bir hırsız elbette ki girebilirdi.
Em tempo integral não arrombaria um banco, mas um ladrão com certeza.
İki kötü dokuzluyla blöfe elindeki full'den etti.
Deixaste-o ganhar a partida com dois míseros noves.
- Ama onda full vardı.
Tinha um full house de valetes!
Full dam.
Espadas!
Full as.
Poker de ases.
İkili... üç tane.
Full! Cubra.
Jack'in elindeki kartlar neymiş biliyor musun full as, onun için full asa ne diyoruz biliyor musunuz "ölü adam eli".
As cartas do Bil eram todas ases... por isso um póquer de ases chama-se... a "mão do morto".
Full house onu yener sanırım.
Full house ganha, eu acho.
Mr. Hoyle'a dayanarak, kurallar full house'un 3'lüyü geçeceğini söyler.
De acordo com Mr. Hoyle, as regras dizem que um full house bate três iguais.
- Full kız...
Full house de damas.
Full as.
Full house de ases.
Full as.
Full House.
- Full.
- Fullen.
Ful yaptım!
Tenho um Full House!
Ful... yaptım.
Tenho... um Full House.
9 ay, full time?
Nove meses? A tempo inteiro?
Ful, valeler 8'lerden büyüktür.
Full de valetes e oitos.
Tıp fakültesine gittiğimiz zamanlar bunlardan çok yapardım. Ekstra mayonezli ve içinde her şey full.
Fiz como quando estávamos na faculdade de medicina - extra maionese.
İki full Viper filosu size buluşma noktasına kadar eşlik edecek.
Continuarão escoltados por dois esquadrões completos.
Pekala, full sensor taraması yapmak için yeterli yakınlıktayız.
Muito bem. Estamos perto o suficiente para uma varredura completa.
Aslına bakarsan, bu Tam günlük iş.
Fingir que não vê é um emprego em full-time.
Floş.
Full house.
" Chock Full O'Nuts, espresso...
" Chock Full O'Nuts, expresso,
Full kız.
Full de damas.
Mombasa renk, full'u geçer.
O "Mombassa straight" ganha de "full house".
- İşe yaramaz, bende full var.
- Não chega, casa cheia.
Kingdom spor merkezine ve ilk defa yapılacak full-contact karate müsabakasına hoşgeldiniz.
E à primeira exibição de Full Contact Karaté.
Onda ful var, sende 2 çift, savunmasız durumdasın.
Ele tem full, Tu tens dois pares. Deixa-te numa posição filosoficamente indefensável.
- Ful.
- Tenho full.
Bak, elin çok iyi.
Olha, tens um full house.
- Fazerler hazır konumunda.
- Full phasers pronto.
Bakın, Hong Kong'da birkaç gün içinde... gizli bir serbest dövüş düzenleneceğini biliyorum.
Eu sei que há um encontro secreto de full-contact em Hong Kong.
Serbest dövüş için biraz genç değil misin?
- Não és novo para o full-contact?
Her beş yılda bir, kademelerindeki en iyi dövüşçüler... serbest dövüş için karşı karşıya gelirlerdi.
De 5 em 5 anos, os melhores lutadores das suas fileiras enfrentavam-se uns aos outros em full-contact,
Unutmayın, bu serbest bir dövüştür.
Lembrem-se que é full-contact.
Dünya Ağırsiklet Serbest Dövüş Kumite Şampiyonu olarak hiç yenilgi almadan emekli oldu.
Retirou-se, sem nunca ter sido vencido, como campeão mundial de Full-Contact, pesos pesados.
Kızım hile yapabilse sınıfta kalmazdı.
Full house. Vejam e chorem. Tudo o que tenho são quatro uns.
Bu sporun yeni tutkunları için eşi bulunmaz bir karşılaşma.
Para os novos adeptos esta é uma prova de full contact...
Bu vuruş tekvandoda kural dışı.
É golpe ilegal mesmo no full contact.
Ful dam!
Full de ases.
Sadece bu yaşlı tekneyi eski parçalarıyla birlikte uçabilecek halde tutmakta full time bir iştir.
Precisamente o meu ponto de vista.
Ful!
Full house.
Serbest dövüşe bayılırım.
Adoro Full-Contact.
O tam bir tekne.
"Full boat".