Gambit traducir portugués
49 traducción paralela
Gamblit'in ne olduğunu bilmediğimi mi sanıyorsun?
Acham que não sei onde onde há um Gambit?
Adı Remy LeBeau ama Gambit olarak biliniyor.
O nome dele é Remy LeBeau, também conhecido como Gambit.
Gambit gelir gelmez, her şeyi anlattı.
Assim que Gambit chegou... - ele contou-nos tudo.
Gambit... demek oymuş...
- Gambit? Então era ele.
Gambit ha?
Gambit, não é?
Patlayıcıları etkisizleştir, Gambit!
Desarma os explosivos, Gambit.
Hapishanedeki gardiyanlar ona Gambit diyorlarmış çünkü pokerde tüm paralarını alıyormuş.
Os guardas prisionais chamavam-lhe Gambit, porque lhes sacava o dinheiro todo no póquer.
Çünkü kim olduğunu biliyorum Gambit.
Porque sei quem és, Gambit.
"Alfie", "Gambit"...
Alfie. Ladrão Roubado.
Sayın hakim, "Quenn's Gambit" yatındayken Oliver'ın denizdeki 5 yıl yok oluşundan sonraki kayıp-ölü durumunu bozmayı talep ediyoruz.
Meritíssimo, é nosso desejo anular o pedido de presunção de morte feito após o desaparecimento de Oliver a bordo do Queen's Gambit, há cinco anos.
"Kraliçe'nin hamlesi"'ni hatırlıyor musun?
Você está ciente do "Queen's Gambit",
"Kraliçe'nin hamlesi" adındaki yatı buldum, Moira.
Eu achei o "Queen's Gambit" Moira.
"Kraliçe'nin hamlesi" adlı yatına mal olan ve denizdeki kazada kayboluşunun ve ölü olarak addedilmesinin üzerinden 5 yıl geçti.
Cinco anos depois de ter desaparecido e dado como morto, derivado do acidente que afundou o "The Queen's Gambit."
"Kraliçe'nin hamlesi"'nden en son haber alınalı beş yıldan fazla oluyor.
"The Queen's Gambit" foi visto pela ultima vez há cinco anos.
Yatı enkaz halinden kurtardın.
Resgataste o Queen's Gambit.
Babamla sen yatla açılmadan birkaç ay önce annemle babam çok kavga ediyorlardı. - Ne hakkında? - Bilmiyorum.
Uns meses antes de tu e o pai irem no Gambit, a mãe e o pai discutiam muito.
Vezir Hamlesi'nde ölmeden önce bana bizi yüzüstü bıraktığını itiraf etti.
No Queen's Gambit, pouco antes de morrer, confesso que nos havia traído.
"Vezir Hamlesi" nden kalanları sakladığın depo.
O armazém onde guarda os destroços do Queen's Gambit.
Bilmiyorum. Serseri işini biliyormuş gibi görünüyor...
Não sei, o Gambit parece que sabe conhece bem...
"Vezir Hamlesi" ne Oliver'la bindiğinde şapkasını yanına aldığını nereden biliyordun?
Como é que sabias que tinha levado o boné para o Queen's Gambit com o Oliver?
Kardeşini "Queen's Gambit" e götürdüğümde sana ihanet etmiştim. Ve de babana.
Quando embarquei com a tua irmã no Queen's Gambit... trai-te e trai o teu pai.
Ayrıca Queen's Gambit'i başka bir yolculuğa çıkarmak için sabırsızlanıyorum.
Além disso, estou incitado a levar o Queen's Gambit noutra viagem.
Ve Gambit'in rotasında bir fırtına gözüküyor.
E há uma tempestade em formação na rota do Gambit.
Queen's Gambit battığında kimse Tanrının işinden başka bir şey olduğundan şüphelenmeyecek.
Quando o Queen's Gambit naufragar, todos pensarão que foi um acto de Deus.
"Hamle" battiktan sonra babam ve ben bir can kurtarma botuna binmeyi basardik.
Depois do Gambit se ter afundado, eu e o pai salvamo-nos e fomos para o bote salva-vidas.
Laurel'le çıktığın sırada teknede yanında götürdüğün dedektifin diğer kızı, hani şu hiç bahsetmediğimiz- -
Aquela que levou... para o The Gambit, enquanto namorava com a Laurel,
Tekne alabora olduğunda Sarah aşağı çekildi.
Quando o The Gambit afundou-se... a Sarah foi sugada.
Tamam, doğru anladığımdan emin olmak için söylüyorum tekne battığında boğulmadıktan sonra Sarah seninle birlikte adaya sürüklenmedi ama yine de onun tekrar öldüğünü gördün.
- Muito bem, apenas para... ver se entendi correctamente, depois de não te afogares quando o The Gambit se afundou, a Sarah não chegou contigo à ilha, onde a viste morrer outra vez.
- Sara... Seninle "Gambit" e bindi.
A Sara foi no Gambit contigo.
Sana en son güvendiğimde "Gambit" batmadan hemen önce beraberdik.
A última vez que confiei foi mesmo antes do "Gambit" ter afundado.
Bir yardım çağrısı duyuldu ancak şimdiye dek "Queen's Gambit" ten iz yok.
Notícia de última hora em Starling City Foi recebido um pedido de socorro ontem à noite, mas até agora ainda não conseguiram localizar oQueen's Gambit.
Eğer ben kurtulamazsam aileme "Gambit" de öldüğümü söyle.
E se eu não me safar, diz à minha família que morri no Gambit.
Tam şurada "Queen's Gambit" e bindim.
Mesmo no "Queen's Gambit".
Sara'nın The Gambit'te öldüğünü sandığım zaman sadece okyanusa bağırabilmiştim.
Quando pensei que a Sara tinha morrido no Gambit, a única coisa que pude fazer foi gritar com o oceano.
Babam The Gambit'ten benimle birlikte kurtuldu.
O pai escapou do barco comigo.
Üzgünüm Gambit.
Lamento, "Gambit".
Sara Lance ve "Queen's Gambit" e gönderme yapıyor.
Está a falar do Queen's Gambit e da Sara Lance.
Törende herkesin yerini ayarlamak Blackmar-Diemer gambitini öğrendiğimden beri yapacağım en zorlu hamle olacak.
Sentar todos será a minha jogada mais difícil desde o Blackmar-Diemer Gambit.
Evet ama biliyorsunuz... Herkes Gambit öldüğünde Oliver'ın da öldüğünü düşünmüştü.
Sim, mas sabes, quer dizer, achávamos que o Oliver tinha morrido no naufrágio.
- Oliver söylememiş olabilir. Queen's Gambit'in batmasını ayarlayan kişi bendim.
Talvez o Oliver não te contou, mas fui eu que mandei explodir o Gambit dos Queen.
Yatımız battıktan sonra cankurtaran salında ben, babam ve bir de mürettebattan biri vardı.
Barry, depois do Gambit se afundar, era eu, o meu pai e um tripulante num bote.
Çünkü Queen's Gambit...
Porque o Gambit...
Gambit'te ölmedim.
Não morri no Gambit.
Gambit yatı. Lian Yu. Suikastçılar Birliği.
O Gambit, Lian Yu, a Liga de Assassinos, tu morreres.
Çeviri :
The Sarah Connor Chronicles S01E05 - "Queen's Gambit"
Onlara "Gambit" te öldüğümü söyledin.
Tu disseste-lhes que morri no The Gambit.
Hell on Wheels 511 - "Hesaplı Hareket"
Hell on Wheels 5x11 Gambit
Gambit yatı.
Devia tê-los apagado da existência quando tive oportunidade.