Gratis traducir portugués
2,530 traducción paralela
BEDAVA YILAN!
COBRA GRÁTIS!
Bedava yılan mı?
Cobra grátis?
Son seferde memnun kalmayışınız sebebiyle bunu size bedelsiz olarak teklif ediyorum.
E uma vez que ficou tão insatisfeita da última vez, vou oferecer-lhe esta grátis.
Ve bir de ücretsiz yardımcı.
E um par de mãos grátis.
Buraya evraklarınızı koyabilirsiniz.
Uma mesa grande. Pornografia grátis.
Kâğıt da bedava.
E o papel é grátis.
Bedava alkol kokusu alıyorum.
Cheira-me a bebidas grátis.
- Bedavaya dövme yaptırdım.
- Fiz uma tatuagem grátis.
- Olamaz.
- Ele disse : "É grátis!"
Bak, bu bedava!
Esta é grátis!
Çabalarınız karşılığında, bir tane ücretsiz kalemlerden alın, lütfen.
Levem pelo menos uma dessas canetas grátis.
- Hayır, ironi ücretsiz.
- Não, a ironia é grátis.
Bu yiyeceklerin hepsi bedava mı?
Toda esta comida, é grátis?
Nişanlı olduğumuz için bana ücretsiz diş bakımı önerdi.
E disse que, agora que estamos noivos, vai oferecer-me tratamento dentário grátis.
Sana artık beleş süt yok.
"Acabou-se o leite grátis!"
Ücretsiz temizlik deneme hizmetimizden bahsetmeye geldim.
Vim falar-lhe da nossa mostra grátis do nosso serviço de limpeza.
Temizlik denemesi mi dedin?
Disseste "mostra grátis"?
- Temizlik denemesi mi dedin?
- Disseste "mostra grátis"? - Sim. - Meu Deus.
- Kesinlikle ücretsiz mi?
- É mesmo grátis?
Şehirde rekabet çok biz de ücretsiz deneme- -
Há muita competição por cá, por isso, andamos a oferecer mostras grátis como...
Bedava deneme temizliği bu kadar mı?
A "mostra grátis" já acabou?
Senin sürekli desteğine karşılık benim bedava hizmetim.
Os meus serviços grátis em troca do teu apoio.
Sarılabilirsin.
Este é grátis.
Aramak da danışmak da ücretsiz.
O telefonema é grátis e a consulta também.
Danziger Weiss
"Danziger Weiss Consultas e Avaliações Grátis"
Beleş bunlar, Lance.
É grátis, Lance.
Yolun aşağısında bedavaya bulabilirsin.
Pode ter estacionamento grátis na estrada, sabe.
Hotel yönetecek ben bedava oda bulacağım.
Ela vai gerir um hotel. Tenho quartos grátis.
Nerede olursanız olun en geç 30 dakikada teslim. Aksi halde pizzanız bedava.
Distribuímos em qualquer sítio... em menos de 30 minutos ou a sua pizza é grátis..
Bir adım daha atarsan apandisitini alırım.
Mais um passo... Apendicectomia grátis.
Bunda dans resitali yok galiba.
Esta parece "recital de dança grátis".
Gerçekten benimle mi oturacaksın
Tens a certeza que queres comer comigo? Sim, que é que queres? Pede bem e ganhas um batido grátis.
Karımın ailesi davetiye kazandı. Ben de bedava yiyecek biraz eğlence belki sonra talih de yüzüme güler dedim. Ama öyle değilmiş.
O meu sogro ganhou uma mesa, e pensei, comida grátis, entretenimento, talvez estivesse com sorte.
Sırrımı hemen şimdi söyleyeceğim, tabii "hemen şimdi" derken yarın akşam Springfield Havaalanı'nın otelinde düzenleyeceğim seminerden bahsediyorum.
Vou contar-te os meus segredos agora mesmo... E "agora mesmo" significa vires amanhã à noite ao meu seminário HBO GRÁTIS no Motel do Aeroporto de Springfield.
Affedersiniz, bedava hayat kadınlarını tavlamayı bu seminerde mi öğretiyorlar?
Desculpe, é este o seminário onde se aprende a arranjar companhia grátis?
Aynen, fakat asıl söylemek istediğim şey, devamlı bir terfi ve bedava sıcak çubuk.
Sim, mas também estou a falar das promoções constantes e dos carros grátis.
Beleş gökyüzü sopaları! Polis vahşeti!
Viva! Bastões grátis! Violência policial!
Bana bedava kablo getirebilir misin?
Consegues-me TV Cabo grátis?
Yayınlarıma aşina değilseniz şeker çantanızda ücretsiz bir kopya var.
Se não conhecerem a publicação, está uma cópia grátis no vosso saco de oferta.
Hafıza kaybı her vodka şişesinin dibindeki ödül.
Ah, falta de memória! O prémio grátis no fundo de qualquer garrafa de vodka.
Ve tabi herşey bedava olmalı.
E também é tudo grátis.
Belki bir ara bana, bedava tenis dersi verirsin.
Talvez possas recompensar-me com uma aula grátis de ténis algum dia.
Belki Bali seyahati için ruhumu satmak zorunda olmayabilirim.
Talvez eu não tenha que vender a minha alma só para conseguir uma viagem grátis para Bali.
Beni bedava uçak bileti için kullandığını söyleyip tüm plandan caydı.
Vai afastar-se do plano, e disse que só me usou pelo bilhete de avião grátis.
Bu sanki bedava terapi gibi.
Parece uma terapia grátis.
Muharebe ağ telsizinin anteni bu.
TV cabo grátis? Não, é uma antena para rádios usados em combate.
Size bir şey ödeyebilecek durumum yok. Bedava yoğurt hariç.
Não vos posso pagar nada, a menos que aceitem iogurte grátis.
Fransız Riviera'sı kadar göz alıcı olmasalar da en azından içkilerinizi bedavaya getirmiş olursunuz.
Não tão fascinante como na Riviera Francesa, mas, ao menos, consegue ter bebidas grátis.
Bedavaya yapıyorum.
A minha ajuda é grátis.
Vegas'ta beleşten bir hafta, kaybeden öder.
Um fim de semana grátis em Vegas. - O perdedor paga.
Bize en yakın restaurantın yerini gösteren uygulamayı kullanmak istiyorum.
Vou usar aquela app grátis que te diz os restaurantes que tens por perto.