Gökyüzü traducir portugués
1,603 traducción paralela
Sanırım, bu düşen gökyüzü olayını sonsuza dek unutturacaktır.
Acho que isso enterrou toda aquela história de céu a cair para sempre.
Gökyüzü!
O céu está a cair!
Gökyüzü düşüyor!
O céu está a cair!
Gökyüzü düşüyor!
O céu... está a cair!
Hatırladığımdan daha az gökyüzü ama daha çok gökdelen var.
Menos céu, mas mais prédios.
Cehennemin en esmer dumanıyla kendini ört ki, bıçağım yarattığı yaraları görmesin ve gökyüzü buna şahit olup beni bunu yapmaktan caydırmasın.
Embuça-te no manto dos vapores do inferno mais sombrios.. porque as feridas meu punhal agudo no veja que fizer... nem o céu possa espreitar através do escuro manto e gritar : "Pára! Pára!"
Gökyüzü nerede sona eriyor?
Onde acaba o céu?
İlk önce gökyüzü ve yeryüzü vardı.
"No princípio era o céu e a terra"
Mavi gökyüzü. Mavi rengi hatırlıyorum.
O céu azul, recordo esse tom de azul.
Aşk tutsakları Mavi gökyüzü var kaldırınca kafamızı
Prisioneiros do amor Debaixo de um céu azul
Aşk tutsakları Mavi gökyüzü var kaldırınca kafamızı
Prisioneiros do amor Debaixo de um céu azul
Gökyüzü!
Céu.
Gökyüzü.
Céu.
Gökyüzü sonunda yere inmiş.
O céu finalmente caiu.
Adım attığında yer titrer, gökyüzü yarılır.
Quando corres o chão estremece. O céu abre-se em todos os corações mortais.
Buradakiler ta cennete kadar uzanan, gökyüzü çiçekleri.
São flores celestes, lá no céu.
Cholo, ne dersin, havaya biraz gökyüzü çiçeği göndersek mi?
Cholo, mandamos umas flores para o céu?
Roket atarları, "Boğaz"'ı hedef alacak şekilde çevirin ve havaya da biraz gökyüzü çiçeği gönderin.
Aponta os morteiros à'Garganta'e dispara umas'flores celestes'.
Gökyüzü çiçekleri artık işe yaramıyorlar.
O fogo-de-artifício já não resulta.
Kalan tüm gökyüzü çiçeklerini, ait oldukları yere gönderin.
Dispara o que resta nesses tubos.
Sen güneşe aşık bir ayçiçeği gözlerini kaldırsan gökyüzü bile yanar aşkından.
Tu, girassol enlouquecido pela luz, sempre que os teus olhos se erguem, incendeias o firmamento.
"Ne güzel bir gökyüzü!"
Mamma mia, que céu!
Ancak bu yavaş yavaş olacak, uydu, uçaklar için açık bir gökyüzü buldukça. Bu çok uzun.
Continuo a pensar, como podia ter feito algo diferente?
- Gökyüzü mü?
- O céu.
Gökyüzü, hava ve unutmak için zaman.
Céu, ar e tempo para esquecer.
Pek çok yıldızdan ve başka gökyüzü fenamanlarından... Fenamen... Fenonem...
É feita de muitas estrelas e muitos fenonos celestiais... fenonos... fenómenos.
"Gökyüzü cehennemin ateşleriyle doldu."
"O céu está cheio de chamas do inferno."
Parlak ışıklarla donatılmış bir gökyüzü.
Oh, como eu desejo um céu com lâmpadas fluorescentes.
Sadece deniz, gökyüzü, rüzgar ve hayallerimiz.
Só o céu e o mar a brisa marinha e os nossos sonhos.
Altın gökyüzü.
Céu dourado
Colomb'ta bu deniz'di, Wright kardeşlerde is Gökyüzü.
O Colombo teve o oceano, os Irmãos Wright tiveram o céu.
Olacak olan neyse olur, durduramazsın gökyüzü asla alçalmaz.
"O iminente é inevitável." "O céu nunca se abate."
Hayatın bütün nimetlerine sahip olasın, gökyüzü başının üzerinde büyümeye devam etsin.
"Que te abundem as bênçãos da vida sob a sombra... do céu criador!"
Hey Earl, Gökyüzü Alışverişi.
Olha, Earl, Loja do Céu.
Gökyüzü
- Não, do céu.
Gökyüzü masmaviydi ve görünürde tek bir bulut bile yoktu.
O céu estava azul claro, sem uma nuvem à vista.
Gökyüzü çok büyük ve bedava alabilirsiniz.
- O Céu é caro, se é que lá chego. - Com um corpo assim, não creio que tenhas problemas.
Gökyüzü kar yağacak gibi görünüyor.
O céu parece neve.
Ama, gökyüzü aynı gökyüzü.
Mas continua a ser o céu.
Zamanın başlangıçında, gökyüzü uçan fillerle doluydu.
No príncipio dos tempos, os céus eram preenchidos com elefantes voadores.
Parçaları şu genç ressamdan aldım, Bed Stuy'daki kız kendi kendini eğiten, avlusundaki küçük bahçenin resmini yaptı, ve akşam vaktiydi ve gökyüzü o kadar parlak ve derin ki...
Bem, comprei umas peças de uma jovem artista, uma rapariga de Bedford-Stuyvesant, auto-didacta, e ela pintou este pequeno rascunho de jardim no seu quintal, e é noite, e o céu é tão rico e profundo...
Çok güzel bir gökyüzü.
Está um céu bonito.
Gökyüzü tüm gün griydi.
O céu esteve nublado o dia todo.
Gökyüzü ne iş?
O que é que se passa no céu?
Sessiz Gökyüzü İsteyen Vatandaşlar adlı topluluğun da önderisiniz.
Cidadãos por Céus Tranquilos.
Hayır, skydiving. ( gökyüzü dalışı )
Não. "Skydiving".
Gaz maskesi kafası olan insanlar etrafta dolaşıp, annelerini arıyorlar. Ve gökyüzü üzerime düşen, Alman bombalarıyla dolu.
As pessoas estão a andar por aí com máscaras de gás a chamar pelas suas mães e o céu está cheio de bombas.
Gökyüzü bile.
Até o céu.
Bu güç alanı sayesinde, gökyüzü dışında bize ateş edemezler.
Já temos um campo de forças. Não conseguirão explodir-nos facilmente.
Gökyüzü dalışı yapmak, İtalyanca öğrenmek istiyorum.
Queria saltar em queda livre. Aprender italiano.
Ayağını bastığında yer titrer. Gökyüzü yırtılır.
Quando corres o chão estremece.