Gölge traducir portugués
2,142 traducción paralela
Sizin bu orijinal tabirinizle "olay" Bauer'in, dünya üzerindeki tüm ajanların kimliklerine gölge düşürebilecek bir kod-kırıcıya ilişkin bilgilere sahip olduğunu iddia etmesi.
A "cena" é que o Bauer diz ter informação sobre um dispositivo descodificador que pode comprometer a identidade dos nossos agentes por todo o mundo.
umrumda değilsin Frankie, gölge etmediğin sürece.
Já não me importa o que fazes, Frankie, desde que me deixes em paz.
Bu paleolitik ressamlar için, meşalelerinin ışık ve gölge oyunu belki de bunun gibi bir şey olarak gözükmekteydi.
Para estes pintores do Paleolítico, o jogo de luz e sombra das tochas talvez tivesse este aspecto.
- Demir Gölge mi?
- O Sombra de Ferro?
Şu an karşında tek kişilik bir Demir Gölge ansiklopedisi duruyor.
Nem precisa! Está olhando... pra enciclopédia humana do Sombra de Ferro!
Anlaşılan Demir Gölge anahtar kullanmıyormuş.
Acho que o Sombra de Ferro não usa chaves.
- Durun bir saniye, Demir Gölge mi? - Evet.
- O Sombra de Ferro?
Çizgi romandaki Demir Gölge mi?
- É. - Como nos quadrinhos?
Demir Gölge ürünlerinden satın almış herkesin ismini istiyorum.
Por quê? Preciso dos nomes de todos... que compraram produtos do "Sombra de Ferro".
"... ama Demir Gölge maskesini kimse için çıkarmaz. "
"mas o Sombra de Ferro não tira sua máscara para ninguém".
Bende Efsanevi Demir Gölge'nin her sayısı var 46. sayısı hariç- - O sayı da nazarlık olsun.
Tive todas as publicações de "O Lendário Sombra de Ferro", menos o número 46. O meu sonho de consumo.
Pete, şu Demir Gölge ne kadar güçlüydü?
Pete, qual é o poder desse Sombra de Ferro?
Demir Gölge'nin kemeri onun çakra enerjisini kullanan yok edilemez bir metalden yapılmıştır.
O cinto do Sombra de Ferro é feito de metal indestrutível, que utiliza energia de chakras.
Demir Gölge benim.
Eu sou o Sombra de Ferro.
Pekâlâ gölge adam, ver bakalım onu.
Tá legal, homem-sombra! Passe pra cá!
Demir Gölge'nin güçlerine karşı koyacak cihazı buldum.
Boas notícias! Tenho o aparelho certo pra combater o Sombra de Ferro.
Sen Demir Gölge değilsin!
Você não é o Sombra de Ferro!
Bakır Gölge. 500 Faktörlü.
FACTOR 500 PREVINE O BRILHO DOS VAMPIROS
Çok fazla gölge.
Tantas sombras.
Dinle insanlara tavsiye vermek konusunda çok iyi değilimdir özellikle de kendi mutluluğuma gölge düşürebilecek durumlarda ama belki de, senin için doğru bir karar olduğuma kanaat getirene dek biraz beklemelisin.
Olha... Não sou muito bom a dar conselhos, especialmente, quando isso vai contra a minha felicidade, mas talvez devesses parar e pensar se estás a tomar uma boa decisão em relação a mim.
Bu gölge kendi kendine mi hareket ediyor?
Aquela sombra está a mover-se sozinha?
Işık olmazsa gölge de olmaz değil mi?
Sem luzes não há sombras, pois não?
Doğaüstü gölge rehberim sayesinde.
Tenho o guia sobrenatural das sombras.
O zaman gölge yapmadı.
Cancro. Nesse caso, não foi a sombra.
Gölge de ne yaptıklarını öğrenip onları öldürdü.
E a sombra descobriu o que andavam a fazer e matou-os.
Ama sanırım gölge yaptı çünkü Sarabeth'in ilaçlarını aldığını düşündüğümde sinirlenmiştim. Belki bunu hissetti ve peşine düştü.
Mas imagino que tenha sido ele porque quando pensei que ela andava a roubar os medicamentos da Sarabeth, fiquei furioso, e ele deve ter sentido isso, e foi atrás dela.
Harika gölge yaratır.
- Resulta muito bem em sombras.
Gölge ediyorsun.
Estás a crear uma sombra.
Kimlik belirleyip, Gölge Ağı'ndan araştırma yapabilirim. Tamam.
Vou procurar pelas especificações no shadownet
Şuna Gölge Ağı demesen nasıl olur?
Boa. Podes para de dizer "shadownet"?
Gölge Ağı.
Shadownet.
Elbette her hareketinizde sizi gölge gibi takip eden güvenlik görevlileriyle yabancı ülkelerde büyümek, ideal bir çocukluk sayılmaz.
Crescer em países estrangeiros com um segurança a seguir cada passo o seu não é uma infância ideal.
Bize katılamayacak olmasına üzüldüm ama bunun kutlamamıza gölge düşürmesine izin vermeyelim.
Lamento que ela não possa estar connosco, mas que isso não atrapalhe a nossa comemoração.
Yüz değil o. Sadece bir gölge.
- Não é uma cara, é uma sombra.
Üç gölge hızla ilerliyordu! Hepimiz için bir uyarı bu!
Eu quero agradecer-te, Cameron, novamente, por nos fazeres um presente de aniversário incrível e insuperável.
Yalnız olmak herkesten güçlü olmak gölge gibi yaşamak...
É solitário ser-se mais poderoso do que qualquer homem e termos de viver como uma sombra.
Dün gece karavanın etrafında dans eden üç gölge gördüm.
Ontem à noite, vi três silhuetas a dançar à volta da roulotte, certo?
Ama bu türden bir aksaklık bu sene uğraşmak istediğiniz işlere gölge düşürmez mi?
Entendo, Jack, mas esta espécie de reviravolta não vos afasta do que pretendem atingir este ano?
Hafif gölge.
Sombra indistinta.
Arkadaşım Dick Gölge bu gece evinde bir parti veriyor.
O meu amigo Dick Shadow vai dar uma festa esta noite.
Porno dünyasında olacaksan Gölge'yi tanımalısın.
Se queres entrar no mundo do porno, tens de conhecer o Shadow.
Dick Gölge.
Então, Dick Shadow...
Ama orada dururken... rüzgar eserken ve erkekliğime güneş vururken... önümde bir gölge gördüm.
Mas quando estava lá vi uma sombra à minha frente.
İşte o zaman Randy Dooley öldü... ve Dick Gölge doğdu.
E foi então que o Randy Dooley morreu e nasceu o Dick Shadow.
Dick Gölge.
Dick Shadow.
Dick Gölge açık film işinin en büyük yıldızı.
Sabes, o Dick Shadow é a maior estrela da pornografia.
Teselli olacaksa, Dick Gölge'nin adını hiç duymadım... ama Bucky Larson'ı duydum.
Se te faz sentir melhor, nunca ouvi falar do Dick Shadow, mas ouvi falar do Bucky Larson.
Dün gece Dick Gölge'nin partisinde miydin?
Esteve na festa do Dick Shadow ontem à noite?
Dick Gölge'yi tanıyor musun?
Conheces o Dick Shadow?
Gölge.
O Fantasma.
- Bir gölge gördüm sanki.
- Pareceu-me ver uma sombra.