Hakem traducir portugués
696 traducción paralela
Bay Sullivan hakem olacak.
Mr. Sullivan vai ser o árbitro.
Ama hakem hatası yüzünden, halen atış yapıyor olacaktı.
Mas por nabice do árbitro, ainda estava a jogar.
Bir hakem gibi orada dikilip durmasana. Yardım et, tekmele. Bak bakalım arkası sahte mi?
Não fique para aí aos saltos, bata-lhe, veja se ele tem um fundo falso.
Tony, piskoposlar hakem gibidir.
Os bispos são como os árbitros.
- Varan bir! Hakem söylesin!
- Uma.
Hakem hazır mı?
- Linieres preparados?
İki saattir bir yapımcı değil, hakem oldum.
Há duas horas que não sou produtor, mas um árbitro.
Hakem olmaya ne dersin, Gentry?
Faria você de juiz, Gentry?
Bunun gibi bir adam iki boksörün maçında hakem olsaydı,... neler yapardı kim bilir.
Um gajo destes sentado junto ao ring numa luta entre o Dempsey e o Firpo, era capaz de se pôr a dizer...
- Hakem, bu bir fauldü! - Oh, hadi ama. Bal gibi açık...
Árbitro, engoliste o apito?
Benden hakem olmamı istediler.
Elas me escolheram como jurado.
Ve Bay ve Bayan Armendariz ve Bay Calhoun, hakem olmalı.
E também os Armandariz e ainda o Sr. Calhoun, que deve ser o árbitro.
Ben hakem değil gözlemciyim.
Sou apenas um observador, capitão, não um árbitro.
Hakem maçı bitiriyor.
O árbitro termina o jogo.
Ed, hakem sensin.
Ed, és o juiz.
Hakem açıklıyor.
O juiz está a explicar-lhes.
Dilenci hâlâ yerde, hakem tavsiyede bulunuyor.
Tem o pedinte no chão e o membro da organização dá-lhe conselhos.
Bize bir hakem lâzım, kimse yok mu?
Estou confuso. Alguém que ponha ordem nisto?
Gonk çaldı. Yedinci raunt için ringe çıktım. Bana bir kaç tane patlattı ve aniden hakem maçı durdurdu.
A campainha toca, entro para o sétimo assalto, ele dá-me dois socos e, de repente, o árbitro pára o combate.
- Evet, Reno'da hakem kararıyla kazandım.
Sim, ganhei uma disputa em Reno.
Evet biliyorum. Sen sadece hakem kararıyla kazanırsın.
Só vences disputas.
Hakem, Chao Chih-hao henüz gelmedi, lütfen bekleyin.
Juiz, Chao Chih-hao ainda não chegou, espere, por favor.
Güney kanadı, Bir Hakem önünde çökmüştü. Sabah, Almanların olduğu bölgeden kalkan tozu gördük.
Estávamos ao sul, em frente a Bir Hakeim, e durante a manhã vimos aparecer poeira onde estavam os alemães.
Hakem gereğini yapmalıydı.
O árbitro devia estar a fazer negócio.
Hakem Kurulu'ndan Goebbels :
O presidente da liga de árbitros, Len Goebbels, disse :
Mola, hakem.
Tempo, árbitro.
Hakem araya girdi.
O árbitro interfere.
Kör bir hakem vardı. Yok yere beni oyundan attı.
O árbitro não via nada e disse que eu estava fora de jogo.
Hakem hazır.
O árbitro está pronto.
Öğrencilerinin yarışmaya girmesinin özel tarafı ne ki? Buna karşın, Bay Hung, yarışmada hakem olacak.
Isso não quer deizer nada os estudantes dele podem entrar, mas o nosso mestre foi convidado para ser o Chefe dos Juizes.
Eğer hakem olabiliyorsa, onun kung-fu'su çok iyi olmalı.
Se ele é o juiz, o Kung-fu dele deve ser muito bom.
Hakem bunu göremedi.
Aparentemente, o árbitro não viu.
Hakem bu defa yakaladı.
O árbitro viu aquela.
Baş hakem Lou Filippo ile el sıkışıyor şimdi.
Aí está ele, a apertar a mão ao árbitro, Lou Filippo.
Baş hakem Lou Filippo talimatları verecek.
O árbitro Lou Filippo irá dar as instruções.
Peki, Bitki Çeşitleri ve Tohumlar Hakem Heyeti?
Que tal o Tribunal de Plantas e Sementeiras?
Güzel, madem sizi hakem seçti, ben de itiraz etmiyorum.
Já que ele te quer como juiz, não me oponho.
Hakem yok, iki taraftan biri yıkılana kadar devam ediyor.
Não há árbitro e a luta só termina quando um matar o outro.
Hakem sayıyor.Zaman işliyor...
O árbitro faz a contagem. O tempo está a acabar.
10 raunttan sonra, Hakem Rossi... 8-2, La Motta.
Após dez assaltos, o juiz Rossi... 8-2 para La Motta.
Hakem Murphy... 7-3, La Motta.
Juiz Murphy... 7-3 para La Motta.
Hakem sayarken, La Motta Sugar Ray'i izliyor.
La Motta observa Sugar Ray a receber a contagem do árbitro.
Hakem maçı bitiriyor.
O árbitro interrompe o assalto.
Hakem maçı bitirdi.
O árbitro interrompeu o combate.
Hakem sayıyor.
O árbitro aproxima-se dele e começa a contagem.
Burada hakem benim.
Eu sou o árbitro.
Çok kuvvetliyiz, ama... oyuncular maç sırasında yaralanabilir... hakem yanlış kararlar verebilir...
Somos muito fortes, mas... os jogadores podem lesionar-se, o árbitro pode cometer erros...
Bu hakem çok iyi.
Não, este árbitro é muito bom.
Maçın eşit şartlarda yönetilebilmesi için... Alman organizatörler, hakem olarak tarafsız birini seçtiler.
Para assegurar um jogo limpo e o desportivismo, os organizadores alemães escolheram um árbitro isento para o jogo.
Hakem, görmüyor musun?
Árbitro, veja só isto.
Hakem de burada. - Şeker?
- Açúcar?