English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ H ] / Happy

Happy traducir portugués

1,587 traducción paralela
Happy, listeyi Willie Van Beber vermiş diyor.
Happy diz que é uma lista de morte do Willie Van Beber.
- Happy Conner vurulacağını söylemişti.
- Happy Conners disse que o mataram.
- Happy Conner şanslı piçin teki.
- Happy Conners é um bastardo sortudo.
Aslında Happy'nin cesedini bulmayı umuyordum.
Estava a pensar que o Happy É que era o corpo.
Happy listede.
O Happy está na lista.
Happy bu işte onun parmağı var diyor.
Happy disse que isto era coisa dele.
Happy almıştı senden.
O Happy ficou com ela.
- Happy, ben Blades.
- Happy? Blades.
- Happy Conners benden aldı.
- O Happy Conners tirou-mo.
Happy Conners almış.
É o Happy Conners que o tem.
Sabah 6'da eğlence?
Happy Hour na minha casa até às 6?
İndirimli içki saatine kalacak kadar kasabada kaldığına şaşırdım.
Surpreende-me que tenhas ficado por cá até chegar a happy hour.
Mutiu Tırnakiar'da yerin her zaman hazır.
Haverá sempre um lugar para ti na Happy Nails.
MUTLU TIRNAkLAR Manikürcü
HAPPY NAILS Salão de Unhas Profissional
Happy hour.
Happy hour.
Mutlu yıllar sana... Mutlu yıllar sana... Mutlu yıllar
Happy birthday to you... happy birthday to you... happy birthday
Sayın Başkan, Mutlu yıllar sana.
President, happy birthday to you
Rahatlama saatinde gitmelerine izin verirseniz rehabilitasyonluk tarafı kalmaz.
Bem, não é uma grande clínica de desintoxicação se deixam os pacientes saírem a tempo da happy hour!
Pek öyle görünmüyor olabilir Ama yardım etmek zorundayım.
Sei que não pareço grande coisa, mas tenho que ir a Happy Harbour para ajudar.
Evet. Happy hour vaktini değerlendrmiş.
Sim, a happy hour chegou cedo, para ela.
keşke bi içki olaydı?
Quando é a happy hour?
Peki ya çocuk menüsü alıp arabada sirenle oynamana izin versem?
E se te comprar um Happy Meal... e deixar carregar na sirene do carro de patrulha?
Her Çarşamba gecesi "happy hour" olurdu.
Faziam Happy Hour todas as quartas feiras à noite.
Hayır, Happy hala çükünü yalatıyor.
Não, o Happy ainda ocupado com algum "buraco".
Sen, ben, indirimli saat ve Harvey'in şirket kartı.
Tu, eu, a happy hour, o cartão de empresa da Harvey.
İndirimli saat 16 : 00'da başlıyor.
A happy hour começa às quatro. É má ideia.
Personeli mutlu saatler yaşat. Fıçı gibi sarhoş ol.
Leva o pessoal à happy hour, para se embebedarem.
- Yemeğe kalmıyor musun? - Hayır, işim var.
Vou encontrar-me com a Selena no Pony Keg para a happy hour.
Anlaşılan indirim saatini es geçecek.
Parece que não fica para a happy hour.
Happy Purim, Tel Aviv.
Bom Purim, Tel Aviv!
Juice, Happy ve Frankie Diamonds'u çağıracağım.
Eu ligo ao Juice, apanha o Happy, e o Frankie Diamonds.
ÖZEL KREDİLERİN KEYFİNİ ÇIKARTIN
Empréstimos Privados Happy
Happy Donut'un arkasında Briarcliff'in orada oturan hoş, sarışın bir kadın? Kyle'a tıpa tıp benzeyen bir oğlu var. Onun arabasını kullanıyor.
Uma loirinha, vive na Briarcliff, atrás do Happy Donut, tem um filho igualzinho ao Kyle e anda com o carro dele?
Tamam. Ama Happy'i de al yanına.
Ok, mas vais precisar do Happy.
Chibs, Tig, Happy polislerle konuşmaktansa kendi kalplerini sökerler.
O Chibs, Tig, Happy, eles arrancariam os próprios corações antes de dizerem alguma coisa à polícia.
Chibs, Tig, Happy polisle konuşmaktansa kendi canlarına kıyarlar.
O Chibs, Tig, Happy, arrancavam primeiro os corações, antes de falarem para a polícia.
Happy'e söyle, dövmelerimi bu gece çıkartacağım.
Diz ao Happy que, uh, eu tirarei a tatuagem hoje a noite.
"Neşeli İkizler" adını verdikleri bir şovları bile var.
Têm um programa delas chamado Happy Pop Twins.
Neşeli İkizler Hayranları!
Fãs do Happy Pop Twins!
Teff salatası var, devekuşu kebabı ve bisküvi var.
Temos teff, kebab di struzzo e happy herbert's.
Salı günü içkiler indirimli Silas.
Terça é happy hour, Silas.
"Kokomo" " "Endişelenme, mutlu ol." "
"Kokomo", "Don't worry, be happy".
Bu, mutlu saatler için üzücü bir an.
Esta é uma happy hour com um ar bastante triste.
Peki, güzelim. İşin bittiğinde belki Happy Harbor bowling salonuna gidip yuvarlarız?
Então, linda, quando terminares... talvez possamos ir até ao bowling, como nos velhos tempos?
Train'in bir şarkısının üzerine yaptım. Elimde Benjamin'in resmi de olmadığından... "Happy Endings" den Dave'nin görüntülerini kullandım.
Usei uma música dos Train, e como não tinha fotos do Benjamin, usei excertos do Dave de Happy Endings.
İndirim saatini kaçıracağız.
Vamos perder a happy hour.
- Tamam, Happy Burger'da buluşuruz.
- Encontramo-nos no Happy Burger.
- Az önce ciddi miydin sen Happy?
Disseste mesmo isso?
# We're SO Happy We Hardly CAN count. #
Quero dizer, a letra...
Max, sana bir şey söylemeliyim. Gel buraya. Bu bir sır.
Bem, é o seu fundo Eu fui a um happy hour e acordei nu no habitat do pinguim num zoológico no Bronx
- Aptal. - Bitkiyi rahat bırak.
Happy... não toques na planta dela.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]