Hardware traducir portugués
344 traducción paralela
En son duyduğumda başka bir hırdavatçı dükkanı satın alabilmek için para denkleştirmeye çalışıyordu.
Da última vez que o vi, ele... Estava a tentar ganhar dinheiro para comprar outra loja de hardware.
"Bas gaza!"
Este hardware é muito bom.
Kaptan Manning, Lieutenant Novak, tayfalardan Sanford, Sonntag, Park ve Pena.
Eu sou de hardware, ele de software. Como todo caloiro do ensino médio poderia dizer-te, Cavennaugh... Software é só outra linguagem cheia de zeros e uns.
Yani trilyon dolarlık donanımıyla bu makine aslında pirinç anahtarlı... O adamların insafına kalmış durumda.
Então tudo isto não passa de hardware muito caro à mercê daqueles com as pequenas chaves?
NavCom-24 sıradan bir silah değildir, beyler.
O NavCom-24 não é uma peça de hardware qualquer, senhores.
Levazımat ve nalburiye!
- Do Hardware Hamlet.
Yaşayan hırdavat.
Hardware vivo.
Yanıtları, bir insan tarafından yazılmış ayrıntılı bir yazılımla belirleniyor, donanımı da bir insan tarafından yapılmış.
A sua resposta é guiada por um software criado pelo homem. O seu hardware foi construído pelo homem.
Senyor Sanchez, geldiğimizden beri güzel yemekler yedik, iyi hikayeler dinledik.. .. ama ödeme yapmada önce, biraz donanım görmek istiyorum.
Sr. Sanchez, temos comido bem, escutado histórias interessantes, mas antes de pagar o que quer que seja, quero ver algum hardware.
Bay Kwang, siz donanıma ödeme yapmıyorsunuz.
Sr. Kwang, não paga pelo hardware.
Belki bu aletler bir işe yarar.
Talvez este hardware todo seja para fazer salada.
Ondaki Allah vergisi yetenek, çoğumuzun ancak hayalini kurabileceği seviyedeydi.
Ele nasceu com um hardware com que muitos de nós só podem sonhar.
Hayatımın sonuna kadar yapacağım demek değil ama hırdavat beni büyülüyor.
Não digo que seja o que quero para o resto da minha vida, mas... o hardware fascina-me.
Hırdavatçıya görüşmeye gittim.
Fui á entrevista da empresa de hardware.
Hırdavatçı dükkanların vardı.
Tu tens todas aquelas lojas de hardware.
Tamam... eşyalarınızı taşıyorum... ama kısa bir süreliğine.
Concordo... levar carregar com o teu hardware... mas não por muito tempo.
Ama bence bu bir tür Yıldız Savaşları, Siber Teknoloji ürünü yeni model bir donanım.
Mas eu acho que é uma espécie de tecnologia da Guerra das Estrelas, novo hardware, certo?
Whoo-hoo! Nalbur dükkanı el ilanı!
Um panfleto de loja de "hardware".
Bu senin beynine kazınmış.
É parte do "hardware" do cérebro.
Bu birleşme, donanım ve yazılım, nakit akışı ve finanse gereksinimi arasındaki uyumla ilgili.
A fusão tem a ver com sinergia... entre hardware e software, necessidades líquidas e de capital.
Dünyanın en iyi yetiştirilmiş uzmanları... en iyi ekipmanlar... en iyi teknoloji, ya sende ne var?
Todos os profissionais de alto treino do mundo, todo o hardware, toda a tecnologia, de que te servem?
- Donanım üstünde denendi mi?
- Já foi tentada no hardware?
Siz daha çok hardwarele mi? yoksa softwarele mi ilgileniyorsunuz?
Está mais interessada em hardware ou software?
Hardware.
Hardware.
Larry'nin dükkanını temizlediler.
Eles limparam o Larry's Hardware.
Onlar olmadan varlığını sürdüremezsin. Onların donanımlarına ihtiyacımız var.
Sem o hardware deles, não podes existir.
Yazılımını destekleyen donanım gibi düşün.
Imagine-as como o hardware para seu software.
Kullandıkları donanımı göz önüne alırsak muhtemelen, romörklü büyük bir araç arıyoruz.
Julgando pelo tamanho do hardware que estão usando, devemos procurar por um veículo grande, provavelmente um caminhão TIR.
- Bütün verilerimi ve donanımımı kaybettim.
- Perdi todos os meus dados, hardware.
Bir donanımdı.
Tratava do hardware.
Donanımla fiziksel bir gerektirir yani, bir yerde, kendine güvenli bir ev yaptı.
Necessita de uma ligação física de hardware, por isso construiu uma casinha de abrigo.
Freddy'nin bağırsakları uzaylıların cihazlarıyla değiştirilmek üzere.
O Freddy vai ver as tripas substituídas por hardware alienígena.
Freddy'nin bağırsakları uzaylı cihazlarıyla değiştirilecek!
O Freddy vai ver as tripas serem substituídas por hardware alienígena!
Evet Pete... Pete benim kuş evlerimi Ace Hardware'de satıyor.
E depois o Pete vende-os no Ace Hardware.
Donanımın fare ile bir ilgisi yok.
O hardware não tem nada a ver.
Merkez sistem donanımı hasarlı.
Hardware dos sistemas centrais danificado.
Eğer bana inanmıyorsanız, şu anda silahımı alabilir ve beni yargılayabilirsiniz.
Não acreditam em mim levem já todo o meu hardware e processem-me.
Üzerinde silah olabilir.
Talvez tenha hardware escondido sobre si.
Donanım.
Hardware.
Sadece senin sert şeylerinin onun yumuşak şeylerinin yanına yaklaşmasını istemedi.
Ele só não quis que o teu hardware se aproximasse do software dele.
Benim cihazların mırıltısı Mulder'ın rafta duran kasetlerinin sesi.
O zumbido do hardware, o filme pornográfico do Mulder em pausa, sons das ruas.
Hardware olunca para ödenmeli ama yazılım olunca paylaşılır öylemi.
Hardware precisa ser comprado mas software é algo a compartilhar.
Dünyadaki en kolay işlerden biri değil yani çünkü donanımın acayip bir parçası bu...
Não é a coisa mais fácil do mundo de se fazer porque é um pedaço de hardware estranho, então...
Linux manyakları ve donanım hackerları takım elbiselerle almışlardı onu, o zaman oldu.
Deuses do Linux, e os hackers de hardware realmente se juntaram aos ternos.
Donanım neredeyse hazır.
O hardware está quase pronto.
Donanımdan salak.
É do hardware estúpido.
Gant'ın istediği ufak bir makine.
Um bocado de hardware que o Gant quer.
Yayını hacklemek için bir kaç sofistike bilgisayar parçasına ihtiyacı var.
É preciso ter hardware muito sofisticado, para fazer aquelas emissões dele.
Pazi'ye söyle, silahla horoz takas etmeye hazırım.
Diz ao Pazi que estou disposto a trocar penas por hardware.
- Restoration Hardware'den.
- Na Restoration Hardware.
- Biraz tuhaf oldu.
Eu não mencionei o que aconteceu também na loja de hardware, na drogaria, na garrafeira e no Circo Big Apple?