Hour traducir portugués
308 traducción paralela
Söyledim ya, The Dazzledent Hour.
Eu contei-lhe, "A Hora Dazzledent".
Ama birlikte çaldığım çoğu insan buna izin vermiyordu. Mesela Midnight Hour'daki feedback.
A maior parte não me deixava tocar as minhas coisas, como Midnight Hours...
- Beğendin mi? "Children's Hour" u mu?
Gostaste? "Children's Hour".
- İndirim saatine yetişmek istiyorum.
- Bem, quero apanhar a Happy Hour.
- Burada bütün gün indirim var galiba.
Parece Happy Hour todo o dia, por aqui.
- Evet, indirimli saatler.
Sim, Happy Hour.
Bu gece randevumuz var. İndirimli saatlerde Mingles'da.
Temos um encontro esta noite, na happy hour do Mingles.
Happy Hour catering. 25 dolar kişi başı.
Catering Happy Hour, 25 dólares por cabeça.
# Gece yarısına kadar bekleyeceğim!
# I'm gonna wait till the midnight hour! ( Vou esperar até a meia noite! )
# Ve gün ışığı solmaya başladığında
# And when the daylight hour rolls around
# Gece yarısına kadar bekleyeceğim
# I'm gonna wait till the midnight hour
# Gece yarısında
# In the midnight hour
# Gece yarısı
# Midnight hour
# Gece yarısına
# Midnight hour
# Geceyarısı
# Midnight hour
# Gece yarısı # sadece sen ve ben
# Midnight hour # Just you and I
Edna, öğretmenler odasında happy hour var.
Edna, convívio na sala dos professores.
About an hour ago.
Há cerca de uma hora.
Oysa onlar.. ... Chopper Dave'in "Akşam Kalabalığı" programını dinliyormuş.
Finalmente entrego a minha alma a Seattle e eles estão a ouvir o "Rush Hour Roundup" do Chopper Dave!
Give me an hour, then head for the wormhole.
Dá-me uma hora e vai para a fenda espacial. O runabout está na pista C.
- "İkramiyeli Saat" mı?
- É "Happy Hour"?
- Burada her zaman "İkramiyeli Saat".
- Aqui sempre é "Happy Hour".
- Kısa süren Itchy Scratchy ve Arkadaşları saatini hatırlamayacak kadar küçüksün.
- És muito nova para te lembrares do curto Itchy Scratchy Friends Hour.
- Saat 6'da Happy hour. Görüşürüz.
- Veremo-nos as seis.
King Biscuit Flower Hour parçasını dinlemiştim.
Acabei de ouvi-los na King Biscuit Flower Hour.
Kaptan, "Mutlu Saatler" için tam zamanında.
Capitão, chega mesmo a tempo da Happy Hour.
Filmin, İş Çıkışı, harika.
Brett. Rush Hour. É fixe.
Tom Dayton "happy hour" müdavimiydi.
Tom Dayton é cliente habitual da happy-hour.
Mutlu saatlerden hemen sonra!
- Logo depois da happy hour. Sim.
- Swingles'da ucuz içki saatleri var.
- Vai haver "Happy Hour" no Swingles.
Ucuz içkilerimizi içtikten hemen sonrasında.
Logo depois da "Happy Hour".
"Boybar" da indirim saatleri. Biri sorarsa, "Travestim" diyeceksin.
É "happy hour" no Boybar, e se alguém perguntar, és uma drag queen.
Sana mutlu saatler geçirtmeliyim.
Agora eu devia fazer uma happy hour.
Bitmek bilmeyen 35'inci neşeli saati de geride bırakıyoruz.
Estamos a iniciar a nossa 35a. Happy hour sem fim à vista.
Eğlence bitti galiba.
Bem, parece que o happy hour acabou.
İndirimli saati kaçıracağız.
Vamos perder a happy hour.
Ayrıca, Happy Hour bugün Biyoloji Laboratuvarında yapılacaktır.
Também, o "happy hour" de hoje será no laboratório de biologia.
Söyle bakalım Phil işten sonra eğlenceye ne dersin?
Diz-me, Phil, o que é que me dizes a uma happy hour depois do trabalho?
Saat 5'e kadar çıkmazsa... Şöyle diyelim... Kana susamış bir saat geçireceksiniz.
Se ela não sair até ás 5h... digamos que... terão uma happy hour muito sangrenta.
"Mutlu Saatler" isimli bir bar. Evet o salaş yeri biliyorum, sağol.
Um bar chamado "Happy Hour", pero dos Armazéns em Beach St.
- Bar biraz erken açılmış.
- O Happy Hour começou cedo.
işe giderken giyebilir, sonra da doğruca bara gidebilirsin.
Pode trabalhar e ir direto para a happy hour.
Bu akşamki mutlu saatimiz için, Kıraliyet uçurumunu öneriyoruz.
Durante nossa happy hour hoje à noite, vamos oferecer o Drink Real Espacial.
Onun saati, En sonunda yuvarlanarak bize gelecektir.
Its Hour come'Round At Last
Harika. Açık bar.
Boa, a happy hour.
Barda indirimli içki saati bitmek üzere.
Já só temos duas horas de "Happy Hour".
Belki de Mutlu Saati'dir.
Talvez seja Happy Hour.
1941'de haber yayını yapmaya başladık. 1953'te NBC, "Colgate Komedi Saati" boyunca ilk renkli yayınını yaptı.
Começamos a fazer emissões comerciais em 1941 e em 1953 a NBC fez a primeira emissão a cores de sempre, durante a "Colgate Comedy Hour".
Teknik olarak hala'happy hour.'
Tecnicamente, ainda é a hora feliz.
İndirimli içki saati.
Happy Hour!
- Bir içkiyi hak etmedim mi?
É a "happy hour"?