Ibne traducir portugués
2,123 traducción paralela
Jesse, ibne olduğunu ve partisine gidemeyeceğini söylememi istedi.
O Jesse quis que te dissesse que és um paneleiro de merda e não podes ir à festa dele.
- Süper ibne.
Totalmente gay.
Kyle'ın Katil Limonatası. Biraz ibne işi ama sizin için alabilirim.
É bebida de paneleiro, mas posso trazer-te.
Siz iki ibne seneye uyku partilerinizde konuşursunuz.
As meninas podem falar disto nas festinhas da universidade.
Rüyanda görürsün, ibne.
Nos teus sonhos, meu.
- Evet ama hepsi ibne.
- Sim, mas também está cheio de maricas.
- Kapa çeneni, seni hasta ibne!
Cabrão do caraças.
Zach, ibne falan değilsin, değil mi?
Zach, não és maricas, pois não?
Sadece ibne yemeği var.
Só muita comida abichanada.
Şu duygusal ibne numaralarını benim üstümde deneme, tamam mı?
Não me fiques todo emocional e abichanado, está bem?
Getir bakalım, ibne.
Vamos lá, puta.
O hasta ibne, koyunu sikti.
O filho-da-mãe trepou com a ovelha.
İki ibne, bebek sahibi olmaya karar verir.
Dois maricas decidem que querem ter um filho.
O ibne eşcincessellerden biri!
É um daqueles bissexuais!
Sen kime ibne diyorsun?
A quem é que estás a chamar maricas?
Bana ibne diyen biri, ben söyleyene kadar oradan dışarı çıkamaz!
não sai até eu dizer.
Kahretsin, o ibne geri döndüğünde onu geberteceğim!
vou matá-lo!
Hanginiz ibne değilmiş?
Qual de vocês é que não é maricas?
Biraz ibne pornosu izlemek istiyoruz!
Queremos ver um pouco de porno gay.
Vücudum su topladı, seni ibne!
É do peso da água, seu canalha!
"Ağaca dikkat", ibne herifler!
Madeira, cabrão!
Anlaşılan, bok, ibne götünden uzağa düşmüyor.
Penso que a merda não caiu assim tão longe do cu do maricas.
Neye bakıyorsun, ibne herif?
Para aonde é que estás a olhar, paneleiro?
Evet, ibne olabilir, ama bundan önemlisi, bizim dostumuzdu.
Ele chupou uma pila. Mas à parte disso, ele era nosso amigo.
Bu doğru, ibne!
É isso mesmo, brochista!
Haddimi aşarsam diye önceden özür diliyorum ama sen ibne pornosu işinde misin?
Peço desculpa com antecedência, se estiver a ir longe de mais, mas fazes filmes pornográficos gay?
Hiçbir şey benim büyük ibne götümden daha beyaz değildir.
Nada é mais branco do que o meu grande cu gay...
- Sen ibne misin?
- És gay?
Beraber otuzbir çekiyoruz gibi ama ibne işi değil.
É como se batêssemos juntos, mas sem bichice.
Eğer benimle görüştüğünü öğrenirlerse, onu yaşlı bir ibne için baş göz ederler.
Se descobrem que anda comigo, casam-na com velho qualquer.
Duyduğu son sözler, "İbne, ibne, ibne" ydi.
Maricas. Maricas. Maricas.
Çünkü bu üç seferdir kaybeden ibne denetmenlik için yarışıyor.
Este maricas que foi derrotado três vezes está a concorrer a Supervisor.
Senin ibne kanununa karşı oy kullanacağım ve Quentin'in de kullanmasını sağlayacağım.
Vou votar contra a tua lei dos maricas.
Ben ikinci sınıftayım ibne!
Sou 2º anista, idiota!
Hey, dön arabana, ibne.
Hei volta para o carro, maricas.
Hadi göğüslerime tekrar dokunmayı denesene kahrolası ibne. Hey! Arabaya bin.
Tenta apalpar-me as mamas outra vez, seu paneleiro de merda.
Tüm bu şeyleri başımıza açan bu ibne!
Ele começou com isto, cabrão de merda!
Şimdi çakacağım sana, ibne!
E por isso saí, palerma!
Çünkü burası tam çok ibne bir yer.
Porque este lugar é tipo, bastante gay.
bir ibne gibi davranmayı bırak.
Homem, pára de ser tão maricas.
benim en iyi arkadaşım bir ibne ve aniden babam da oluyor?
Então o meu melhor amigo é maricas e de repente o meu pai também é maricas?
Sen kodeste kıçından düzülürken ibne ben de evinin oradan geçip çocuklarına çarparım.
Talvez enquanto estás a apanhar no cu na prisão, eu passe pela tua casa e atropele a merda dos teus filhos.
- Bana ibne mi diyorsun?
- Acho que não. - Estás-me a chamar maricas?
İbne arkadaşına söyle o da gelemez.
Diz ao paneleiro de merda do teu amigo que também não pode ir.
İbne falan mısın?
És bicha?
İbne... Çünkü senin için savaştım, Sid, gerçekten ve sen ek bir hak kazandın. Seni koduğumun dangalağı!
Sid, seu grande idiota!
İbne herif!
Obrigado. Paneleiro!
İbne!
Brochista!
"İbne" ve "Göt" yazdım ve en popüler bu çıktı. Çok kullanışlı.
Fiz uma busca por "gay" e "cu", estava no topo da lista.
İbne, öldürülmeden önce müşterisiyle eve gidiyormuş.
Ele estava a caminho de casa quando foi atacado.
İbne!
Mariconço!