Ilâhi traducir portugués
46 traducción paralela
Hayat, ilâhi gücün bir tezahürü olarak var olmakta.
A vida existe devido ao poder divino.
Ne ilâhi ezgi. Prens bayıldı buna.
A divina música!
Bu ilâhi bir işe yaramıyor.
O cântico não funciona.
İkinci ilâhi için ona hâlâ ihtiyacımız var.
Precisamos dela para um segundo cântico!
Başka bir ilâhi daha var.
Há outro cântico.
İşte... bizi tekrar taşa çevirecek olan ilâhi.
Toma, é o cântico para nos transformar em pedra.
Gabrielle, ilâhi bu!
Gabrielle, é este o cântico!
Büyük bir dolap çeviriyorlar, çünkü üç gündür 79. ilâhi çalıyor.
Uma grande falcatrua. O salmo 79 passa há mais de três dias.
Maggie, ilâhi kitabı öyle oraya buraya sürülmez.
Maggie, os cânticos não são para isso.
Bir senfonide ilâhi!
- Um coral numa sinfonia?
İnsanın karnına inmekten başka daha ilâhi ne yapabilirsin ki?
De que outra forma se pode chegar ao divino, se não pelas entranhas do homem. É aqui!
- Bu bir ilâhi.
- É ele. - Sim.
Clark, her ne kadar, Lois'in ilâhi kudret hikayesine katkıda bulunmak istesem de, o sırada baygın halde yatmakla meşguldüm.
Clark, por mais que eu gostasse de contribuir para a história de Intervenção Divina da Lois, estava um pouco ocupada inconsciente.
Benimle beraber Hampshire'a geliyor. Babamın ikimiz hakkında da ilâhi planları var.
Junte-se a mim em Hampshire, o meu pai está a preparar-nos para ordens santas.
Bir gün içerideki radyodan gelen muhteşem bir müzik duydum, ve gerçekten de duyduğum en tatlı ilâhi gibiydi.
Um dia ouvi uma música maravilhosa que vinha do rádio lá de dentro, e era mesmo como... o cântico mais doce que alguma vez tinha ouvido.
"Sonumuzu şekillendiren ilâhi bir kudret var,..." Nasıl istersek öyle yontarız. "
Há uma divindade que modela as nossas formas, e que as lima.
Çekiciliği ilâhi...
O seu fascínio, bíblico.
Büyük bir güçten gelen kader ya da ilâhi ironi yüzünden kendimi bir kez daha Brideshead'de bulmuştum.
O destino, ou por ironia de algum poder divino eu estou outra vez em Brideshead.
Latince bir ilâhi duyuyorsun.
Nós ouvimos o hino em latim.
Majesteleri, bence İskoç tahtının çok küçük bir kıza geçmesini ilâhi bir müdahale olarak görmeliyiz.
- Excelente! - Vossa Majestade, acho que devemos ver isto como uma intervenção divina. Esta passagem da coroa escocesa para uma muito jovem rapariga...
Ve şu işe bak ki, Henry Dahl temize çıktı sanki ilâhi bir işaret gibi.
E então, o Henry Dahl foi perdoado, como um sinal que vinha do céu. Sim.
Takdir-i ilâhi.
Um acto de Deus.
Takdir-i ilâhi mi?
Acto de Deus? Não!
Hepsi aynı ilâhi kitabından okuyor.
Todos estão a cantar do mesmo livro de hinos.
Yani ilâhi bir sohbete?
Estás pronto para um debate teológico?
Az bilinen ilâhi komedyadayım sanki. " Dante'nin Inferno'su 2 :
Num poema épico menos famoso, O Inferno de Dante 2 :
Lâkin hesaplarıma göre, 70 yıllık ilâhi süresini tam yaşayan bir insan en az 20 yılını, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı başka bir alemde geçirir.
Pelos meus cálculos, um homem que viva o período bíblico de setenta anos, passará, pelo menos, vinte anos num outro reino, onde nada é o que parece.
Öldürebiliyor elbette ama kendisini ilâhi olmayanlardan korumak için sadece. Daha akılda kalıcı ismiyle, layık olmak için.
Pode matar, claro, mas apenas para se proteger daqueles que não considera dignos.
127. ilâhi.
- Salmo 127.
Tanrı'nın bu ilâhi hediyesini heba edersek tekrar sunulacağının hiçbir garantisi yok.
Se rejeitarmos a Sua dádiva divina, não há garantia de que volte a ser-nos oferecida.
Gerçek ilâhi nur'a ibadet eden kimdir?
O crime não pode sair vencedor no nosso país.
İlâhi büyük mağaradaki sunağın altında bir parşömende.
O cântico está num pergaminho debaixo do altar da caverna.
O doğru ilâhi!
Este é o certo!
Bize hayat verdin ve bizleri o şeytandan sadece senin ilâhî müdahalelerin kurtarabilir.
E só a tua intervenção divina nos pode salvar do diabo.
"Bir küçük kasaba hayatının ilâhî bir övgüsü..." "... bize dünyayı keşfetmek için yaşadığımız yeri... " "... terk etmemizin gerekmediğini söylüyor... "
Um hino de louvor à vida nas pequenas cidades, onde aprendemos a não precisar de sair da nossa terra... para descobrir o mundo e que quem tem amigos não é pobre.
Dışarıyla görüşme yapmam için günde beş dakikam var. İlâhi hattını aramam limitsiz.
Tenho cinco minutos por dia para telefonar... e ilimitado para ligar para "Um Salmo Por Dia".
Sizce de yaşı biraz genç, değil mi? İlâhi sen.
- Ela é muito nova para isso.
- İlâhi.
- O coral.
- İlâhi.
Anna!
İlâhi bitiyor.
E termina.
İlâhi yollardan mı geldi, yoksa başka bir şey miydi hiçbir zaman bilemedim.
Nunca soube se essas visões tinham origem divina. Ou noutra coisa.
Miramount Nagazaki laboratuarında üretilen küçük, minik bir ampülün bu Neo-İlâhi yaratıma sebep olduğuna inanabiliyor musunuz?
Acreditam, que uma ampola mínima criada nos laboratórios Miramount Nagasaki, tornou possível esta criação divina?
İlâhi!
Divinais.
İlâhi! Bu bütün sorunlarını çözecek, değil mi?
Isso vai mesmo resolver os teus problemas, com certeza.
Ve hepimiz onun isteğiyle burada toplandık ve ilâhî bir müdahâlede bulunuyoruz.
E é pela vontade dele que nos reunimos aqui para... uma intervenção divina.
-... ilâhi müdahale için salak gibi dua et.
Não faz tratamento e reza pela merda de uma intervenção divina.