English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ J ] / Jem

Jem traducir portugués

370 traducción paralela
- Atticus. Jem ağaca çıkmış.
- Atticus, o Jem está lá na árvore.
Jem.
Jem.
Jem ağaca çıkmış, inmiyor... Atticus Metodist takımında oynamaya... razı olmazsa inmeyecekmiş.
O Jem vai ficar lá em cima na árvore... até o Atticus concordar em jogar futebol pelos Metodistas.
- Jem, o oldukça yaşlandı.
- Jem, ele é bastante velho.
- Çünkü Jem öyle diyor.
- Porque o Jem também chama.
Jem öyle söylüyor.
Jem diz que sim.
Scout, sana ve Jem'e o zavallıları rahat bırakmanızı söylemiştim.
Scout, já disse a ti e ao Jem para deixarem esses desgraçados em paz.
Jem bu saatin bir gün kendisinin olacağını söylüyor.
O Jem diz que este relógio um dia lhe vai pertencer.
- İyi geceler, Jem.
- Boa noite, Jem.
Ne var?
Jem?
Hey, Jem... İki "Tom Swift" e bir "Boz Hortlak" veriyorum... Boo Radley'in bahçe kapısından öteye gidemezsin, iddiaya var mısın?
Hei, Jem... aposto um "Grey Ghost" contra dois "Tom Swifts"... como não passas do portão do Boo Radley.
- Jem Finch?
- Jem Finch?
- Scout, Jem.
- Scout, Jem.
- Pantolonumu almaya gidiyorum.
- Vou buscar as minhas calças. - Por favor, Jem.
- Jem, lütfen eve gir.
Vamos para casa.
- Hey, Jem. Hepiniz hazır mısınız?
- Jem, estás pronto?
Bu, arkadaşlarımızın hayran olacağı bir yetenek olmasa bile... Jem ve ben onun bunda çok başarılı olduğunu itiraf etmek zorundaydık.
Embora não fosse um talento que suscitasse a admiração dos amigos... eu e o Jem tínhamos de admitir que ele era muito bom nisso.
Sana ve Jem'e bile bir şeyi bir daha... yapmamanızı söyleyemezdim.
Nem sequer poderia voltar a dizer a ti ou ao Jem... para não fazerem qualquer coisa.
Jem ile ben bir daha uzun bir süre... Boo'dan söz etmedik.
Passou muito tempo... até eu e o Jem falarmos de novo sobre o Boo.
Jem, eve git ve Scout ile Dill'i de götür.
Jem, vai para casa, e leva a Scout e o Dill.
Kimse Jem'e böyle davranamaz!
Ninguém toca no Jem!
Jem, okulun toplantı salonuna kadar benimle geleceğini söyledi.
O Jem disse que me acompanhava até ao auditório da escola.
Jem, beni tutmana gerek yok.
Jem, não precisas de me aguentar.
Atticus, Jem öldü mü?
Atticus, o Jem está morto?
Sonra Jem beni buldu.
O Jem encontrou-me.
Sonra sanırım Bay Ewell onu yeniden yakaladı ve Jem bağırmaya başladı.
Depois o Sr. Ewell, penso eu, agarrou-o outra vez, e o Jem gritou.
Sonra birinin Jem'i taşıdığını gördüm.
Depois vi alguém com o Jem ao colo.
Bay Arthur, Jem'e iyi geceler demek ister miydiniz?
Quer dizer boa-noite ao Jem, Sr. Arthur?
Jem'in 12'sinde mi yoksa 13'ünde mi olduğunu hatırlayamıyorum.
Não consigo lembrar-me se o Jem tem 12 ou 13 anos.
Bay Finch... Bob Ewell'ı Jem'in mi öldürdüğünü düşünüyorsunuz?
Sr. Finch... pensa que o Jem matou o Bob Ewell?
O günleri daha sonra pek çok kez düşünecektim... Jem'i ve Dill'i... ve Boo Radley ile Tom Robinson'ı.
Muito havia eu de pensar nesses dias... no Jem e no Dill... e no Boo Radley e no Tom Robinson.
Bütün gece Jem'in odasında oturur... Jem sabahleyin uyandığında orada olurdu.
Ele ficaria no quarto do Jem toda a noite... e lá estaria quando o Jem acordasse de manhã.
Ne var Jim, her ne olduysa korkunç görünüyorsun.
Jem... O que aconteceu? Estás com péssimo aspecto.
Jim'in kuşu, onu böyle çağırıyoruz.
Já separámos o teu. Até lhe chamamos o ganso do Jem.
Aşağıda çiçek toplarken Jem'Hadar'la karşılaşmak istemem.
Sim, mas detestaria encontrar uma patrulha Jem'Hadar enquanto apanhávamos flores.
İstasyondakiler orada neler olduğunu merak ediyor ve Kardasya saldırısını savuşturmanın veya Jem'Hadar filosuyla karşı karşıya gelmenin hayalini kuruyorlar.
As pessoas querem saber o que se passa lá em cima e querem imaginar-se a repelir um ataque cardassiano ou a enfrentar uma frota de naves Jem'Hadar.
Misafirimiz Jem'Hadar.
É um jem'hadar.
Jem'Hadar hakkında sorularınıza cevap arıyorsanız, bu cevapları sizin için bulabilecek kişi benim.
Tudo bem. Se querem respostas sobre o jem'hadar, eu poderei descobri-las.
Muhtemelen Jem'Hadar'ın sadakatini sağlama almak için Kurucuların yaptığı başka bir genetik değişiklikten dolayı.
Deve ser mais uma alteração genética implantada pelos Fundadores para garantir a lealdade dos jem'hadar.
Kurucuların bu çocuğa ve tüm Jem'Hadar'a yaptıkları senin hatan değil.
O que os Fundadores fizeram ao rapaz, a todos os jem'hadar, não é culpa sua.
O yine de bir Jem'Hadar.
Ele continua a ser um jem'hadar.
Sanırım, Jem'Hadar'ın Kuruculara bağımlılığını garantilemenin başka bir yolu.
Deve ser outra forma de garantir a lealdade dos jem'hadar aos Fundadores.
Jem'Hadar'ın evinde yaşamasına izin verdiğini duydum.
Soube que o deixou ir viver consigo.
Sadece, laboratuvar örneği ya da Jem'Hadar askeri olmak dışında başka seçenekler sunmaya çalışıyorum.
Só estou a tentar dar-lhe opções além de se tornar um espécime de laboratório ou um soldado jem'hadar.
Yalnız onun Jem'Hadar olduğunu unutma.
Mas não se esqueça de que ele é um jem'hadar.
Ne Yıldızfilosu ne de Jem'Hadar'ın bizi rahatsız etmeyeceği bir yer bulabiliriz.
Podemos arranjar um sítio onde ninguém o incomode.
Ben Jem'Hadar'ım, ve olmak istediğim de bu.
Sou um jem'hadar, e é o que quero ser.
Artık Jem'Hadar olmayan herkesin benim düşmanım olduğunu öğrendim.
Agora, sei que qualquer um que não seja um jem'hadar é meu inimigo.
Yıldızfilosu, Jem'Hadar hakkında daha fazla bilgi edinmek için bunu kaçırılmış bir fırsat olarak gördüğünü ve bu yüzden uğradığı hayal kırıklığını ifade etti.
A Frota Estelar está desiludida com a oportunidade perdida para saber mais sobre os jem'hadar.
Siz değil, Jem'Hadar.
- Só nós os dois. Não são vocês, os Jem'Hadar.
O kuşla ne yapıyorsun, Jim?
O que estás a fazer com esse ganso, Jem?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]