English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ J ] / Juiz

Juiz traducir portugués

8,483 traducción paralela
- Hiçbir işe karışmayıp yerleri yargıcın bizzat belirlemesini tercih edersiniz, biliyorum ama yargıç yemiyor.
- Obrigado. - Sei que preferiam que fosse o juiz a escolher os locais, mas ele não vai cair nisso.
Son sözüm şudur : Yargıç beyimiz kamu konutlarında yaşayan insanları çok seviyorsa o tür bir konutlandırmayı kendi mahallesine yaptırsın. - Bakalım hoşuna gidecek mi.
E se esse juiz gosta tanto das pessoas que vivem em bairros sociais, talvez deva construir essas casas no bairro dele, onde ele mora, para ver se gosta!
Yargıca itaat planında bile destekçisi oldum.
Assinei o plano que ele apresentou ao juiz.
Kendisi konutlandırma ırkçılığını bitirme davasında yargıç kararından memnundu. Ben değildim.
Ele ficou satisfeito com a deliberação do juiz, mas eu não.
Yahudi yargıç o çöplüğü asla inşa ettiremeyecek.
Aquele juiz judeu não vai construir aquele lixo aqui!
- Söyle o yargıca konutları götüne soksun!
Mande aquele juiz para o inferno!
İbne yargıç iliklerine kadar sikti Ange.
Aquele maldito juiz passou-te a perna, Ang.
Hakim, çoktan onay vermiştir sanırım.
O juiz já assinou o acordo, suponho eu.
Yargıç, buna müsaade etmedi.
- O juiz não o permitiu.
Neden bir yargıç böyle bir şey yapsın ki?
- Porquê faria um juiz isso?
Evet, sayın yargıç.
Sim, Meritíssima Juiz.
- Ne garip tesadüftür ki söylediğin süre Hakim Peabody'yi yatağından kaldırıp bu asılsız suçlamaları düşürmesi için gereken süre.
- Que, por coincidência, é o tempo que vou levar para tirar o juiz Peabody da cama. e fazê-lo retirar essas infundadas acusações.
Bırak da orasına ben karar vereyim.
Bem... Eu serei o juiz disso.
Ama kanıt olmadığı için yargıç onları bırakmak zorunda kaldı.
Mas sem provas, o juiz tinha que soltá-los.
Bu onun ilk hem yargıç hem jüri hem de cellat oluşu değil.
Não é a primeira vez que ele é juiz, júri e carrasco.
Belli değil.
O juiz está fora.
O adama onbeş yıl verdiklerinde karar tokmağının sesi hala kulaklarımda.
Ainda está presente em mim, a martelada do juiz quando condenaram aquele homem a 15 anos por aquilo que eles...
O nerede? O, bu yargıça planlanmamış.
- Ele não está agendado para este juiz.
Oturumdaki hakimlere, listelere bağlı.
Depende do juiz em sessão, do número de pronunciamentos.
Görüşeceğim bir yargıç buldum.
Encontrei um juiz que falará connosco.
Nobetci hakimi uyandirıp ucuncu maddeden acil durum izni almaliyiz.
Vamos ter que acordar um juiz magistrado de serviço e arranjar um título três de emergência.
D'av'le beraber gitmemi söyleyip, ardından beni dışlamış olabilir misin?
Disseste para ir chamar o D'av para ser juiz e depois excluis-me?
Belki babasının adını duymuş olabilirsin, Yargıç Thatcher.
Deves ter ouvido falar do juiz Thatcher, o pai.
Teşekkürler sayın başkan.
Obrigado, Sr. Juiz.
Teşekkürler sayın başkan.
- Obrigado, Sr. Juiz.
Hakimi ikna eden şey, bir tanık olmuş.
O depoimento de uma testemunha convenceu o juiz.
Yargıç savunacak bir şeyimizin olmadığını biliyor.
O Juiz sabe que não temos nada.
Kayıt tutulmaz, yargıcın ofisinde konuşuruz.
Era sem registo, na sala do Juiz.
Yargıç acıyıp cezasını azaltabilir.
O Juiz vai ficar com pena dele, e aliviar a sua sentença.
Bir ön incelemeye gidersek ve yargıç bu davayı uzatırsa, 25 yıl hapsi hiçbir şey olarak düşünürseniz, dava reddedilirse kendinizi nasıl hissedeceksiniz?
Se formos à audiência preliminar e o juiz descartar este caso, se acha que 25 anos a prisão perpétua é pouco, como é que se sentiria se o caso fosse descartado?
Yargıcın karşısında, paylaşımcı olacaksın. Bunun anlamı ne, biliyor musun?
Quando estiveres perante o juiz, irás que fazer uma alocução.
Yargıç bütün bunları dikkate alacaktır karakter, istikrar,
São coisas que o juiz leva em consideração... Carácter, estabilidade.
Yargıç Tony'i size vermek için bir neden arıyor.
O juiz anda à procura de uma razão para lhe devolver o Tony.
- Onlar... beni bir deliğe koyuyor!
- Não posso falar com o juiz.
İki gün içinde savcının karşısındayız.
Estaremos perante o juiz dentro de 2 dias.
Yargıç kanıt ve ifadeye göre davaya karar verecek.
O juiz decidirá com base nas provas e nos testemunhos.
Ve avukatın bana söylediği ilk şey Tony için daha iyi olacağını nedeniyle yargıca hala garajım olduğunu söylemem.
E a primeira coisa que ela me diz é que seria melhor para o Tony se eu pudesse dizer ao juiz que ainda tenho a minha oficina.
Savcının bu davayı sürdürmek kadar reddetmek şansı aynı düzeyde.
Há uma grande possibilidade do juiz vir a anular o caso durante o processo.
Yargica olayi cozmeye yardim ettigimi soyleyebilir misin? Yargica olayi cozmeye yardim ettigimi soyleyebilir misin?
Pode dizer ao juiz quem preparou isto que ajudei a resolver o caso?
Yargıcın tekinin bana bir iyilik borcu vardı diyelim.
Digamos que um juiz devia-me um favor ou três.
- Hâkim, Peder Andrew'un "suçlu değilim" savunmasını kabul etmiş Bonnie bizi okul gezisine götürmek istiyor.
O juiz aceitou a declaração. A Bonnie precisa de nós.
Asher Millstone, Hâkim William Millstone'un oğlu.
Asher Millstone, filho do juiz Millstone.
Bizim davaya bakan hâkim hakkında neler bildiğini öğrenmemiz gerektiğini düşündük.
Pensámos que podia ter de falar sobre o juiz no nosso caso.
Hakim onu tanıması için tanık olarak çağırmamıza kesin bayılır.
O juiz vai adorar que a apresentemos como testemunha na identificação.
Yargıç Bam-Bam tarafından imzalı.
Assinado pelo Juiz Bam-Bam.
- Anlıyorum. Mahkeme başkanı Stanley Turnbull'u tanıyor musun? Tabii ki.
- Conheces o Juiz Stanley Turnbull?
Yargıç Turnbull.
Juiz Turnbull?
Sadece yargıç ve dava vekilleri ortaktı. Onurlu bölge savcımız ise sessiz kalıyor.
Só o juiz e os advogados é que sabem, e a nossa advogada continua calada.
Yargıç tanığın ifadesini kabul etti, dava kapandı.
O Juiz ouviu o testemunho. O caso está encerrado.
Hangi hakimden?
De que juiz?
Bir yargıç tarafından imzalandı.
- Foi assinado por um juiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]