Kahin traducir portugués
452 traducción paralela
" Ve kahin dedi ki :
E o profeta disse :
Telgraflarımızda vızıldayan ekonomist, bilge ya da kahin falan istemiyorum.
Não quero mais economistas... sábios ou oráculos a enviar noticias pelas nossas linhas.
Nasıl okuyorsun bu işaretleri, kahin?
Como leu esses sinais, adivinho?
Ben de bir rüya görmüştüm, kahin.
Também tive um sonho, adivinho.
- Mısırlı bir kahin ölür.
- Um adivinho morreu, só isso.
Delphi'deki kahin bile onun ilahiliğini ilan ediyor.
Até o oráculo de Delfo proclama que ele é divino.
Öteki dört mektuptan sonra sayıyı 125 müşteriye indirdi, Bunlar onun bir kahin olduğuna iyice inandılar.
Depois de mais quatro cartas ele reduziu o número de clientes para 125, que estão absolutamente convencidos que ele é um verdadeiro profeta.
- Bana kahin Nathan'ı getirin
- Tragam-me Nathan, o profeta.
Neyim ben, kahin mi?
Sou algum adivinho?
Söylediklerin senin en büyük kahin olduğunu kanıtlıyor... General Custer da tüm o kızılderilileri alt ederim diyordu!
O que faz de si o maior profeta desde que o General Custer disse que ia cercar os indíos.
Ben demiryolu çalışanıyım. Kahin değilim.
Não sou um adivinho.
Bunun için kahin olmak gerekmez. Kararlı olmak yeter.
Não se requer adivinhação, determinação sim.
Ahh, halkın çok mükemmel ve alim olan Kahin'i.
Ó Oráculo do povo, perfeito e sábio.
Bu "Kahin" beni etkilemiş olmalı.
Aquele "Oráculo" acertou-me em cheio.
Şimdi Kahin sizlere şeref konukları gibi davranılmasını arzuluyor.
É vontade do Oráculo que sejam tratados como hóspedes ilustres.
Kahin yaşlı adamı nasıl cezalandırdı?
Como é que o Oráculo castigou o velho?
Sizin söylediklerinizi Kahin bir şekilde biliyor, değil mi?
Há forma do Oráculo saber o que dizem, não há?
Kahin tüm insanların düşüncelerini ve kalplerindekini bilir.
O Oráculo conhece as mentes e os corações do povo todo.
Sanırım biz de Kahin'in gücünü öğrenecektik.
Tínhamos de conhecer o poder do Oráculo.
Kahin sadece "yakında" der.
O Oráculo só diz "em breve".
Kaptan, Kahin odası.
Capitão, a sala do Oráculo.
Anlaşılan Kahin burada olduğumuzu göremiyor.
O Oráculo não parece saber que estamos aqui.
Kahin'in cezalandırıcı tavrı Natira oraya diz dökünce oldu.
- Capitão... A conduta repreensível do Oráculo foi iniciada quando a Natira se ajoelhou.
Kahin onları bıraktığında, götür onları.
Quando o Oráculo os libertar, leva-os.
Onlar Kahin odasına girdiler.
Entraram na sala do Oráculo.
Biz onu sizin Kahin'in gazabından kurtardık.
Libertámo-lo da crueldade do vosso Oráculo.
Kahin odası.
Na... sala do Oráculo.
Kahin odasında kitabede de gördüğün o dünya.
O mundo que vê na placa, na sala do Oráculo.
Kahin bizi artık cezalandıramaz.
O Oráculo já não nos pode castigar.
Sen bir kahin olmalısın.
Ser iluminado por um profeta.
"Ey Kahin!" dedim.
Ó Sibila, disse-lhe eu,
Şu sabrına ve kahin tavuklarına göre, neredeyim peki?
E onde estou eu agora? Apesar de toda a vossa paciência e galinhas proféticas?
Kahin tavuklarımı unutma ve sabırlı ol.
Lembrai-vos das minhas galinhas proféticas e tende paciência.
Kahin bunu da öngörmüştü.
Não, Nero matará a sua mãe. Isso também foi pressagiado pela Sibila.
- Sen misin kahin?
- És tu, Sibila?
Kahin, Tiberius'un kendisinden sonra, yerine Caligula'yı seçeceğini de söyledi.
Ele diz também, que Tibério escolherá Calígula como seu sucessor.
Kahin Thrasyllus tanrıça olacağımdan emin olduğunu söylüyor demek ki emin değil, olacağımı düşünüyor, o kadar.
Trásilo diz ter a certeza que o serei. O que significa que não está certo de nada, só pensa que o serei.
Siz medyum yada kahin misiniz?
- Poderes especiais. - Você é vidente ou médium?
Bir kahin gibi konuştu.
Fala como um oráculo.
Kahin ve bilge olan üç yaşlı kör kadınların.
Três velhas cegas dotadas no que toca a profecias e a conhecimento.
Ama Güney Kahin'ine sorabilirsin.
Mas podes perguntar... ao Oráculo do Sul.
Evet küçük dostum, demek Kuzey Kahin'ine gidiyorsun?
Então pequeno rapaz, estás a caminho do Oráculo do Sul?
Adım Atreyu. Güney Kahin'ini bulmaya geldim.
O meu nome é Atreyu. vim para encontrar o Oráculo do Sul.
Ben Güney Kahin'i konusunda bir uzmanım.
Sou uma espécie de perito no Oráculo do Sul.
Ben Güney Kahin'i konusunda uzmanım.
Sou o perito no Oráculo do Sul.
Güney Kahin'ini yıllılardır araştırırım.
Tenho estudado o Oráculo do Sul há anos.
Hiç Güney Kahin'ine gittin mi?
Já alguma vez estiveste no Oráculo do Sul?
Bu Güney Kahin'i mi?
Aquele é o Oráculo do Sul?
Hayır, Güney Kahin'ine ulaşmadan ve kitabım için gereken son bilgiyi getirmeden önce geçmen gereken ilk İki Kapı...
Não, é o primeiro dos dois portões pelo qual tens de passar... antes de alcançares o Oráculo do Sul... e me arranjares a informação final para o livro.
Galiba evlat sen bu kahin domuzun bakıcısısın.
Imagino, meu rapaz que tu és o criador desta porca "oráculo".
Kızın, büyük bir kahin!
A sua filha é vidente.