Kameralı traducir portugués
165 traducción paralela
Sen, kameralı, yanımdan ayrılma. - Tamam.
Tu aí com a câmara, não te afastes de mim.
Harika bir peyzaj var....... ve ben de kameralı bir sanatçıyım, Ama ne işe yarar ki?
Daria uma linda foto E eu sou um artista com a câmera, Mas qual é a utilidade?
O aptalı işten kovduğumda yerine kameralı güvenlik sistemlerinden birini kurmaya karar verdim.
Quando eu despedi este idiota no outro dia decidi substitui-lo por um sistema de videovigilância.
- Garber kameralı adamı yakalayın hemen.
- Garber, o cara da câmera, pegue-o.
Yani işin o helikopterli... kameralı parlak kısmını değil ama... evsizlere yardım etmek hoşuma gitmişti.
Não todo aquele aparato... helicópteros, câmaras de TV... mas gostei de salvar o asilo.
- Evet. Jiletleri almam için kameralı pense.
E uma pega na sonda para apanhar as lâminas.
- Kameralı adam, bir nonoş ha? - Evet.
O tipo da câmara, é paneleiro?
Kameralılar, çekiyor musunuz?
Vocês aí com as câmaras. Filmem-me!
Şu hareketli kameralı şovlar gibi.
Usaremos um estilo emocionante. Câmera tremendo e tudo o mais.
Kameralı sıska, bir deri bir kemik adam benim.
De facto, o tipo magricelas com a câmara sou eu.
Tüfek kameralı pilotlar aynı zamanda savaş kameramanıydı.
Os pilotos, equipados com as câmaras, também eram operadores de câmara de combate.
Bu insanlar seni seviyor ve biletlerine para ödüyor. İşte bu kameralılar bilet sattırır.
Eles adoram-te e compram bilhetes e as pessoas com câmaras ajudam a vendê-los.
Video kameralı şahinler gibi.
Falcões com câmaras de vídeo.
Kameralı turistleri görüyor musun?
Vês os turistas com as câmaras de vídeo?
"Kameralı Adam"?
- "O Homem com a Câmara"?
Böyle büyük bir yerde niye kameralı gözetleme yok?
Como você não possui câmera de vídeo, num lugar como esse? Como você não possui câmera de vídeo, num lugar como esse?
Güzel kameralı kalemin vardı.
Tinha aquela caneta-câmara fixe.
- Şu kameralı adam kim?
- Quem é aquele com a câmara?
... kamera ya da kameralı telefon bulundurmak yasaktır.
Telemóveis e câmaras, ou telemóveis com câmaras são proibidos na sala do júri.
İyi ki kameralı cep telefonum var.
Ainda bem que tinha o telemóvel com câmara.
Tamam. Nate kameralı telefonun yanında mı?
- Tens o telemóvel?
Aldığın kameralı telefona bayıldım. Gerçekten mi?
Adoro estes telemóveis com câmara que arranjaste.
191 ülke delegesinin ve kameralı tüm haber ajanslarının önünde.
Que morra perante 191 delegados e inúmeros jornalistas com câmaras.
Durum kod 3. Tamam, Evet burda kamerası yada kameralı cep telefonu olanlar, buranın resimlerini çeksinler.
Toda a gente que aqui está tem uma câmara de vídeo ou do telemóvel, vão todos tirar fotografias.
Claire Bushnell. Video kameralı muhabir.
Claire Bushnell.
Kameralı araba sizin üstünüze kayıtlı.
Alguém instalou a câmara e o carro está registado em seu nome.
Dijital kameralı bir öğrenci.
Um estudante com uma câmara digital.
Beklemenin 3. gününde Kanal 8 eve kameralı bir telefon yerleştirmeyi başardı.
No terceiro dia do impasse, o Canal 8 infiltrou um telefone com câmara na casa.
Kameralı her polis kardeş kavgasıyla, araba hırsızlığıyla ve her türlü bokla uğraşıyor.
Os bófias todos andam com máquinas fotográficas, a chatear os manos, a apreender carros e tralha.
Bu kadın Isabel yiyecek araklarken yakalamak için kilere kameralı oyuncak ayı koyan biri.
Ela pôs uma câmara num urso de peluche na despensa para ver quando a Isabel comia às escondidas.
- Hayır, kızılötesi kameralı bir monitör. - Tabi.
- Não, és um monitor e uma câmara de infravermelhos.
- Sally, şu kameralı adamda kim?
- Sally, quem é o tipo com a câmara?
Bu insanları arkana alıyorsun, şu kameralı aptalları defet buradan daha sonra da uzaya olması gerektiği şekilde çık.
Tiras esta gente de cima, os idiotas das câmaras e depois voas para o espaço do modo correcto.
Elimizde ev halkına ait her çeşit gizli kameralı nesneler var.
Temos todo o tipo de objectos domésticos com câmaras ocultas.
Üzgünüm bayan. İçeride kameralı telefonlara izin vermiyoruz.
Desculpe, mas não são autorizados telemóveis com câmara.
5 dakika önce zayıf fiziksel kanıta dayalı bir tecavüz savunmamız varken şimdi bir seks kasetiyle zengin olmaya çalışan gizli kameralı bir adi Romeo ile 2.
Há cinco minutos, tínhamos uma defesa baseada em poucas provas. Agora, temos a Paris Hilton número 2, com um Romeu manhoso e uma câmara escondida, a tentar ficar rico com um vídeo de sexo.
Danny, kameralı telefonun yanında mı?
Certo. Danny, tens a tua câmara do telemóvel?
- Web kameralı ve mikrofonlu.
- Com câmaras e microfones.
- Sınıfta kameralı üç bilgisayar var.
No fundo da sala há 3 computadores com câmaras.
Kameralı cep telefonu.
Telefone com câmara.
Bir de insanlar kameralı telefonlar niye çıktı diye soruyordu.
E ainda existem pessoas que questionam a necessidade de câmaras nos telemóveis.
Kameralı telefonuyla gizlice kaydettiği özel yerlerim.
As partes de mim que de certeza fotografou com o telemóvel.
Lanet kameralı telefonlar.
Malditos telemóveis com câmara.
# Diş fırçası, kavanoz Ve kameralı bir telefon #
# Tua jarra de escova de dente E o teu telemóvel com câmara #
Kameralı bir odamı istiyorsun yoksa kamerasız mı?
Quer um quarto com câmara ou um quarto simples?
Kameralı bir oda ayarlıyoruz, tamam mı?
Vamos para um quarto com câmara, sim?
Kameralı teleskop.
Um telescópio com câmara.
Kameralı gözlüğü o çocuğa Candace'e yetişebilmek için verdim.
Olhe eu plantei esses óculos de sol chipados no rapaz para me manter a par da Candace. Sim, mas ele agora está morto.
Gözlüğünün yerine kameralı bir gözlük koydum.
Troquei os óculos dele por um par chipado.
Gizli kameralı realite TV şovlarından biri bu, değil mi?
- Acreditas em mim agora?
Kameralı telefon.
É um telefone com câmera.